Pazartesi, 23 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/25
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

بسم الله الرحمن الرحيم

Yahudi Varlığının ve Amerika'nın Gazze'deki Çıkmazı Derinleşiyor

Ve Varlığı ve Amerika'nın Bölgedeki Nüfuzunu Yok Etmekle Tehdit Ediyor

Netanyahu hükümeti ile Biden yönetimi arasındaki anlaşmazlık son dönemde şiddetlendi ve Netanyahu’nun Biden’a yönelik eleştirilerinin şiddeti giderek daha da arttı; zira Gazze’ye yönelik savaşın başlangıcında "ertesi gün" olarak adlandırdıkları şeyle sınırlı olan bu durum, bugün Yahudi varlığına açıklanmayan bir silah ambargosu uygulanması suçlamalarına dönüştü. Nitekim ABD’de ve Yahudi varlığında, Netanyahu’nun 24 Temmuz’da Kongre binasında hitap etmek üzere aldığı davetin iptal edilmesine yönelik kampanya ve çağrılar baş gösterdi. Ayrıca Yahudi varlığının savaş Bakanı Yoav Galant’ın üç gündür hâlâ ABD’de olduğu ve Gazze’deki savaşın gidişatını ve bölgeye yansımalarını görüştüğü kaydedildi.

Bu savaşın en belirgin özelliği, bu savaşın Yahudi varlığının savaşı olmadan önce öncelikle Amerika’nın savaşı olması ve aynı zamanda başından beri şu tek sözü söyleyen tüm Batı'nın savaşı olmasıdır: “İsrail’in” kendini savunma hakkı vardır.” Bu savaşta dikkat çekici olan şey, savaş gemileri ve cephanelikleriyle ABD ve Batı’nın askeri varlığının boyutu ve Hamas’ı ortadan kaldırma ve "ertesi gün" dedikleri güne kadar Gazze’yi kontrol etme hedefine gerçekleştirmek için ABD ve Batı’nın askeri, mali ve siyasi desteğidir.

Bu savaşı ilan edenlerin hiçbirinin zihninde, savaşın hedeflerini gerçekleştirme konusunda başarısız olacakları düşüncesi oluşmamış veya tasavvur edilmemişti; oysa kendileri dünyanın en güçlü kuvvetleriyken ve düşmanları da küçük, zayıf ve kuşatma altında olup hiçbir sığınakları, umutları ve çıkış yolları yokken nasıl başarısız olabilirlerdi ki! Bu nedenle başarısızlıkları onlar için şaşırtıcı, öfkelendirici, hatta korkutucuydu. Bu yüzden onlar, hedeflerini gerçekleştirmek için sadece en iğrenç suç ve katliamı işlediler, planlarını değiştirdiler ve hiçbir aldatma, korkutma, yıkma, aç bırakma ve benzeri yöntemleri bırakmayıp kullandılar ama hiçbiri işe yaramadı. Aynı şekilde zaman boş yere uzamış, bölge halklarının ve dünyadaki Müslümanların gerilimi giderek artmaya başladığı gibi savaş ateşi genişlemeye başlamış, Lübnan, Yemen ve Irak’ta gerilim arttığı gibi Yahudi varlığının askerleri ve tesisleri arasındaki kayıplar da artmıştır; bu da savaşı, Amerika’nın hesaplarının dışına çıkıp sonuçları bilinmeyen bir boyuta taşımakla tehdit etmektedir. Dolayısıyla bölgedeki yöneticiler bu durumdan korkmakta ve bu korku Batı’ya ve Amerika’ya kadar uzanmaktadır. Ardından Avrupa’nın bu savaşa ve gidişatına yönelik tutumunda açık bir değişiklik olmuş ve Amerika’nın hedeflerini gerçekleştirme ve eylemlerini kontrol etme konusundaki acizliği ortaya çıkmıştır; bu da onu, savaş politikasını değiştirmeye ve başarısızlığının nedenlerine çözüm bulmak amacıyla eylemlerine ve aşamalarına müdahale etmeye zorlamıştır. Nitekim bu durum, Biden’ın geçtiğimiz 31 Mayıs’ta ortaya çıkan aldatmacalarla dolu girişiminde ortaya çıkmaktadır.

Bu başarısızlık, değişim ve ifşa olma, Amerika’nın bu savaşta çıkmazda olduğuna işaret etmektedir. Bölgede en büyük askeri üssü ve uzun ve vurucu eli olan Yahudi varlığının başarısızlığının, Amerika için çok daha ciddi ve daha büyük bir başarısızlık olduğunu söylemeye bile gerek yoktur.

Nitekim Amerika ve Batı, savaşın hedeflerini gerçekleştirmek ve ne kadar katliam ve ihlal gerektirirse gerektirsin bunları başarmak ve hiçbir ordunun ya da halkın harekete geçmemesini ya da ayaklanmamasını sağlamak için bölgeye muazzam askeri bir güçle gelmiştir. Dolayısıyla savaşın ilk haftaları ve ayları boyunca, kendi kibirli şartlarına uygun olmayan her türlü durdurma veya ateşkesi kontrol etti ve engelledi. Peki bunun ardından onu geri adım atmaya ve savaşı durduracağını iddia eden ancak hakikatte başarısızlığının nedenlerine çözüm buluncaya ve savaşı yeniden başlatması için şartlar hazırlanıncaya kadar savaşı askıya alan aldatıcı bir girişimin peşinde solumasına sevk eden şey nedir? Şayet aciz ve çıkmazda değilse, o zaman onu, bu durumu kabul etmeleri ve bunun için arabulucular görevlendirilmesi için hem Netanyahu’ya hem de Hamas’a baskı yapmaya sevk eden şey nedir? Sonra tüm bunlara rağmen hâlâ girişimin ihmal edilmiş bir söz olarak kalmaya devam etmesi ve savaştaki her iki tarafın da bunu kabul etmemesi, seçimlerin hızla yaklaşmasının yanı sıra başarısızlık ve acziyet batağına saplanan Biden yönetiminin durumunu daha da karmaşık hale getiren bir durumdur.

Savaş süresinin uzamasına ve Batı’daki iç halk baskılarına, özellikle 20 Mayıs tarihli Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin muhtırasının ve Uluslararası Adalet Divanı’nın 24 Mayıs tarihli kararının ardından bir de uluslararası baskılar eklendi; bu durum, Netanyahu’ya katliamları azaltması ve göstermelik de olsa yardımların girdirilmesi yönünde baskı yapmaya başlayan Amerika’yı etkiledi ve Netanyahu ise bunu homurdanarak karşıladı; bu da devam eden başarısızlık ve artan baskılarla birlikte anlaşmazlıkların birikmesine yol açtı. Böylece Biden, anlaşmazlığın birikmesine neden olan ve Netanyahu’nun Biden ile karşı karşıya gelip onu Yahudi ordusuna silah sevkiyatını azaltmakla suçladığı başarısız girişimleriyle ortaya çıktı.

Hem Netanyahu hem de Biden Gazze’nin kararlılığı nedeniyle bir başarısızlık ve çıkmazın içinde olup onlardan her biri diğerine zarar veren ve hatta onları siyasi olarak yok edebilecek plan ve eylemlerle ilgili bu olanları, bir çıkış yolu olarak görüyorlar; bu nedenle bu anlaşmazlığın içinden çıkmak zorlaşmakta ve daha da kötüleşmektedir. Ayrıca Netanyahu’nun Trump'ın Amerikan seçimlerindeki zaferini desteklemesi nedeniyle anlaşmazlığın şiddeti artmış olup bu da Netanyahu’yu Biden’a meydan okumaya devam etmeye teşvik ediyor. Bunu ise, Ordu Bakanı Yoav Galant’ın ABD’de kabul edilmesi, onun ABD Dışişleri Bakanı Blinken, Savunma Bakanı Lloyd Austin ve diğer yetkililerle görüşmeler yapması ve sanki bir Başbakanmış gibi Gazze’deki savaşla ilgili her şeyi görüşmesi açıklıyor; zira silah sevkiyatı meselesini, savaşın üçüncü aşamasını, savaş sonrası Gazze’deki otoriteyi, İran partisiyle savaş meselesini ve onayladığını açıkladığı Biden girişiminin hayata geçirilmesini görüşüyor. Aynı şekilde bunu, Hamas’la bir anlaşmaya varıp savaşı durdurmadığı sürece Netanyahu’nun Kongre’de bir konuşma yapmasına karşı ABD ve Yahudi varlığında yükselen sesler de açıklıyor. Tüm bunlar, ABD yönetiminin Netanyahu’ya yönelik tepkisi olup bu da Amerika’nın Netanyaha’nun muhaliflerini desteklemek ve onun varlık ve ordu içindeki otoritesini zayıflatmak için yaptığı baskılar ve tehditlerdir.

Ancak Netanyahu ve Biden arasında Gazze’ye yönelik savaş konusunda yaşanan bu anlaşmazlığın, Hamas’ın ortadan kaldırılması hedefiyle ilgili değil de savaşın eylem ve taktikleri konusunda olduğunu belirtmekte fayda vardır. Dolayısıyla bu, Biden’ın baskısı altında acı çektiği ancak Netanyahu’nun neredeyse hiç aldırış etmediği göstermelik de olsa uluslararası tepkilere yönelik tutumla ilgilidir. Yani Gazze ile ilgili olan ikincil bir anlaşmazlıktır.

Bu anlaşmazlığın ortasında, Gazze'deki misyonunu yerine getirirken Yahudi varlığını korumak için ordularıyla, prestijiyle ve tehditleriyle bölgeye gelen ABD,bu savaştaki sefil başarısızlığının ardından bölge halkının ve Müslümanların Gazze’ye olan desteğini ve onun kararlılığından duydukları gururlarını hissettiği gibi Gazze’yi desteklemeye yönelik motivasyonu da hissetti ve bölgedeki askeri yetenekleri, savaş hazırlıklarını, artan gerilimi, patlama potansiyelini ve kendisine bağlı rejimlerin düşme ihtimalini de gördü ki bu, riskli ve hayati sonuçları olacak olan bir durumdur. Bir de buna, kendi gücünün bölgedeki enerjilere oranının, Yahudi varlığının gücünün Gazze ve enerjilerine yönelik oranından çok daha az olduğu ve kendi ordu ve askerlerinin, Yahudi ordusu ve askerleri gibi korkak ve firari olduğu eklenmiştir. Zira onlar, Allahu Teala’nın kendileri için şöyle buyurduğu kimselerdir: وَلَتَجِدَنَّهُمْ أَحْرَصَ النَّاسِ عَلَى حَياًةٍ وَمِنَ الَّذينَ أشْرَكُواYemin olsun ki, sen onları yaşamaya karşı insanların en düşkünü ve şirk koşan kimseler olarak bulursun.” [Bakara 96] Bu nedenle ABD yönetimi tehditkâr lehçesini değiştirmekte, savaşın genişlemesini istemediğini tekrarlamakta, savaşın genişlemesinin bölgeyi Yahudi devletinin çıkarına olmayacak bir savaşa sürükleyeceğinden dolayı Netanyahu’nun kibri ve inadıyla yüzleşmekte, savaşın geçici olarak durdurulması için bir anlaşmanın yapılması konusunda ısrar etmekte ve Netanyahu'yu buna zorlamaya çalışmaktadır ki Galant’ın şu anda (Amerika’daki) resepsiyondan istediği şey de budur.

Şüphesiz Amerikan yönetimi bu yeni politikada, Lübnan’daki İran partisinin Gazze’ye yönelik askeri desteğinden ve kendisi ile Yahudi varlığı arasındaki olağan çatışma tablosunu tersine çeviren gerilimi tırmandırmasından faydalanıyor; zira daha önce durum bunun tam tersiyken bugün onun eli Yahudi varlığı üzerinde üstün hale gelmiştir. Ayrıca Amerika, Husilerin tırmanışından ve Iraklı gruplar ile İran'ın, İran’ın Lübnan’daki partisine savaş ilan edilmesi halinde savaşa girecekleri yönündeki tehditlerinden de faydalanmaktadır.

Yahudilerin ve Amerika’nın yalanları ve aldatmacaları arasındaki bu çatışmanın, Yahudi varlığının yöneticilerinin birbirine girmesinin, Gazze'nin kararlılığı, bölgenin hazırlıkları ve gerilimi karşısında Avrupa'nın tutumunun Amerika'nın tutumundan farklılaşmasının ortasında,bundan sonraki olaylara ilişkin beklentilerin de farklılaşması gayet doğaldır.Ancak değişmeyen şey, Amerika ve Yahudi varlığının ciddi bir çıkmazın içinde olmaları ve içinde bulundukları çıkmaza herhangi bir çözüm ya da çıkış yolu bulamamalarıdır. Ancak Yahudi varlığı, varlığı konusunda Amerika’ya muhtaçtır. ABD ise, Netanyahu’nun Refah'tan çekilme, Philadelphia geçiş noktası ve diğerleri gibi korktuğu ve reddettiği şeyleri kabul edeceğine, savaşı uzun bir süre durduracağına, bu sırada Netanyahu’nun sorumlu tutulup kınanabileceğine, Hamas’ın kesin olarak reddettiği şeyleri kabul edebileceğine, esirlerin serbest bırakılması karşılığında Yahudi ordusunun Gazze’deki bazı bölgelerden çekilebileceğine ve bu dönemde de ateşkesin olabileceğine dair yalanları ve zor umutlarıyla bocalayıp duruyor.Bu açık bir aldatmaca olup ABD'nin, tutukluları serbest bırakıp ailelerinin baskısından kurtulduktan, parçalanmış Yahudi ordusunu yeniden inşa edip savaşın başarısızlığının nedenlerini çözdükten sonra Hamas'ı ortadan kaldırmak için savaşa geri dönme niyetinde olduğunu göstermektedir. Dolayısıyla Amerika’nın bu aradığı şey ulaşılmaz olup bunun için çalışması, ona yolların kapalı olduğunu kanıtlamaktadır.

Amerika’nın isteklerinin ve kendisi için çalıştığı şeyin zorluğunu gösteren şey, Gazze'deki savaştan ayrı olarak İran’ın Lübnan’daki partisi ile Yahudi varlığı arasındaki gerilimin karşılıklı olarak durdurulmasını gerçekleştirme çabalarıdır. Böylece İran’ın partisinin gerilimi durdurmayı veya Gazze’ye destek olarak adlandırdığı şeyi, Gazze’ye yönelik savaşın durdurulmasıyla ilişkilendirdiği ve İran'ın tüm ajanlarının da aynısını yaptığını görmezden geliyor. Zaten İran’ın partisi, Hamas’ı ortadan kaldırmayı başardığı takdirde Yahudi varlığının bir sonraki hedefi olacağını biliyor; nitekim şöyle denilir: “Ben beyaz öküzün yenildiği gün yenildim.” Dolayısıyla Amerika’nın çıkarlarına hizmet eden Hamas’ın ortadan kaldırılması, Amerika’nın yörüngesinde dönen İran’a hiçbir çıkar sağlamayacak, aksine İran’ın Gazze ve Filistin'deki kolunu veya kollarını kestikten sonra dünyadaki en önemli kollarını kesmiş olacaktır. Bu nedenle ABD’nin, Hamas’ı ortadan kaldırma hedefini sürdürürken İran’ın Lübnan’daki partisinin ve diğer İran ajanlarının tırmanmasını durdurmaya ve bölgedeki savaşın kapsamının genişlemesini engellemeye yönelik çabası, uzak bir ihtimal olup bunda hiçbir hikmet ve ciddiyet yoktur ve aynı zamanda da başarısız bir çabadır.

Şöyle bir soru sorulabilir: Dünyanın birinci ülkesi olan Amerika, neden apaçık hilelerle dolu, çelişkilerden arınmamış ve uygulanabilirliği olmayan bir girişimde bulunuyor, neden? Neden kabul edilme veya uygulanma şansı olmayan politikalarını sunmak için Blinken ve Hochstein gibi üst düzey yetkililerini ve politikacılarını bölgeye gönderiyor? Cevap: Bunun nedeni başarısızlığın ve çıkmazın giderek artmasından, çözüm yollarının kapanmasından kaynaklanmaktadır. Bu da Amerika’nın tahtının sarsılmasını, daha şiddetli bir şekilde artırıyor.

Bu nedenle Allah daha iyisini bilir büyük bir ihtimalle, Amerika’nın Gazze'deki başarısızlığı pekişecek ve bunun da bölge ve dünya üzerinde olumlu yansımaları olacaktır. Dolayısıyla Amerika’nın bu çıkmazdan kesinlikle bir çıkış yolu yoktur; ancak Gazze ve dünyadaki çıkmazlarını iyi bir şekilde yönetebilirse, bölgedeki yenilgisini geciktirebilir. -Allah daha iyisini bilir- şu anda onun için en az tehlikeli çıkış yolu, Gazze’ye yönelik savaşı nihai olarak durdurmak, üvey evladını bunu yapmaya ve hayal kırıklığına uğrayan kuyruklarını sürükleyerek onu buradan çıkmaya zorlamak ve her iki tarafın da başarısızlığını ve yenilgisini ilan etmektir.

Gazze halkının, her müminde hayret ve gıpta uyandıran büyük fedakârlıklarına, sabırlarına ve umutlarına gelince; bu onlar ve diğer Müslümanlar için bir hayır olup eşi ve benzeri az olan bir cihatta, sayı ve teçhizat bakımında az olan, kararlı, sabırlı ve Allah’ın kazasına razı olan bir grubun Aksa Tufanı operasyonunda somutlaşan imanın bereketlerindendir. Zira dünya Müslümanlarının onları ellerinden geldiğince desteklemesini, acziyetlerine ve güçsüzlüklerine rağmen onlara yardım etmeyi arzulamalarını, bu savaşın çemberinin genişleyebileceğinin, kitlelerin ve lejyonların harekete geçebileceğinin ve Yahudi varlığını kökünden söküp atmak, Amerikan ve Batı hegemonyasını ortadan kaldırmak için insanın aklına gelmeyecek bir şekilde enerjilerin harekete geçebileceğinin habercisi olarak görüyoruz; bu ise aziz olan Allah’a hiç de zor değildir. Nitekim Allahu Teala şöyle buyurmuştur: وَالَّذِينَ جَاهَدُوا فِينَا لَنَهْدِيَنَّهُمْ سُبُلَنَا وَإِنَّ اللهَ لَمَعَ الْمُحْسِنِينAma bizim uğrumuzda cihad edenleri elbette kendi yollarımıza eriştireceğiz. Hiç şüphe yok ki Allah iyi davrananlarla beraberdir.” [Ankebut 69]

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

Mahmud Abdulhâdî

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER