Pazartesi, 23 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/25
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

بسم الله الرحمن الرحيم

Hizb-ut Tahrir Emiri Şeyh Âlim Ata İbn Halil Ebu Raşta Tarafından Facebook Sayfası Takipçilerinin Sorularına Verilen Cevaplar

İnsanın Nevi İçgüdüsüne Bakışı Hakkında

Faysal Kazmi

Soru:

es Selamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berakâtuh

İslam’da İctimaî nizam kitabının 2004 baskısının 20. sayfasında şöyle denmektedir: “Onun varlığından maksat, ancak nev’in bekası için olan nesildir. Bunun içindir ki insanın bu içgüdüye bakışının, insanda kendisinden dolayı ortaya çıkarıldığı maksada yönlendirilmesi kaçınılmazdır. Dikkat edin! O, nev’in bekasıdır ki bu hususta erkek ile kadın arasında hiç bir fark yoktur.” Aynı kitabın 216. sayfasında ise şöyle denmektedir: “Azil; ister bununla ürememeyi veya çocukları azaltmayı veya hamilelik ve doğumdan dolayı zayıf düştüğü için hanımına şefkati veya kendisinden faydalanacak şekilde genç kalması için yıpranmamasını veya herhangi başka bir maksadı kastetsin, azil yapanın kastı ne olursa olsun, mutlak caizdir. Neslin azaltılması, Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in neslin çokluğuna dair teşvik ettiği şeye muhaliftir ki o, şöyle demiştir: تناكحوا تناسلوا تكثروا“Evleniniz, üreyiniz, çoğalınız.” Böyle denmez: Çünkü azlin mubah olması, neslin çoğaltılmasına dair teşvike muhalif değildir. Zira bu, neslin çoğaltılmasına teşviktir, o ise azlin mubah olmasıdır.”

Soru şudur:

Salt faydalanmak amacının mubah olması ya da ürememek, neslin bekasına aykırıdır. Oysa içgüdü, neslin bekasından dolayı vardır. Dolayısıyla “Bunun içindir ki insanın bu içgüdüye bakışının, insanda kendisinden dolayı ortaya çıkarıldığı maksada yönlendirilmesi kaçınılmazdır.” sözümüz ile “Azil, azil yapanın kastı ne olursa olsun, mutlak caizdir.” sözümüz arasını nasıl uzlaştırabiliriz? Başka bir deyişle, bir kişi örneğin azil yaparak içgüdünün kendisinden dolayı var olduğu amaçtan yüz çevirebilir mi? Allah Subhânehu ve Teâlâ mükâfatınızı artırsın.

Peygamber Sevdalısı, Lahor, Pakistan.

Cevap:

Aleykum’us Selam ve Rahmetullahi ve Berakâtuh

Bilinmelidir ki alıntı yaptığınız metin, yeni baskının 17. ve 161. sayfalarında geçmektedir.

Bunun içindir ki insanın bu içgüdüye bakışının, insanda kendisinden dolayı ortaya çıkarıldığı maksada yönlendirilmesi kaçınılmazdır. Dikkat edin! O, nev’in bekasıdır.  İçgüdünün doyumu, kadın erkek arasında evlilik hayatıyla sınırlıdır. Ya da cariye edinmek gibi yollarla olur. Çünkü evlilik hayatı, bir erkek ile bir kadın arasında olur. Üreme ve çocukların varlığı, onların ebeveynler tarafından bakımı ve onların soylarını korumak gibi hususların doğru çerçevesini evlilik hayatı oluşturur. Hâlbuki sadece zevk ve faydalanma odaklı içgüdü algısı ise böyle değildir. Çünkü bu durumda içgüdü tamamen serbest bırakılır, yani insan istediği gibi içgüdüyü doyurabilir anlamına gelir. İçgüdüyü erkek erkeğe, kadın kadına, insanın hayvanla ve gayri meşru şekilde erkek kadınla doyurabilir demektir. Nitekim Batı ülkelerinde bugün durum aynen böyledir. Onların içgüdüye bakışları, zevk ve fayda odaklıdır. Bu yüzden Batı toplumu arasında her türlü eşcinsellik, eşler değişimi, zina, fuhuş ve hayvanlarla cinsel ilişki yaygın durumdadır.

Oysa tüm bunlarda içgüdünün kendisinden dolayı var olduğu amaç gözetilmiyor. Ki o da doğru çerçeve içinde nev’in bekasıdır. İçgüdüye bakışın zevk ve fayda odaklı olmaması, içgüdünün kendisinden dolayı var olduğu amaç odaklı olması, yani nev’in ve neslin bekası odaklı olmasının anlamı işte budur.

Azle gelince, başka bir konudur. Şeran azil, doğru bakış kapsamına dâhildir. Çünkü azil, evlilik hayatı çerçevesinde ya da cariye ile olur. Azil, eşe yaklaşma amacı ile ilgilidir, içgüdünün amacı ile değil. Eşe yaklaşmanın amacı, üreme odaklı olmak zorunda değildir. Çünkü hamilelik döneminde eşe yaklaşmanın amacı, üreme değildir. Yine menopoza giren bir eşe yaklaşmanın amacı da üreme değildir. Kısır bir eşe yaklaşmak da böyledir.

Bütün bunlar vakıa itibariyle azle benzerler. Üreme odaklı da değildirler. Dolayısıyla azlin caiz olduğu sözü ile içgüdüye bakış kendisinden dolayı var olduğu amaç odaklı, yani üreme ve nev’in bekası odaklı olmalıdır sözü arasında hiç bir çelişki yoktur. Çünkü nev’in bekası, evlilik yoluyla gerçekleşir, her ne kadar evlilikte azil olsa da.

Bir açıdan durum böyledir. Öte yandan ise azlin caiz olduğu ile ilgili hadisler var.

İbn Hibban Sahihinde Cabir bin Abdullah’tan rivayet ettiğine göre

أَنَّ رَجُلًا مِنَ الْأَنْصَارِ جَاءَ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ فَقَالَ: إِنَّ عِنْدِي جَارِيَةً وَأَنَا أَعْزِلُ عَنْهَا فَقَالَ: إِنَّهُ سَيَأْتِيهَا مَا قُدِّرَ لَهَا ثُمَّ أَتَاهُ بَعْدَ ذَلِكَ فَقَالَ: إِنَّهَا قَدْ حَمَلَتْ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ مَا قَدَّرَ اللَّهُ نَسَمَةً تَخْرُجُ إِلَّا هِيَ كَائِنَةٌ“Ensar’dan bir adam Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem’e gelerek “Benim bir cariyem var, ben ondan azil yapıyorum” dedi. Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem de “Çünkü onun için takdir edilmiş olan şey mutlaka başına gelecektir.” buyurdu. Adam bir süre durduktan sonra gelip “Gerçekten cariye gebe kaldı.” dedi. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem de “Allah’ın onun için takdir ettiği şeyin mutlaka başına gelecektir.” buyurdu.”

Özetle 17. sayfa ile 161. sayfada geçenler arasında hiçbir şekilde çelişki yoktur.

Kardeşiniz Ata İbn Halil Ebu Raşta

Facebook sayfasının linki:

https://www.facebook.com/photo.php?fbid=220629058105179

                                                                                                                   H.22 Rabiu’s Sânî 1436

                                                                                                                  M.11 Şubat 2015

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER