Çarşamba, 25 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/27
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Şerî Değişim Metodu İle Kısmi Çözümler Arasında Filistin

بسم الله الرحمن الرحيم

Şerî Değişim Metodu İle Kısmi Çözümler Arasında Filistin

Kuluna Kitab’ı indiren ve onda hiçbir eğrilik bırakmayan Allah’a hamd olsun. Salat ve Selam, emaneti taşıyan, hüccet getiren ve Kendisinden sonra bizleri bir aydınlık yol üzere bırakan Allah’ın Rasulü’nün üzerine olsun. En doğru yol Allah’ın Kitabı ve Rasulü’nün sünnetidir, istediği dışında Allah’a ibadet edilmez ve takdir etmesi dışında O’na yaklaşılmaz.

Nitekim Allah Subhanehu Kitab’ında şöyle buyurmuştur: سُبْحَانَ الَّذِي أَسْرَى بِعَبْدِهِ لَيْلاً مِّنَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ إِلَى الْمَسْجِدِ الأَقْصَى الَّذِي بَارَكْنَا حَوْلَهُ لِنُرِيَهُ مِنْ آيَاتِنَا إِنَّهُ هُوَ السَّمِيعُ البَصِيرُBir gece, kendisine ayetlerimizden bir kısmını gösterelim diye Muhammed kulunu Mescid-i Haram’dan çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa’ya götüren Allah noksan sıfatlardan münezzehtir. O, gerçekten işitendir, görendir.” [İsra 1]

Filistin ve genel olarak Bilâdü’ş Şam Kur’an-ı Kerim’in nâssıyla mübarek topraklardır. Zira bu Kur’an’da zikredilmiş ve onlarca ayet bağlamında buna işaret edilmiştir; örneğin buranın bereketine ve kutsiyetine işaret edilmiş ve burası İsa Aleyhisselam gibi kerim Peygamberlerin kıssalarıyla ilişkilendirilmiş veya burası mahşer toprakları olarak zikredilmiş ya da İbn Abbas’tan rivayet edildiği ve Şevkâni, İbn Râzi ve diğerlerinin tefsirlerinde geçtiği gibi Müslümanların buraya mirasçı olacağına dikkat çekilmiştir. O halde bu, Kur’an ümmetinin meselesi olup bu konuda bağlamı dışında konuşmak caiz değildir. Bu yüzden örneğin Filistin meselesinin Arap topraklarına ait olduğunu söyleyemeyeceğimiz gibi onun Kenanlılara ait olduğunu da savunamayız. Dolayısıyla burayı Arap toprakları olarak savunmak caiz değildir. Zira bu, tüm insanlar için olan ve tevhit bayrağı altında bir araya geldiklerinde Arapların, Türklerin ve Afganların arasını eşit tutan akidenin aslına aykırı olan çarpık bir mantıktır.

Mübarek toprak Filistin ile ilgili önerilere bakan birisi, bunların gençler için büyük bir saptırma olduğunu ve cihat ve kurtuluş arzusunda olan muhlis gençleri, kesin olarak bu ülkenin kapsamlı kurtuluşuna yol açacak doğru pusulasından saptırmaya yönelik kışkırtıcı girişimler olduğunu görecektir. Eğer bizler, Filistin Yönetimi ile gaspçı Yahudi varlığı arasındaki güvenlik koordinasyonunu ve Müslümanların ülkelerindeki zararlı rejimlerin gizli ve aleni olarak uyguladıkları normalleşmeyi görmezden gelirsek, ne yazık ki o zaman orada davayı kendi omuzlarında taşıyanların gösterdiği büyük çabalar ve eylemler zaferi geciktiriyor diyemeyiz. Aksine bu, şeriata aykırı olup gerçek kurtuluş projesini engellemekte ve zalimlerin mübarek toprakların halkına yönelik savaşlarındaki çabalarına katkı sağlamaktadır.

Vatancılık ve milliyetçilik fikrini besleyen, vatanseverliği savunan ve gece gündüz bunun borazanlığını yapan medya, topraklar için ruhuyla dışarı çıkan ve toprakların sömürgecinin çizdiği sınırlar değil de bir akide olduğunu unutan tüm gençlerin vebalini taşımaktadır.

İnsanlardan ve geleceklerinden endişe etme bahanesiyle din savaşı uyarısında bulunun politikacılar, hakikatte yıllardan beri çatışmayı akidevi bir savaştan “İsrail-Filistin” savaşına dönüştürmek için çalışan işgalciye hizmet etmektedirler. Böylece Mescid-i Aksa’nın mihrabında secde etmek için can atan milyonlarca Müslüman orduların ve halkların etkisiz hale gelmesini garanti etmektedir.

İşgalcinin baskısına ve zalimlerin takibatlarına tahammül eden aktivistler, Filistin’in adını dünyaya taşıdılar, ister internette isterse yurt dışına seyahat ederek Filistin için mücadelede uzun saatler harcadıklarını sandılar ve Filistin hakkında seminerlerde, basın toplantılarında ve radyolarda konuştular ancak ne yazık ki onlar kendi içlerinde, ilk kez işgal edenlerin ve onu Hilafet Devleti’nin haritasından çıkaranların ölçüsüne göre bir Filistin olduğu gibi Biladü’ş Şam’ın doğal uzantısından ve İslam ümmetinin asıl başkentinden parçalanmış sınırlarıyla Sykes-Picot Filistin’i olan çarpıtılmış ve cüceleşmiş bir Filistin taşıdılar. Böylece içlerinde, Batı’nın Filistin vizyonu olan çarpıtılmış ve daraltılmış bir Filistin taşıdılar. Ne yazık ki onların çözümleri ve önerileri de aynı şekilde çarpık oldu ve ilerleyemedi. Çünkü hakikatte bu meselenin ve köklü çözümün büyüklüğüne dair verilen cevap, tüm Filistin topraklarının kapsamlı bir şekilde kurtarılması ve Bilâdü’ş Şam’ın ve İslam Devleti’nin bir parçası olarak ümmete geri verilmesi şeklinde hiçbir Müslümanı akidesine geri dönmeye ikna edemedi.

Onların tamamı için: Şüphesiz Allah Subhanehu’ya istediği gibi ibadet edilir ve bunun için gerekli olan fikir ve metot ise İslam’dır. Nitekim Allahu Teala şöyle buyurmuştur: فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَEmrolunduğun gibi dosdoğru ol!” [Hud 112] Dolayısıyla arzuya göre değil demektir. Kim Filistin’i Filistin olduğu için kurtarmak isterse, o zaman Çeçenistan, Burma ve Keşmir için nasıl yapacak? Buralar da uğrunda canların feda edildiği ve kanların döküldüğü İslami topraklar değil midir?! Şüphesiz topraklar Allah’ındır ve buraların kurtarılması, Allah’ın şeriatının ikame edilmesi için vaciptir. Dolayısıyla bu meseleyi ve Müslümanların diğer meselelerini çözmenin Allah’ın dininden başka bir yolu yoktur.

Beldenin kâmil bir şekilde kurtarılması dışındaki tüm öneriler işgalin pekiştirilmesi olup tüm güçleri ve taraflarıyla ümmetten başkasına yönelik her çağrı ise bilinçli veya bilinçsiz olsun aldatıcı bir çağrıdır. Dolayısıyla bizim, Rabbimiz Subhanehu’nun Kur’an-ı ve Nebimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in sünneti dışında bir referansımız yoktur ve zafer de, Arap Devletleri Ligi’nden, Amerika’dan, Rusya’dan ve Çin’den değil sadece Allah katındandır. Bilakis zafer, alimleri, siyasetçileri, ordu içerisindeki muhlis subayları ve komutanları, aktivistleri, aşiretleri ve diğer nüfuz sahipleriyle birlikte sadece ümmet içindir. Bu yüzden sadece onlara yöneliyor ve Allahu Teala’nın emanet ettiği sorumluluğu onlara yüklüyoruz; o halde Allah’ın Rasulü’nün Mesra’sını gazaba uğramışlardan kurtarmak için var güçleriyle çalışsınlar.

وَإِنِ اسْتَنصَرُوكُمْ فِي الدِّينِ فَعَلَيْكُمُ النَّصْرُ إِلَّا عَلَى قَوْمٍ بَيْنَكُمْ وَبَيْنَهُم مِّيثَاقٌ وَاللَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيرٌEğer onlar din hususunda sizden yardım isterlerse, sizinle aralarında sözleşme bulunan bir kavim aleyhine olmaksızın (o Müslümanlara) yardım etmek üzerinize borçtur. Allah yaptıklarınızı hakkıyla görmektedir.” [Enfal 72]

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Beyan Cemal

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER