- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Pompeo, Batı’nın Sadece Kuvvet Dilinden Anladığı Gerçeğini Doğruluyor
Haber:
Eski Amerikan Dışişleri Bakanı Mike Pompeo şöyle bir tweet attı: “Bize “İsrail’deki” elçiliği Kudüs’e taşıyamazsınız, yoksa savaş olacak denildi, ancak biz bunu yaptık ve orada savaş olmadı.”
Yorum:
Pompeo bu açıklamasında, kendisinden önce geçen yüzyılın altmışlı ve yetmişli yıllarında Yahudi varlığının başbakanı Golda Meir’in Mescid-i Aksa’nın Yahudiler tarafından yakılması konusundaki tutumunu tekrarlıyor. Zira Golda Meir, o zaman şöyle demişti: “O gece sabaha kadar korkudan uyumadım. Sanıyordum ki Araplar dört bir taraftan “İsrail’e” girecekler. Lakin ertesi gün güneş doğduğunda anladım ki biz dilediğimiz her şeyi yapabiliriz.”
Bu her iki tutum da, Batı’nın ve türettikleri Yahudi devletinin, aslında İslam beldelerinin kendilerine yönelik tehlikesinin farkında olduklarını, kendileri için Müslümanlardan korktuklarını, Yahudi varlığının ortadan kalkmasından çok kendi varlığından korktuklarını, Müslümanların uyanışa geçip kendilerini silip süpürecekleri ve Yahudi devletinin varlığını yok edecekleri andan korktuklarını göstermektedir.
Ancak onlar, Mescid-i Aksa’yı yakmak gibi kışkırtıcı eylemlerin yanı sıra Amerikan büyükelçiliğinin Tel Aviv’den Kudüs’e taşınması, Yahudileştirme ve Filistin topraklarına el konulması gibi tekrarlanan ihlallerde ve Filistin halkına karşı günlük birçok kışkırtıcı eylemlerde bulunduklarında, yani İslam beldelerinden bir ayaklanma olmaksızın ve bu ülkelerin liderlerinin parmaklarını dahi kıpırdatmaksızın bu tür eylemleri yaptıklarında, İslam düşmanları seviniyor ve azgınlıklarında ısrar ediyorlar. Zira İslam ümmetinin kendilerinden korktuğunu ve Filistin’de çocukların saçlarını ağartacak şekilde yaptıkları ihlallerden memnun olduğunu zannediyorlar. Yine yöneticilerin cürümlerine karşı sessizliğinin halkların da bunlara karşı sessiz kaldıkları anlamına geldiğini zannettikleri gibi Müslümanların onlara karşı savaş açmamasının, İslam ümmetine karşı zafer kazandıkları, bu ümmetin onlara teslim olduğu ve onların üstünlüklerini onayladığı anlamına geldiğini zannediyorlar. Çünkü sömürgeci Batı, sadece kuvvet dilinden anlar ve onun ısrarının, küstahlığının ve ümmetin yeteneklerini ve kutsallarını hor görmeye devam etmesinin anlamı bu dilin yokluğundandır.
Ancak bu düşmanlar, aslında Müslümanların başındaki yöneticilerin halklarını temsil etmediklerini, sadece kendilerinin ücretlileri ve ajanları olduklarını unutuyorlar. Zira tüm haklarıyla birlikte İslam ümmeti, tüm Filistin’in kurtuluşunu, Amerika, Batı ve Yahudi varlığı ile savaşmayı, tüm dünyayı onların şerlerinden ve azgınlıklarından kurtarmayı, İslam’ı yaymayı ve onun davetini yeryüzüne taşımayı arzulamaktadır.
İslam ümmeti bugün kaynama halindedir. Zira artık hakikat saatinin, zalim sömürgecinin dünyaya inşa ettiklerinin yıkılmasının ve kafir sömürgecinin inşa ettiği bu sahte varlıkların enkazı üzerine Nübüvvet Minhacı üzere Hilafet Devleti’nin olduğu İslam Devleti’nin kurulmasının zamanı gelmiştir.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Ahmed El-Hutvânî