Pazartesi, 23 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/25
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

"Şüphesiz Allah, her yüzyılın başında bu ümmet için dinini yenileyecek birini gönderir." Hadisi Şerifin Anlamı Hakkında

بسم الله الرحمن الرحيم

(Hizb-ut Tahrir Emiri Şeyh Âlim Ata İbn Halil Ebu Raşta Tarafından Facebook Sayfası Takipçilerinin Sorularına Verilen Cevaplar Silsilesi)

Hadisi Şerifin Anlamı Hakkında

Soru:

es Selamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berakâtuh

Şeyhimiz, Allah Subhânehu ve Teâlâ seni korusun ve senin ellerinle zaferi bir an önce nasip eyler İnşaAllah. Allah Subhânehu ve Teâlâ senin ilminden bizleri faydalandırsın.

Sahih ve meşhur hadisler arasında güzide sahabe Ebu Hurayra'nın Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem'den rivayet ettiği bir hadis vardır: إِنَّ اللَّهَ يَبْعَثُ لِهَذِهِ الْأُمَّةِ عَلَى رَأْسِ كُلِّ مِائَةِ سَنَةٍ مَنْ يُجَدِّدُ لَهَا دِينَهَا "Şüphesiz Allah, her yüzyılın başında bu ümmet için dinini yenileyecek birini gönderir." [Ebu Davud, es-Sehavî ve Albanî]

Soru şudur: Bu hadisin anlamı nedir? Hadiste geçen [من] harfi, ne ifade eder? Müceddid [Yenileyecek kişinin ] birey mi yoksa cemaat mi olacak? Müceddidleri, önceki asırlar ile sınırlandırmak mümkün mü? Allah Subhânehu ve Teâlâ mükâfatınızı artırsın.

Cevap:

Aleykum'us Selam ve Rahmetullahi ve Berakâtuh

Evet, hadis sahihtir. Hadisle ilgili beş mesele vardır:

1- Hadiste geçen yüzyıl ne zaman başlıyor? Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem'in doğumundan itibaren mi yoksa bi'setten mi veya hicretten mi ya da Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem vefatından itibaren mi?

2- Her yüzyılın başı, her yüzyılın ilk yılları mı yoksa ortası mı ya da sonları mı demektir?

3- [من] harfi, bir kişi mi yoksa insanlara, dinlerini yenileyecek cemaat mi demektir?

4- Geçmiş yüzyıllar boyunca müceddidlerin sayısı konusunda sahih rivayetler geldi mi?

5- 30 Zilhicce 1399 yılında sona eren on dördüncü yüzyılın müceddidinin kim olduğunu biliyor muyuz? Gücüm yettiğince, bu noktalar ile ilgili var olan ihtilafa değinmeden ve dalmadan bu meselelerde tercih ettiğim görüşü ortaya koymaya çalışacağım. Başarı Allah'tandır. Doğru yola ileten O'dur.

1- Yüzyıl hangi tarihten itibaren başlıyor? el-Munavî, Fethu'l Kadir adlı eserinin mukaddimesinde şöyle dedi: "Yüzyılın başı, Nebî SallAllahu Aleyhi ve Sellem'in doğumundan mı yoksa bi'setten mi veya hicretten mi ya da vefatından itibaren mi başlıyor diye ihtilaf edildi." Bana göre hicretten itibaren başlıyor. Hicret, İslam ve Müslümanların devletin kurulması ile izzet buldukları dönüm noktasıdır. Bu nedenle Ömer RadiyAllahu Anh, tarihin ne zaman başlayacağı konusunda ittifak etmek için Sahabeleri bir araya topladığında, onlar hicreti tarihin başlangıcı olarak kabul ettiler. et-Taberî Tarihinde şöyle rivayet etti: "Abdurrahman ibn Abdullah ibn Abdulhakem, Nuaym ibn Hammad, ed-Dareverdî, Osman ibn Ubeydullah ibn Ebî Rafi, Said ibnu'l Musayyeb'i şöyle derken işittim: "Ömer ibnu'l Hattab insanları topladı ve onlara hangi günden itibaren yazacağız? Diye sordu. Bunun üzerine Ali RadiyAllahu Anh  "Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem'in hicret ettiği ve şirk topraklarını terk ettiği günden itibaren, dedi. Ömer RadiyAllahu Anh da onun bu görüşünü kabul etti." Ebu Cafer dedi ki: "Sahabeler, o senenin Muharrem ayını, yani Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem'in Medine'ye gelişinden iki ay ve bir kaç gün öncesini hicri birinci yıl kabul ettiler. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem'in Medine'ye gelişi ise Rabiu'l Evvel ayının on ikisine rastlar. İşte bundan dolayı ben, Sahabenin üzerinde anlaştıkları hicri tarihi, yüzyılın başlangıcı olarak kabul edilmesi gerektiği görüşünü tercih ettim.

2- Yüzyılın başı meselesine gelince, kabul gören görüş, sonu olmasıdır. Yani yüzyılın sonlarındaki ünlü, takvalı, temiz bir âlim müceddid olacak ve yarısında veya ortalarında değil yüzyılın sonlarında da vefat edecektir. Neden bunu tercih ettim meselesine gelince, şu nedenlerden dolayıdır:

A- Âlimler, Ömer ibn Abdülaziz'i birinci yüzyılın müceddidi olarak kabul ettiler. Bu konuda sahih rivayetler vardır. Ömer ibn Abdülaziz, kırk yaşlarında iken H. 101 yılında vefat etti. eş-Şafii de ikinci yüzyılın müceddidi olarak kabul ettiler. İmam eş-Şafii, elli dört yaşlarında iken H. 204 yılında vefat etti. Eğer her yüzyılın başı yorumunun bundan farklı olduğu kabul edilirse, yani yüzyılın ilk yılları diye açıklanırsa, o zaman Ömer ibn Abdülaziz, birinci yüzyılın müceddidi sayılmaz. Çünkü H. 61'de doğdu. eş-Şafii de ikinci yüzyılın müceddidi sayılmaz. Çünkü H. 150 yılında doğdu. Bu da şu anlama gelir, hadiste geçen yüzyılın başı ifadesi yüzyılın başı değil yüzyılın sonları demektir. Buna göre müceddid, yüzyılın ortalarında doğdu. Sonra yüzyılın sonlarında da ünlü müceddid bir âlime dönüştü. Yine sonlarında da vefat etti.

B- Ömer ibn Abdülaziz'in birinci yüzyılın müceddidi, eş-Şafii'nin de ikinci yüzyılın müceddidi olduklarının delili, ümmetin âlimleri ve imamlarının meşhur sözleridir. ez-Zuhrî, Ahmed ibn Hanbel, önceki ve sonraki imamlar, Ömer ibn Abdülaziz'in birinci yüzyılın müceddidi, eş-Şafii'nin de ikinci yüzyılın müceddidi oldukları üzerinde ittifak ettiler. Ömer ibn Abdülaziz, kırk yaşında iken H. 101 yılında, eş-Şafii de elli dört yaşında iken H. 204 yılında vefat etti. el-Hafız ibn Hacer, Tevali't Tesis adlı kitabında şöyle dedi: "Ebu Bekir el-Bezzâr, Abdülmelik ibn Abdülhamit el-Meymunî'nin şöyle derken işittim: "Ben Ahmed ibn Hanbel'in yanındayken eş-Şafii'nin adı geçti. Bunun üzerine Ahmed'in onu yücelttiğini gördüm. Dedi ki: "Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdukları rivayet edildi:  إِنَّ اللَّهَ تَعَالَى يُقَيِّضُ فِي رَأْسِ كُلِّ مِائَةِ سَنَةٍ مَنْ يُعَلِّمُ النَّاسَ دِينَهُمْ  "Şüphesiz Allah, her yüzyılın başında insanlara dinlerini öğretecek birini gönderir." Ömer ibn Abdülaziz birinci yüzyılın müceddididir. eş-Şafii'nin de ikinci yüzyılın müceddidi olmasını umuyorum. Ebî Said el-Firyabî yoluyla Ahmed ibn Hanbel dedi ki: "Şüphesiz Allah, her yüzyılın başında insanlara sünnetleri öğretecek ve Nebî SallAllahu Aleyhi ve Sellem'e nispet edilen yalanı ayıklayacak birini gönderir. Sonra biz araştırdık, birinci yüzyılın başında Ömer ibn Abdülaziz'in olduğunu, ikinci yüzyılın başında da eş-Şafii'nin olduğunu gördük." İbn Adiyy dedi ki: "Muhammed ibn Ali ibn el-Hüseyin, arkadaşlarımız: "Birinci yüzyılın başı, Ömer ibn Abdülaziz, ikinci yüzyılın başı da Muhammed ibn İdris el-Şafii'dir, dediler." el-Hâkim de Müstedrek'inde Ebu Velid'den rivayet ettiğine göre "Ben, Ebu'l Abbas ibn Şurayh'ın meclisinde iken yaşlı biri kalktı ve onu övmeye başladı. Bunun üzerine dedi ki:  Ebu't Tahir el-Havlanî, Abdullah ibn Vehb, Said ibn Ebî Eyyub, Şerâhil ibn Yezid, Ebî Alkame, Ebu Hurayra'dan rivayet ettiğine göre Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: إِنَّ اللَّهَ يَبْعَثُ عَلَى رَأْسِ كُلِّ مِائَةِ سَنَةٍ مَنْ يُجَدِّدُ لَهَا دِينَهَا "Şüphesiz Allah, her yüzyılın başında bu ümmet için dinini yenileyecek birini gönderir." Müjdele ey Kadı!  Çünkü Allah Subhânehu ve Teâlâ, Ömer Bin Abdülaziz'i yüzyılın başında gönderdi. Muhammed ibn İdris eş-Şafii de ikinci yüzyılın başında gönderdi." el-Hâfız ibn Hacer, "Bu durum bu hadisin o dönemde meşhur olduğu hissini veriyor." dedi.

C- Denilebilir ki dilde bir şeyin başı demek, evveli demektir. Her yüzyılın başının, başı değil de sonu olduğunu nasıl tercih edebiliriz? Buna şöyle cevap verilebilir: Dilde de belirtildiği gibi bir şeyin evveli, aynı zamanda sonu da anlamına gelir. Tacu'l Arûs sahibi dedi ki: "Bir şeyi başı, tarafıdır. Sonu da olduğu söylendi." Lisan'ul Arap sahibi de dedi ki: "Kertenkele başını çıkardı demek, delikten önce başını ama kuyruğunu da çıkarmış olabilir. Yani başını ya da sonunu [kuyruğunu] çıkardı, demektir." Dolayısıyla bir şeyin başı, belirtildiği gibi dilde hem başlangıcı anlamında hem de ister başı isterse sonu olsun taraf anlamında kullanılır. Buna göre hadiste geçen yüzyılın başı ifadesinden başı mı yoksa sonu mu kastedildiğini tercih edebilmemiz için karineye ihtiyacımız var.  Bu karineleri, önceki rivayetlerde bulmak mümkündür. Ömer ibn Abdülaziz birinci yüzyılın müceddidi kabul edildi. Çünkü H. 101 yılında vefat etti. eş Şafii de ikinci yüzyılın müceddidi kabul edildi. O da H. 204 yılında vefat etti. Tüm bunlar, hadiste geçen mananın yüzyılın başı değil de sonu olduğu tercihini gerektirir. Yukarıda geçenlere dayanarak hadiste geçen her yüzyılın başı ifadesinden her yüzyılın sonları olduğu manasını tercih ediyorum.

3- [من] harfinin bir kişi mi yoksa cemaat mi olduğu meselesine gelince, hadis مَنْ يُجَدِّدُ لَهَا دِينَهَا "Bu ümmet için dinini yenileyecek birini." şeklinde rivayet edildi. Şayet [من]  harfi, çoğula delalet etseydi, yüklem de çoğul olurdu. Yani [ من يجددون ] "yenileyecek kimseler" şeklinde olurdu. Ama yüklem, [يجدد] tekil olarak geldi. [من] harfinden sonra yüklem tekil gelse bile çoğula delalet edebilir. Evet, böyle olsa da ancak ben burada yüklem tekil geldiği için tekil ifade edebileceğini tercih ediyorum, Tercih ediyorum dedim. Çünkü yüklem tekil gelse bile, burada tekile delaleti kesin değildir. İşte bu nedenle hadisteki [من] harfinin cemaate delalet eder diye yorumlayanlar da oldu. Hatta rivayetlerinde her yüzyıldaki âlimler grubunu isimlerini bile saydılar. Ama yukarıda belirttiğim gibi onların bu sözü, diğerine göre daha zayıftır. Bu nedenle bana göre [من] harfi, bir kişiye delalet eder. Yani hadiste belirtilen müceddid, âlim takvalı temiz tek bir kişidir.

4- Önceki yüzyıllarda yaşamış müceddidlerin isimlerinin sayılması meselesine gelince, bu konuda çeşitli rivayetler gelmiştir. En önemlisi de es-Suyuti'nin kasidesidir. Zira es-Suyutî, kasidede dokuzuncu yüzyılın müceddidlerini tek tek saydı. Dokuzuncu yüzyılın müceddidinin de Allah Subhânehu ve Teâlâ'dan kendisinin olması temennisinde bulundu. Dilerseniz kasidesinden bir pasaj nakledeyim:

"Birinci yüzyılda, icma ile adaletli Halife Ömer'dir.

İkinci yüzyılda üstün ilimlere sahip olduğu için eş-Şafii'dir.

Beşinci yüzyılın âlimi, sahip olduğu cedel ilminden dolayı el-Gazali'dir.

Yedinci yüzyılın feneri de ittifakla İbn Dakiku'l İyd'dir.

Şimdi de dokuzuncu yüzyıl geldi. Allah Subhânehu ve Teâlâ asla vadinden dönmez. Bu yüzyılın müceddidinin de ben olmayı umuyorum. Allah'ın lütfu inkâr edilemez." Burada daha bundan sonra devam eden başka sözleri de var.

5- 30 Zilhicce 1399 yılında sona eren on dördüncü yüzyılın müceddidinin kim olduğunu biliyor muyuz? Muteber âlimlerin, yüzyılın başının sonları olduğu ile ilgili sözleri dikkatimi çekti. Ömer ibn Abdülaziz, H. 61'de doğdu ve birinci yüzyılın başında vefat etti. eş-Şafii de H.150'de doğdu ve ikinci yüzyılın başında öldü. Yani her biri, yüzyılın ortalarında doğdu, sonlarında meşhur oldu ve yine sonlarında vefat etti. Dedim ya ben bu yorumu tercih ediyorum. Çünkü muteber âlimler arasında meşhur olan görüş, Ömer ibn Abdülaziz birinci yüzyılın başındaki müceddiddir. eş-Şafii de ikinci yüzyılın başındaki müceddiddir. Buna göre ben, Allame Şeyh Takiyuddin el-Nebhânî ‘nin Allah rahmet eylesin on dördüncü yüzyılın başındaki müceddid olduğunu tercih ediyorum.  en-Nebhânî, 1332 yılında doğdu ve on dördüncü yüzyılın sonlarında özellikle de H. Cemâdiyu's Sânî 1372 yılında Hizb-ut Tahrir'i kurunca meşhur oldu. Yüzyılın sonlarında H.1398'de de öldü. Şeyh, Müslümanları Râşidi Hilafet Devleti kurarak İslami hayatı yeniden başlatmak gibi ölüm kalım meselesine davet etti. Onun bu davetinin Müslümanların hayatına, gayretlerine, çabalarına çok büyük etkisi oldu. Hatta bugün Hilafet, Müslümanların genel talebi haline geldi. Allah Subhânehu ve Teâlâ Ebu İbrahim'e ondan sonra kardeşi Ebu Yusuf'a da merhamet etsin. Ve onları, Nebiler, Sıddıklar, şehitler, Salihler ile haşreylesin. Bunlar, ne güzel dostturlar.

İşte kardeşim Ebu Mümin, benim tercih ettiğim görüş budur. Allah Subhânehu ve Teâlâ en doğrusunu bilir. Oysa asıl varılacak güzel yer ancak Allah katındadır.

Kardeşiniz Ata İbn Halil Ebu Raşta

Facebook sayfasının linki:

https://www.facebook.com/photo.php?fbid=220629058105179

 

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER