- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Gazze Savaşları Ve Tarihin Çehresinin Değişmesi!
Medine-i Münevvere (o zamanki adıyla Yesrib), Peygamber Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem hicret edip büyük bir proje olan devletini kurduğunda küçük bir belde olarak başlamıştı ve orası, siyasi akide, güvenliğinin halkının elinde olması ve ilk andan itibaren sebat etmesi gibi bir devletin unsurlarına sahipti.
Sonra o dönemde Arap Yarımadası’ndaki en büyük varlık olan Mekke'deki müşrik Kureyş devletini ele geçirmiş ve o tarihteki Persler ve Romalılar gibi büyük ülkelerden hiçbirinin aklına, o zamanki siyasi bilincin yokluğundan ve tamamen maddi güce güvenmelerinden dolayı küçük bir beldenin tarihin çehresini değiştireceği ve o dönemdeki büyük ülkeleri etkileyeceği gelmemişti. Yine aynı şekilde onlardan hiçbirinin aklına, azim İslam akidesine iman eden halk için bir varlık ve otoritenin kurulduğu Yesrib'in büyük zaferler kazanacağı ve onun gücünün, bu kainatı, insanı ve hayatı yaratan bir yaratıcıya olan sarsılmaz imanın da yattığı da gelmemişti; nitekim Tevrat’ı, İncil’i ve Kur’an’ı indiren Allah Subhanehu, alemlere rahmet olarak gelen Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’e İslam dinini lütfetti ve bu dine iman edenlere de Allah, tüm dinlere alternatif olmalarını, bu azim dinin tüm dünyaya hakim olmasını ve dünyanın işlerinin İslam’ın otoritesi altında gözetilmesini emretmiş ve bunun da o zamanki büyük devletlerin potasındaki küresel olayların seyri üzerinde uluslararası bir etkisi olmuştu; böylece Medine’de başlayan ve Arap Yarımadası üzerindeki kontrolünü genişleten büyük proje, kendisinin müşrik devletlere bir alternatif olduğunu ilan ettiği gibi Rum ve Persleri de tehdit etmişti.
İslam’ın azametinin ve gücünün sırrı işte budur; ancak Batı dünyası kibirlenerek ve savaş makinesinin arkasında durup hırlayarak sihrinin galip geleceğini sanmıştı ama Gazze artık eskisi gibi değildir; aksine ezilmesi ve vurulması zor olan ve baş kaldıran bir Gazze olup UNIFIL güçleri aracılığıyla yaklaşık yirmi yıldır Güney Lübnan'da olduğu gibi artık Yahudilerin güvenliği garanti altında değildir.
Şüphesiz Allah şartları hazırlamış ve Efendimiz Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem, Batı’nın ve onun, Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’e yardım eden Ensarın etkisinden hiçbir paylarının olmamasına razı olan hain yöneticilerden oluşan insafsızlarının durumunu tersine çevirmeye muktedir olan en büyük fikri serveti (İslam akidesini) ve onun içermiş olduğu azim hükümleri bırakmıştır. Nitekim bu yöneticiler, enkaz altındaki çocukların çığlıklarını duymadıkları gibi sabırlı Müslüman kadınların çığlıklarını ve tüm ümmetin feryatlarını da duymadılar; bu yüzden onların, devletini on üç asır boyunca İslam’ın otoritesi altında sürdüren ümmete yardım etme payları yoktur.
Gazze, Allah’ın izniyle ümmetin içerisinde, onun İslam’ına karşı gerçek kardeşlik duygusunu ve doğal uyanıklığın merkezini yakınlaştırıp harekete geçirecek yakın bir zaferin koru olacak, Allahu Teala’nın izniyle ordular ümmetine karşı görevini yerine getirmek için harekete geçecek ve ümmetin gasp edilen otoritesini Hizb-ut Tahrir gençlerinden oluşan bilinçli bir gruba teslim edecek ve ümmet de Allah’ın azim şeriatına göre yönetecek bir Halife’ye biat edecektir. Şüphesiz Allah, varlığımızın, otoritemizin ve dinimize yardım etmenin azim İslam’ın hükümlerine göre olmasını emretmiş ve Allah katından bize zaferini indirmesi için O’nun şeriatına uymamızı ve hükümlerine bağlı kalmamızı vacip kılmıştır. Nitekim Subhanehu şöyle buyurmuştur: وَمَا النَّصْرُ إِلَّا مِنْ عِنْدِ اللهِ “Zaten yardım yalnız Allah katındandır.” [Enfal 10]
Gazze, akidevi boyutu ve Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in İsra’sına bağlılığı açısından Medine-i Münevvere’ya benzemektedir. Zira Müslümanların kutsallarına doğru harekete geçmesi ve tek bir adam gibi ayağa kalkmaları yakın bir durum haline gelmiştir. Nitekim eserde, Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in ümmeti içinde hayır kıyamet gününe kadar var olacaktır şeklinde geçmektedir.
Batı ve aveneleri, bu ümmetin azametini, ümmette kalkınmanın sırrının var olduğunu, onun içinde çalışan balyozların onu öldüremediğini, aksine onu sadece hasta ettiğini bilmiyorlar. Bakın işte ümmet, acı verici sarsıntı ve darbelerden dolayı yakalanmış olduğu hastalıklardan kurtulmaya başlamıştır. Nitekim artık uyanış tamamlanmış olup Nübüvvet Minhacı üzere Hilafet Devleti’nin ilan edilmesinin işaretleri ufukta görülmeye başlamıştır. Nitekim Subhanehu ve Teala şöyle buyurmuştur: وَاللهُ غَالِبٌ عَلَى أَمْرِهِ وَلَكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لَا يَعْلَمُونَ “Muhakkak ki Allah emrinde galiptir. Fakat insanların çoğu bunu bilmezler.” [Yusuf 21]
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Şeyh Muhammed Semâni – Nyala-Sudan