Pazartesi, 23 Şevval 1446 | 2025/04/21
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Dinini Kimden Alıyorsun?

بسم الله الرحمن الرحيم

Dinini Kimden Alıyorsun?

Herkes olmasa da neredeyse birçok kişi şu sözü duymuştur: “Bunu alimin boynuna bağla ve güvenli olarak çık” (Bu söz, verdiği fetvanın Allah'ı razı etmediğini ve zulmü ve fesadı meşrulaştırmak için olduğunu bildiği halde hevasına meyleden ve batılı takip eden biri için söylenmiştir). Bu söz halk arasında o kadar çok tekrarlanmıştır ki bu sözün yayılmasının kendiliğinden değil, kasıtlı olarak yapıldığını düşünüyoruz.

Şüphesiz bu söz bir Müslümanın kanaati haline gelirse, bu bir felakettir; çünkü basitçe bu bir Müslümanı, halklar üzerindeki kontrolünü pekiştirme gayelerini gerçekleştirmek için rejimler tarafından türetilip ortaya çıkarılan alimlerin, şahsiyetlerin ve referansların sadece bir takipçisi haline getirir.

Halkları kontrol etmenin en kolay yolu, onlara kutsallık, saygı ve hürmet havası veren referanslar ya da papalık makamları oluşturmak ve bunlar aracılığıyla da insanları çok basit ve kolay bir şekilde istediğiniz yöne ve size uygun hedefe yönlendirmektir. Müslüman ülkelerdeki rejimlerin yaptıkları da işte budur.

Nitekim bu referanslar gelip yöneticilere karşı sokağa çıkmanın (ayaklanmanın) haram olduğuna, ehven-i şer ve zararı def etme anlamında masiyette bile yöneticilere itaat etmenin caiz olduğuna, yöneticilerin zaruret ve acizlik nedeniyle İslam'dan başkasıyla yönetmelerinin caiz olduğuna, rejimlerin Irak, Çeçenistan ve Afganistan'daki Müslümanlara karşı yapılan savaşa katılmalarının ve rejimi istikrarsızlaştırabilecek hiçbir cismin oluşmaması için insanlar için partilerin ve kitlelerin yasaklanmasının caiz olduğuna dair fetva verdikleri gibi aynı şekilde faizin, faizli bankaların, zaruret ve çağdaş yaşam sistemi gereği sözde İslami bankaların caiz olduğuna, yöneticilerin on sekiz yaşın altındaki evliliği engellemelerinin caiz olduğuna ve listesi uzayıp giden birçok fetva ve fikirlere dair fetva verdiler.

Böylece rejimler, insanlar farkına varmadan insanlar için Allah'tan başka ibadet edecekleri putlar türettiler, bilakis onlardan bazıları bu alimlerin fetvalarını takip ederek iyi bir şey yaptıklarını ve Allah'a ibadet ettiklerini sandılar. Oysa bu bir felakettir.

Gelin benimle birlikte Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in şu kavlini düşünün: “Bir Hıristiyan olan Adiy bin Hatem Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in geldiğinde şu ayeti okuduğunu işitti: اتَّخَذُوا أَحْبَارَهُمْ وَرُهْبَانَهُمْ أَرْبَابًا مِنْ دُونِ اللهِ وَالْمَسِيحَ ابْنَ مَرْيَمَ وَمَا أُمِرُوا إِلَّا لِيَعْبُدُوا إِلَهًا وَاحِدًا لَا إِلَهَ إِلَّا هُوَ سُبْحَانَهُ عَمَّا يُشْرِكُونَ(Yahudiler) Allah’ı bırakıp, hahamlarını; (Hristiyanlar ise) rahiplerini ve Meryem Oğlu Mesîh’i rab edindiler. Oysa, bunlar da ancak, bir olan Allah’a ibadet etmekle emrolunmuşlardır. O’ndan başka hak ilâh yoktur. O, onların ortak koştukları her şeyden uzaktır.” [Tevbe 31] Adiy Bin Hatem dedi ki: Ey Allah’ın Rasulü, biz onlara ibadet etmiyoruz ki: Bunun üzerine (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle dedi: أَلَيْسَ يُحَرِّمُونَ مَا أَحَلَّ اللهُ فَتُحَرِّمُونَهُ وَيُحِلُّونَ مَا حَرَمَ اللهُ، فَتَسْتَحِلُّونَهُ؟Onlar, Allah'ın helal kıldıklarını haram sayınca siz de haram saymıyor musunuz? Yine onlar, Allah'ın haram kıldıklarını helal sayınca siz de helal saymıyor musunuz?” Evet, dedi. Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem de şöyle dedi: فَتِلْكَ عِبادَتُهُمْİşte bu da onların ibadetidir.

Peygamber efendimizin hadisinden, helal ve haram kılma meselesinin kolay bir mesele olmadığı, çünkü bunun rablerin Rabbi ile bir tartışma olduğu açık olduğu gibi bunu (helal ve haramı) Allah'tan başkasından alanların büyük bir felaketin içine düştükleri de açıktır.

Bu nedenle alim, fakih veya müftüye teslimiyet gösterme konusunda hoşgörülü olma meselesi ciddi bir meseledir; zira nasıl ki bir insan hayatıyla ilgili meselelerde iyi işler yapmak ve başarıya ulaşmak için çaba ve gayret sarf ediyorsa, en basit bir kararı bile düşünmeden almıyorsa ve herhangi birinin kendisine gülmemesine ve kendisini hafife almamasına özen gösteriyorsa, aslında dinî meselelerde daha fazla ve daha aşırı özen göstermelidir.

Dolayısıyla bir Müslümanın dinini, sırf mevkii, unvanı ve şöhreti sebebiyle bir alimden alması caiz değildir; bilakis dinini en muttaki-dindar, en temiz ve en bilgili olandan almaya özen göstermesi gerekir. Örneğin takva olmadan bilgi birikimi yeterli değildir. Bu yüzden Gazali Rahımehullah şöyle demiştir: Eğer ilimde takvadan başka şeref bulunsaydı *** Allah'ın yaratıklarının en şereflisi İblis olurdu. Dolayısıyla hiç kimse birçok alim ve kuruluşlar için hazırlanıp konulmuş olan diplomalara ve unvanlara aldanmasın; bilakis bunların en önde gelenleri insanların dinini ifsat etmek amacıyla oluşturulmuştur.

İbn Sirin Rahımehullah’ın sözüyle bitiriyorum; zira Sahih-i Müslim’de Muhammed bin Sirin’in şöyle dediği geçmektedir: Bu ilim bir dindir; o halde dininizi kimden aldığınıza dikkat edin.”

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Müh. Bahir Salih

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER