- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
İslamcılık, Batı İçin Hala Birinci Derecede Güvenlik Tehdidi Olmaya Devam Ediyor
Haber:
ABD’nin Afganistan’dan aniden çekilmesi, Batı dünyasında kaos oluşturdu ve ağustos ayında Afganistan’da yaşanan gelişmeler karşısında şaşkına döndü. Nitekim Tony Blair, Batı’nın bu gelişmeye nasıl baktığını açıklayarak şöyle dedi: “Kısa vadeli siyasi zorunlulukların baskısı, açık liberal toplumların hem müttefiklerine hem de muhaliflerine “çağımızın bittiği” inancını veriyor.” Batı düşüncesinin iddiasını duymayı son derece sinir bozucu bulduğunu söyleyerek şu eklemede bulundu: “Batılı liberal demokrasi ve özgürlük kavramlarının ihraç edilebilir olduğunu düşünmemiz aptallıktır.” The Economist dergisi de “Amerika’nın Afganistan’daki savaşının ezici bir yenilgiyle sonuçlandığını” bildirdi. (Guardian)
Yorum:
Amerika Afganistan’da 20 yıldır savaşıyor. Nitekim savaşa, 2 trilyon dolardan fazla para harcamış, binlerce askerini kaybetmiş ve asker ve sivil on binlerce Afganlının öldürüldüğüne tanık olmuştur. Şimdi de Amerika, neredeyse sunacağı hiçbir şey olmamasına rağmen tüm talihsiz maceraya bir son verilmesini talep etmektedir. Dolayısıyla üstün Amerikan teçhizatlarıyla karşılaştırıldığında neredeyse hiç zırhı bile olmayan birkaç bin Afgan’ın eliyle aşağılayıcı bir şekilde yenilgiye uğramıştır. Bu da tek süper gücün üzerinde, Sovyetlerin soğuk savaş sırasında maruz kaldıklarından daha kötü bir etkisi olmuştur. Zaten kişi, bu darbenin aşırı gücü bir kez daha sarstığını görebilir. Şimdi ABD’nin, özellikle de Batı’nın uzun vadeli müttefikleri, nerede duracaklarını bilmedikleri bir noktadadırlar. Diğer taraftan Rusya ve Çin, onların başarısızlıklarından yararlanmaya hırs gösterebilir.
Basit bir ekipmana ve teçhizata sahip insanların eliyle böylesine ezici bir yenilgiden dolayı Batı şimdi, Amerika’nın güvenlik şemsiyesinden ciddi bir şekilde endişe duymaya başlamıştır. Zira şu anda Batılı ülkeler, açıkça hızlı hareket eden güç merkezlerinden bahsetmektedirler. Hatta Afganistan’dan sonra Avrupa, Fransa’nın Amerika konusunda haklı olup olmadığını sorgulamakta ve Macron ise buna güvenilemeyeceğini ima etmektedir.
Haritanın diğer tarafında Çin’e komşu olan kuşak, şimdi Amerika tarafından yok edilen Avrupa kuşağının, gittikçe yükselen Çin gücüne karşı savunmak için artık ayakları yeren basan uygun bir seçenek olmadığını düşünüyor.
Amerika’nın aşağılayıcı yenilgisinin ardından, Avrupa da dahil Rusya ve Çin gibi diğer bölgesel güçlerden hiç birisi, Afganistan’ın kalkınmasına tahammül etme arzusunda değillerdir. Zira Batı hala “siyasal İslam’ın” Batı için birinci derecede güvenlik tehdidi olduğuna ve radikallerin böyle bir durumdan çıkabileceğine inanıyor. Bu hususta da haklı! Ancak atalarımızın, Hilafet’in olduğu şanlı uzun tarihimizde yaptıkları gibi İslam’ı taşıyacak olan bir devlet olmadan olmaz.
Şayet Pakistan ve Orta Asya topraklarındaki Müslümanlar, Batı’nın ve onun ajan yöneticilerinin prangalarını kırarlarsa, Afganistan bileşeninde Hilafet’in gölgesinde yeni bir İslami kalkınmanın başlangıcı olabilir. Sadece NATO yönetimi altındaki bir Batı’nın Afgan cihadına dayanıp dayanamayacağını bir düşünmek gerekiyor. Şimdi Rusya ve Çin dahil hiç kimse onlarla uğraşmaya cesaret edemiyorlar. Peki o halde Batı, tek amacı dinini Doğu’dan Batı’ya uygulayarak Allah Subhanehu ve Tealayı razı etmek olan bir devletin tüm stratejik, askeri ve ekonomik üstünlüğüne nasıl karşı koyabilecek ki?
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Muhammed Adil