- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
(Hizb-ut Tahrir Emiri Celil Âlim Ata İbn Halil Ebu Raşta Tarafından Facebook Sayfası Takipçilerinin “Fıkhî” Sorularına Verilen Cevaplar Silsilesi)
Soru-Cevap
Ağaç üzerindeki Meyvenin Satışı
Shifan AbdulHamid’e
Soru:
Değerli âlimimiz ve emirimiz, Esselamu Aleykum ve Rahmetullah ve Berekâtuh.
Bizim ülkemizde ürünü üzerinde olan ağacın hasattan önce satılması şeklinde bir uygulama vardır. Örneğin biber, hindistancevizi ve benzeri meyveler ile bu şekilde muamele edilmektedir. Zira arazi sahibi maksimum verim elde etmek için bitkileri sulamakta, gübrelemekte ve çiftlik meyve verdiğinde de bu meyveleri tahmini bir fiyattan satmaktadır. Bu yüzden onun hasadını müşteri yapmakta ve onunla uygun gördüğü şekilde muamele etmektedir. Dolayısıyla müşteri, kararlaştırılan fiyatı hasattan önce satıcıya (arazi sahibine) ödemektedir. Sadece satışın yapılmasıyla (fiyatın müşteri ile satıcı arasında kararlaştırılmasıyla), satıcı (arazi sahibi) artık mahsulden sorumlu olmamaktadır. Bu yüzden müşteri doğrudan da hasat edebilir veya uygun gördüğü şekilde erteleyebilir de. Ancak mahsulleri, (hayvanlardan, hırsızlardan ve benzerlerinden) korumak onun sorumluluğundadır. İslam’da bu uygulamaya izin verilmekte midir?
Allah sizi mübarek kılsın ve bu ümmete nusreti sizin liderliğiniz altında versin.
Cevap:
Ve Aleykumselam ve Rahmetullahi ve Berekâtuh.
Sorunuzdan, ağaç üzerindeki meyvenin satışı hakkında sorduğunuzu anladım. Yani bir adam ağaçların sahibine geliyor ve ona; bu incir ağacını bu mevsim boyunca satın almak istiyorum, dolayısıyla bu mevsimde ağacın meyvesi kesilinceye kadar ağacın meyvesi bana kalır, ondan yerim ve ondan satarım diyor ve ikisi belirli bir ücret karşılığında anlaşıyorlar… Siz şayet bu şekilde olursa caiz mi diye soruyorsunuz.
Bu anlaşılan doğruysa cevabınız şu şekildedir:
Evet, bu muamele İslam beldelerinde yaygın olup fıkıhta “meyvenin dalındayken satılması” olarak adlandırıldığı gibi genelinin nezdinde de “ağacın kefaleti” olarak adlandırılmaktadır… Meyvenin olgunlaşmaya başlamış olması şartıyla bu caizdir. Ancak tamamının olgunlaşması şart değildir. Zira o, tek seferde olgunlaşmaz. Şimdi size, Şahsiyet kitabımızın ikinci cildinin “meyvenin dalındayken satılması” bölümünde geçen bazı delilleri ve detayları aktaracağım:
(Kefalet vermek, yani dalda mevcut olan meyvenin dalındayken satılması hakkında ayrıntılı açıklama içeren şerî hüküm vardır. Şöyle ki: Meyveye bakılır. Olgunlaşmış görünüyorsa -yani ondan yenilmesi mümkün olmuşsa- bu durumda meyvenin kefaleti, yani satılması caiz olur. Meyve henüz olgunlaşmış görünmüyorsa, yenmeye başlanmamışsa onun satışı caiz olmaz. Çünkü Müslim, Cabir Radıyallahu Anhu’dan şöyle dediğini rivayet etmiştir: نهى رسول الله صلى الله عليه وسلم عن بيع الثمر حتى يطيب “Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem, lezzetli olasıya kadar meyvenin satışını yasaklamıştır.” Yine ondan şöyle dediği rivayet edilmiştir: نهى رسول الله صلى الله عليه وسلم... وعن بيع الثمر حتى يبدو صلاحه “Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem, meyvelerin henüz olgunlaşmadan satılmasını yasaklamıştır.” Buhari de ondan şöyle dediğini rivayet etmiştir: نهى النبي صلى الله عليه وسلم عن أن تباع الثمرة حتى تشقح، قيل ما تشقح، قال: تحمار وتصفار ويؤكل منها “Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem, olgunlaşmaya yüz tutmadıkça meyvenin satılmasını nehyetti. Olgunlaşmaya yüz tutmak nedir? Denildi: Dedi ki: Kızarması, sararması ve ondan yenilmesidir.” Buhari, Enes İbn Malik’ten, o da Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem’den şunu rivayet etmiştir: أنه نهى عن بيع الثمرة حتى يبدو صلاحها، وعن النخل حتى يزهو، قيل: وما يزهو؟ قال: يحمار أو يصفار “(Sallallahu Aleyhi ve Sellem), olgunlaşması belirgin olasıya kadar meyvenin satılmasını, serpilesiye kadar hurmanın satışını nehyetti. Serpilmek nedir?’ denildi. Dedi ki: Kızarması ya da sararmasıdır.” Yine ondan şunu rivayet etmiştir: إن رسول الله صلى الله عليه وسلم نهى عن بيع الثمار حتى تُزْهي، فقيل له: وما تُزْهي؟ قال: حتى تحمر. فقال رسول الله صلى الله عليه وسلم: أرأيت إذا منع الله الثمرة بم يأخذ أحدكم مال أخيه “Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem, serpilesiye kadar meyvenin satışını yasakladı. Denildi ki: Serpilmesi nedir? Dedi ki: Kızarasıya kadar. Bunun üzerine Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle dedi: Ne dersiniz, Allah meyveyi (bir âfet vererek) engellediğinde, biriniz kardeşinin malını nasıl alabilir?” Buhari, Abdullah İbn Ömer’den şunu rivayet etmiştir: Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem: نهى عن بيع الثمار حتى يبدو صلاحها، نهى البائع والمبتاع “Olgunlaşması belirginleşesiye kadar meyve satışını yasakladı. Hem satıcıya hem alıcıya yasakladı.” Müslim’in rivayetinde şu lafızla geçmiştir: نهى عن بيع النخل حتى يزهو، وعن السنبل حتى يبيض ويأمن العاهة “Serpilesiye kadar hurma satışını ve beyazlaşasıya ve afetten emin olasıya kadar başak satışını yasakladı.” Bu hadislerin tamamı olgunlaşmadan önce meyve satışının yasaklandığı hususunda sarihtir. Bu hadislerin mantuku ile olgunluğu belirginleşmeden önce meyve satışının caiz olmadığına delil getirilir. Bu (hadislerin) mefhumu ile de olgunluğu belirginleşince meyve satışının caiz olduğuna delil getirilir. Buna binaen zeytin, limon, hurma ve benzerleri gibi meyvesi açığa çıkmış ağaca kefalet verilmesi, meyvenin tadına bakılmaya başladığında caizdir, başlamadığında ise caiz değildir.
Meyvede olgunlaşmanın belirtisi, tadına bakılmasıdır. Bu hususta varit olan hadislerden anlaşılan budur. Zira olgunlaşması belirginleşmeden önce meyvenin satışının yasaklanması hakkında geçen hadisler dikkatle incelendiğinde, onlar hakkında birkaç açıklamanın geçtiğini görürüz. Örneğin Cabir’in hadisinde حتى يبدو صلامه “olgunlaşması belirginleşesiye kadar”, حتى يطيب “lezzetli olasıya kadar” şeklinde geçmektedir. Enes hadisinde ise şöyle geçmektedir: “نهى عن بيع العنب حتى يسودّ، وعن بيع الحب حتى يشتدKararasıya kadar üzümü satmaktan, sertleşesiye kadar hububatı satmaktan nehyetti.” [Ebu Davud rivayet etti.] Cabir’e ait başka bir hadiste de; حتى تشقع “olgunlaşmaya yüz tutasıya kadar” şeklinde geçmekte, İbn Abbas hadisinde ise; حتى يطعم “tadına bakasıya kadar” şeklinde geçmektedir. Buna binaen, bu hadislerin hepsi de bir tek mana üzerinde ardarda gelmektedirler. Bu mana da; tadına bakılmaya başlanasıya kadardır. Meyvenin vakıasına bakıldığında görülür ki; onların tadına bakılmaya başlanılması, meyvelere göre farklılık göstermektedir. Bir kısmında renginin görülür bir şekilde değişmesiyle tadına bakılmaya başlanır. Zira bu onun olgunlaştığına delâlet eder. hurma, incir, üzüm, armut ve benzerleri gibi. Bir kısmı da, olgunlaşma yakından incelemekle veya bilenler tarafından kendisine bakılmasıyla açığa çıkar. Karpuz gibi. Çünkü olgunlaşma ile renginin değişmesini idrak etmek zordur. Bazılarında tadına bakma, çiçeğin meyveye dönüşmeye başlaması ile belli olur. Salatalık, acur ve benzerleri gibi. Buna binaen her meyvede olgunlaşmanın belirginleşmesinden kast olunan, yenilmeye elverişli oluşunun açığa çıkmasıdır. Buna Müslim’in İbn Abbas’tan şöyle dediği şeklindeki rivayeti delâlet etmektedir: نهى رسول الله صلى الله عليه وسلم عن بيع النخل حتى يأكل منه أو يؤكل “Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem, kendisinden yeninciye veya yenilinciye kadar hurmanın satılmasını yasakladı.” Ayrıca Müttefekun Aleyh‘in Cabir’den rivayet ettiği şu hadiste buna delâlet etmektedir: حتى يطيب “lezzetli olasıya kadar.” Buradan salatalık, acur ve benzeri meyvenin satışının caiz oluşu, sadece meyve vermeye başlamasıyla, yani sadece çiçeğin salatalığa dönüşmeye başlamasıyla salatalık bostanının kefalet verilmesinin caiz oluşu açığa çıkmaktadır. Dolayısıyla meyve çiçek iken ve çiçek açmadan önce satın alınır. Yani bu durumda meyve, var olmadan önce onda bir şey var olmaya başlar başlamaz satın alınır. Bu mevcut olmayanın satışı konusundan değildir. Çünkü onların meyveleri ardı ardına gelir, bir kerede var olmazlar. Dolayısıyla salatalık bostanının meyvesinin tamamı bütün mevsimlerinde var olanı henüz var olmayanı ile birlikte satılır. Zira meyvenin olgunlaşmasının hurma gibi kızarmasıyla, üzüm gibi kararmasıyla veya armut gibi renk değiştirmesiyle ortaya çıkması ile olgunluğunun bir kısmının açığa çıkması ve başka bir kısmının çiçeklerinin ve meyvelerinin ardı ardına gelip ortaya çıkması arasında bir fark yoktur. Ancak karpuz gibi çiçeğinin dönüşmeye başlamasına meyve olarak itibar edilmeyen meyvelerde bu satış caiz olmaz. Dolayısıyla bademin çiçek iken satılması caiz olmaz ve incir de olgunlaşmaya başlamadan önce ham iken satılmaz. Satılmasından kast olunan, o ağaçtayken satılmasıdır. Yani ağaca kefalet verilmesidir. Çünkü ağaçtayken meyvenin satışı, olgunlaşmaya başlamasıyla, yani meyvenin olgunlaşmaya başladığına delâlet eden şeyin açığa çıkması ile kayıtlı kılınmıştır.
Meyvenin olgunlaşma belirtisinden kast olunan, her meyvenin olgunlaşma belirtisi değildir. Zira bu imkânsızdır. Çünkü meyve tane tane veya salkım salkım olgunlaşır, ardından da birbirini takip eder. Dolayısıyla kast olunan tüm bostandakilerin tek tek olgunlaşma belirtisi ve bostanın tamamının olgunlaşma belirtisi değildir. Bilakis meyvenin olgunlaşması belirtisinden kast olunan zeytin gibi çeşitleri olgunlaşmada farklılık göstermiyorlarsa meyvenin cinsinin olgunlaşması belirtisidir ya da incir ve üzüm gibi çeşitleri olgunlaşmada farklılık gösteriyorsa çeşidinin olgunlaşması belirtisidir. Mesela; bir bahçedeki hurma ağacı meyvelerinin bir kısmının olgunlaşması belirdiğinde, bütün bahçelerdeki tüm hurma (ağaçlarının) meyvesinin satışı caiz olur. Bazı ağaçlardaki bir elma türünün olgunlaşması belirdiğinde, bütün bahçelerdeki o elma türünün satılması caiz olur. Bir bahçede bir takım ağaçlardaki zeytinlerin olgunlaşması belirdiğinde, bütün bahçedeki zeytinlere kefalet verilmesi caiz olur. Çünkü hadis şöyle diyor: نهى عن بيع النخل حتى يزهو وعن السنبل حتى يبيض ويأمن العاهة “Serpilesiye kadar hurmanın, beyazlaşasıya ve afetten emin olasıya kadar başağın satılmasını yasakladı.” Ve şöyle diyor: نهى عن بيع العنب حتى يسود، وعن بيع الحب حتى يشتد “Kararasıya kadar üzümün, sertleşesiye kadar tahılın satışını yasakladı.” Böylece her meyvenin cinsinin ve çeşidinin hükmünü açıkladı. Zira tahıl hakkında “sertleşesiye kadar” dedi. Siyah üzüm hakkında “kararasıya kadar” dedi. Böylece hüküm diğer cinslere bakmaksızın her cinsin olgunlaşmasının belirtisi ve diğer türlere bakmaksızın her türün olgunlaşmasının belirtisi ile alakalıdır. Hadiste bir tek cins ve bir tek tür hakkında geçen “olgunlaşma belirtisi” kelimesi, ne kadar az olursa olsun meyvenin bir kısmına uymaktadır. Ayrıca meyvenin vakıası, onun olgunlaşmasının ardı ardına geldiğine delâlet etmektedir.
Buradan açığa çıkıyor ki; (meyvenin) olgunlaşmasının belirmesinden önce herhangi bir ağaca kefalet verilmesi, yani herhangi bir ağacın meyvesinin satılması caiz değildir.
Umarım açıklığa kavuşmuştur.
Kardeşiniz | H. 22 Cumâde’l Ûla 1438 |
Ata İbn Halil Ebu Raşta | M. 14 Şubat 2017 |
Cevaba, emirin aşağıdaki web sitesinden bağlanabilirsiniz:
http://archive.domainnomeaning.com/arabic/index.php/HTAmeer/QAsingle/3779/