- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
İdrardan Sakınmak İle Filistin Meselesi Arasında!
Gazze halkı damardan damara katlediliyor, çocukları ve yaşlıları öldürülüyor, kadınları haya edemiyor, evler sakinlerinin başlarına yıkılıyor, Sudan'daki Müslümanların onurları çiğneniyor ve diri diri gömülüyorlar, Lübnan halkı evlerinden ve mülklerinden ediliyor, kafirlerin uçakları Yemen semalarında dolaşıyor, Şam ve Irak hiçbir hesap sorma veya gözetim olmaksızın bombalanıp öldürülüyor ve Müslüman ülkelerin başındaki yöneticiler oynayıp eğleniyorlar ve Arap zirvesinden “İslam” zirvesine çeşitli isimler altında acil zirveler için toplanıyorlar, sonra da sadece tarih ve gün bakımından farklılık gösteren sonuç bildirgeleriyle ortaya çıkıp tek bir müzik notasıyla, kınıyoruz, eleştiriyoruz ve inkar ediyoruz diyorlar! Onların hiçbirinde neredeyse bir uyumsuzluk ve melodiden sapma duyamazsınız ki bu hiç de şaşırtıcı değildir; zira onların öğretmenleri aynı olup onların beyinlerine yüklenen şeyler, hepsine adil ve dürüst bir şekilde dağıtılmakta ve onların hepsi başlarına bir felaketin gelmesinden korkmakta ve demokratlara doğru akın etmekteler, hatta (iktidara) cumhuriyetçiler gelse bile onları zaferlerinden dolayı tebrik etme yarışına girmektedirler. Dolayısıyla onların hali şöyledir; (Ben ancak Gaziye’denim,eğer Gaziye [Gaziye bir kavmin ismidir veya sıfatıdır] saparsa bende saparım); nitekim ilim talebelerinin yarısı, hatta dörtte biri onların yanında yer almaktadır. Böylece bu kişi, Allah’ın kabirde kuluna idrardan sakınmaktan soracağını ama Filistin ve Gazze’den sormayacağını iddia etmiş oluyor; bu yüzden şayet onun zamanı olsaydı, Endülüs’teki tuvalete girmeye öncelik verirdi!
Bu kişilerin iddia ettiği hangi din ve hangi kıyas ve hangi emir sahiplerine itaat onları bu noktaya ulaştırdı Allah aşkına?! Yöneticilerin sadece kafir Haçlı ve Yahudilerden oluşan efendilerine hizmet etmekle ilgilendiklerini anlayabiliyoruz; ancak bizler, Filistin meselesinin idrardan sakınmaya kıyas edildiği bir güne tanık olacağımızı hiç düşünmemiştik! Yine bizler, alimlerin gerilemelerinin ve emir sahiplerine takip etmelerinin bu noktaya ulaşabileceğini de hiç düşünmemiştik; zira idrardan sakınmanın, Filistin ve Gazze meselesiyle ne ilgisi var Allah aşkına?! Ancak onların emir sahipleri onlara cihat ve Gazze meselesini küçümsemelerini emretmiş olmalı ki bu yüzden bu iğrenç kıyası bulmuşlardır; aksi takdirde başka bir örnek de getirebilirlerdi; ancak bu, (emir sahibine-yöneticiye) bir itaattir!
Nitekim bu adam gibi sefih emir sahiplerinden oluşan zararlı yöneticilerin devre dışı bırakmış oldukları cihad, herhangi bir hüküm değil, şerî bir hükümdür; ayrıca cihat İslam’ın zirvesi olup İslam ümmeti onu terk edinceye kadar aşağılanmamıştı; dolayısıyla bu kişi ve onun gibiler akletmiş olsalardı, cihat düşmanın peşinden gitmek için olduğunda, cihat düşmanları püskürtmek, düşmanları İslam beldelerinden def etmek ve namusları ve malları korumak için olduğunda alimlerin, bir yıldan fazla bir süredir cihadı terk etmenin haram olduğuna, düşman İslam ülkelerinden sürülünceye kadar cihatta kararlı olunması gerektiğine, bu konuda iki keçinin bile toslaşmayacağına, dahası muttaki ve saf olan ilim ehlinin bu konuda ihtilaf etmediklerine ve Allah’ın aklını ve kalbini mühürlediği kişiler dışında hiç kimsenin bu konuda tartışmadığına dair sözlerini aktarırlar veya aktarmaya cesaret ederlerdi.
Bu kişi ve onun gibiler akletmiş olsalardı, cihadı zalimin zulmünün ve adilin adaletinin geçersiz kılamayacağını, cihadın kıyamet gününe kadar yürürlükte olacağını açıklamaları daha iyi olurdu; zira Müslüman ülkeler özellikle sizin gibi piyon emir sahipleri (yöneticiler) tarafından yönetilmeden önce, izzetli bir ülkeydi, cihat onun amelinin bir parçasıydı ve onun alimleri de İbn Kudâme, İbn Teymiyye, Nevevi ve el-İzz ibn Abdüsselam idi; ama işler, sefih olan emir sahiplerinizin eline geçince, bu kişi ve onun gibi kötü alimler karşımıza çıkmış idrar ile Filistin meselesi arasında seçim yapıyorlar!
Şerî hükümler, birbirleriyle çelişmez; zira Şari Subhanehu ve Teala, insanlara taşıyamayacağı bir yük yüklememiştir; nitekim İdrardan sakınmak farz olup taharet hükümlerinden biridir; dahası taharet bölümü, fıkhın en geniş bölümlerinden biridir. Ancak öte yandan Müslümanların işlerine önem verme ve onların meselelerini öğrenmek de farzdır; özellikle de ümmet, kanlarının ihlal edildiği, topraklarının ve semalarının kâfirlerin kontrolü altında olduğu zillet ve aşağılanma durumuna ulaşmışsa. Nitekim Gazze, ümmet daha önce benzeri görülmemiş zillet durumuna ulaşmasının ardından kâfirlerin eyleminin sadece başlangıcıdır. Dolayısıyla Hilafetin yıkılmasından bu yana ümmet darmadağın olmuş ve artık ümmet içerisinde kendisini yönetecek adamlar kalmamıştır. Aksine tek dertleri efendilerine ve büyüklerine hizmet etmek olan bir avuç ajan ve piyonlar kalmıştır. Nitekim bu yöneticiler, bunun gibi bazı ilim sahiplerini, emir sahibine itaati kökleştirmek için kullandılar ve ona itaati diğer tüm itaatlerin üstünde tuttular. Hatta bazı ilim sahibi kişiler şöyle demişlerdir: “Aralarında zina yaygın olduğu halde bir kavme faizin haram olduğunu söyleyen kimse, Allah'a, Rasulü’ne ve müminlere hainlik etmiş olur…”
Bu kişi ve onun gibilere şöyle diyerek sonlandıralım: Bu ilim bir emanettir ve sahibi kıyamet günü ondan sorumludur; peki o halde Allah'ın hakkını yerine getirdiniz mi? Yine onlara Nebi Aleyhissalatu ve's Selam'ın şu hadisini hatırlatalım; cehennemde ilk yakılacak kişilerden biri de kendisine alim denilsin diye ilim öğrenen kişidir. Ayrıca onlara, dünyanın ahirette hiçbir faydasının olmayacağını ve dünyadaki emir sahiplerinin ahirette kendilerinden hızla uzaklaşacaklarını da hatırlatalım. Zira Allahu Teala şöyle buyurmuştur: إِذْ تَبَرَّأَ الَّذِينَ اتُّبِعُوا مِنَ الَّذِينَ اتَّبَعُوا وَرَأَوُا الْعَذَابَ وَتَقَطَّعَتْ بِهِمُ الْأَسْبَابُ “İşte o zaman (görecekler ki) kendilerine uyulup arkalarından gidilenler, uyanlardan hızla uzaklaşırlar ve (o anda her iki taraf da) azabı görmüş, nihayet aralarındaki bağlar kopup parçalanmıştır.” [Bakara 166] O halde her birimiz Rabbimizin huzurunda vereceğimiz hesaba hazırlanalım; zira mesele çok büyüktür.
Gazze halkını yüzüstü bırakanlar, onlara bir zarar veremezler; zira onlar, azim bir farzı yerine getiriyorlar. Allahu Teala’dan, onlara ve ümmete zafer ve iktidar nasip etmesini ve onların zaferlerini, İslam ehlini izzetli kılacak ve şirk ve küfür ehlini de zelil kılacak olan Nübüvvet Minhacı üzere Raşidi Hilafet ile sonlandırmasını niyaz ediyoruz.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Üstad Muhammed Taki