- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
El-Aksa Konferanslarla Kurtulmaz!
Haber:
İşgal altındaki Kudüs şehri ve mübarek Mescid-i Aksa’nın geleceği üzerine istişarelere ayrılan Uluslararası Minber-i Aksa 3. İmamlar, Hatipler ve Davetçiler Kongresi Türkiye’nin İstanbul kentinde sona erdi.
18/3/2022 Cuma ve 19/3/2022 Cumartesi günleri süren oturuma, 40’tan fazla ülkeden gelen ve çoğu Müslüman alim ve imamlardan oluşan 350 ilgili kişi katıldı. (Safa)
Yorum:
Üç yüz elli “ilgilinin” ilgilendiği şey, bir incir çekirdeğini dahi doldurmaz. Çünkü bunlar, onların vasıfları hakkındaki gerçeği ifade etmiyor. Zira ilgili kişi, eli, dili ve kalbi ile iyiliği emredip kötülükten sakındırmak için hiçbir çabayı bırakmaz. Nitekim yetmiş yılı aşkın bir süredir Müslümanların topraklarının Yahudiler tarafından işgal edilmesinden, Mescid-i Aksa’yı kirletmelerinden, Filistin’de masumları katletmelerinden, kanların ve toprağın ihlal edilmesinden daha büyük bir münker olmadığını uzak ve yakın herkes biliyor
Konferanstan birkaç gün önce Erdoğan, BAE devletçiğini ziyaret etti ve sözde İbrahim Oğulları Antlaşması’ndan dolayı Yahudilerle ilişkileri normalleştirdiği için kendisini ihanetle suçladığı Bin Zayed ile el sıkıştı. Nitekim Erdoğan, normalleşenleri ihanetle suçlama noktasında homurdanıp köpürmüş, büyükelçiyi geri çekmekle, ilişkileri kesmekle ve Kudüs hakkında kırmızı çizgiler koymakla tehdit etmişti. Ancak tükürdüğünü çabucak yuttu ve Yahudi devleti ile iyi ilişkiler kuracağını ve onun katil yöneticilerine olan sevgisini ifade ederek Yahudi varlığının başkanı Herzog’u abartılı bir törenle karşıladı. Erdoğan’ın bu görkemli törenle karşılama yapması, Yahudi varlığına olan gerçek sevgisini, dahası belki de bu seri katile olan sevgisini ve takdirini göstermektedir. Dünyanın dört bir yanındaki Müslümanları öfkelendiren bu coşkulu karşılamaya tüm dünya tanık olmuştur. Hatta Erdoğan’ın borazanları bile daha önceden hep yaptıkları gibi buna bir gerçekçe ve mazeret bulamadılar.
Bu konferansa katılan alimler ve ilgililerin, özellikle Hilafet Devleti’nin başkentindeyken Erdoğan’ı kınamaları gerekirdi. Ayrıca çeşitli ülkelerden olmaları vasfıyla, ister Fas, Ürdün, Bahreyn, BAE, ister Sudan veya başka ülkelerden olsunlar bunların emirlerinin ve başkanlarının Yahudi varlığıyla normalleşmenin peşinden koştukları ve ülkemizde katilleri kabul ettikleri için onları da kınamaları gerekirdi. Bu ülkelerin tüm yöneticileri, ümmetin arkalarında durmadığını ve kendilerinden koptuğunu bilmelerine ve açıkça ifşa olmalarına rağmen hala Yahudilerin kollarına koşarak onlara destek arayışına girmektedirler.
Bu alimler, “hakkı söylemeyenin dilsiz Şeytan olduğunu” bilmelerine rağmen neden hakkı söylemeyerek Şeytanların yardımcıları olmakta ısrar ediyorlar?!
Eğer bu bir araya gelenler, o Ruvaybidaların yaptıklarında bir hayır görüyorlarsa, ilimlerini yeniden bir gözden geçirsinler. Çünkü ilimlerinden sıyrılıp çıkarak azgınlardan olmuş olabilirler. وَاتْلُ عَلَيْهِمْ نَبَأَ الَّذِي آتَيْنَٰهُ آيَاتِنَا فَانْسَلَخَ مِنْهَا فَأَتْبَعَهُ الشَّيْطَٰانُ فَكَانَ مِنَ الْغَاوِينَ “Onlara, kendisine ayetlerimizden verdiğimiz ve fakat onlardan sıyrılıp çıkan, o yüzden de şeytanın takibine uğrayan ve sonunda azgınlardan olan kimsenin haberini oku.” [Araf 175]
Eğer o Ruvaybidaların işlemiş oldukları günahın ve düşmanlığın, inkâr etmeleri gereken bir münker olduğunu bildikleri halde bunu yapmıyorlarsa, Subhanehu ve Teala’nın Yahudileri nitelendirirken buyurduğu şeyden ne anladıklarını yeniden bir gözden geçirsinler: مَثَلُ الَّذِينَ حُمِّلُوا التَّوْرَاةَ ثُمَّ لَمْ يَحْمِلُوهَا كَمَثَلِ الْحِمَارِ يَحْمِلُ أَسْفَاراً بِئْسَ مَثَلُ الْقَوْمِ الَّذِينَ كَذَّبُوا بِآيَاتِ اللَّهِ وَاللَّهُ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ الظَّالِمِينَ “Tevrat’la yükümlü tutulup da onunla amel etmeyenlerin durumu, ciltlerce kitap taşıyan merkebin durumu gibidir. Allah’ın ayetlerini yalanlamış olan kavmin durumu ne kötüdür! Allah, zalimler topluluğunu doğru yola iletmez.” [Cuma 5]
Onlar gibi Allah’a, Resulü’ne ve müminlere ihanet edenlerin dışında onlardan çoğunun bu Ruvaybidaların amellerini inkâr ettiklerine kesinlikle eminim. Ayrıca ümmetin aleni bir şekilde inkâr ettiğini onlardan bir kısmının dar ve özel toplantılarında inkâr ettiklerinden de çok eminim. Ancak onlardan bazıları da kendileri için korkmakta ve münkeri aleni bir şekilde inkâr etmenin fitneye neden olabileceği konusunda diğerlerini haklı çıkarmaktadırlar. Bu yüzden onların, akidelerinin temellerini ve Allahu Tela’nın şu kavli gibi Allah’tan başkasından korkma noktasında gelenleri gözden geçirmeleri gerekmektedir: أَتَخْشَوْنَهُمْ فَاللَّهُ أَحَقُّ أَن تَخْشَوْهُ إِن كُنتُم مُّؤْمِنِينَ “Yoksa onlardan korkuyor musunuz? Eğer (gerçek) müminler iseniz, bilin ki Allah, kendisinden korkmanıza daha layıktır.” [Tevbe 13]
Haydi değerli alimlerimiz, hakkı söylemede, kötülükten sakındırmada ve iyiliği emretmede insanlar için örnek olun ve daha önceki alimlerimiz İmam Ahmed, el-İzz Abdusselam, Şeyh Abdulaziz el-Bedri, şehit Seyyid Kutub ve Allah’a kavuşuncaya kadar hak üzere olup batıla sessiz kalmayan diğer birçok alimlerimiz gibi Allah için hiçbir kınayıcının kınamasından korkmayın.
الَّذِينَ قَالَ لَهُمُ النَّاسُ إِنَّ النَّاسَ قَدْ جَمَعُواْ لَكُمْ فَاخْشَوْهُمْ فَزَادَهُمْ إِيمَاناً وَقَالُواْ حَسْبُنَا اللَّهُ وَنِعْمَ الْوَكِيلُ “Bir kısım insanlar, müminlere: "Düşmanlarınız olan insanlar, size karşı asker topladılar; aman sakının onlardan!" dediklerinde bu, onların imanlarını bir kat daha arttırdı ve "Allah bize yeter. O ne güzel vekildir!" dediler.” [Al-i İmran 173]
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
M. Yusuf Seleme