Çarşamba, 25 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/27
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

بسم الله الرحمن الرحيم

Hilafeti Kurmak: Olası Bir Hayal midir Yoksa İmkânsız Bir Şey midir?

Nübüvvet Minhacı üzere İkinci Raşidi Hilafet Devleti, Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in ümmetinin evlatları arasındaki müminlerin gerçekleştirmeye çalıştıkları bir hayaldir; tıpkı İslam Devleti’ni inşa etmek için Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem gönderildiğinde hicret etmeden önce müminlerin zihinlerindeki hayal gibi. Dahası ilk iman edenlerden herhangi biri, Roma ve Pers imparatorluklarını yıkacaklarını hayal bile etmedikleri gibi bir Türk komutan Muhammed Fatih Rahimehullah’ın İstanbul’u fethedeceğini ve onu İslam Devleti’nin başkenti yapacağını hayal etmek Türklerin zihinlerinden bile geçmemişti.

Ama tüm bu hayaller, dilekler, arzular ve özlemler gerçek oldu. Evet bu, dağları yerlerinden ve tahtları direklerinden söküp atan yüksek bir motivasyona, basirete, anlayışa, azme ve kararlılığa sahip olan mümin adamların omuzlarında gerçekleşti. Nitekim Roma, Şam’daki ilk kalesinden ve İstanbul’daki ikinci kalesinden kovuldu, İran yerle bir edildi, İslam dünyanın dört bir tarafına yayıldı, mücahidler ülkeleri ve kıtaları fethetmek için harekete geçtiler, hatta Müslümanlar adalet ve hayrı taşıyan mücahid savaşçılar haline geldiler. Allahu Teala şöyle buyurmuştur: وَالْعَادِيَاتِ ضَبْحًا فَالْمُورِيَاتِ قَدْحًا فَالْمُغِيرَاتِ صُبْحًا فَأَثَرْنَ بِهِ نَقْعًا فَوَسَطْنَ بِهِ جَمْعًاHarıl harıl koşanlara, (nallarıyla) çakarak kıvılcım saçanlara, (ansızın) sabah baskını yapanlara, orada tozu dumana katanlara, derken orada bir topluluğun ta ortasına girenlere yemin olsun ki.” [Âdiyat 1-5]

Bugün biz Müslümanların da gerçekleştirmek istediğimiz büyük ve asil bir hayalimiz var; bu da Allah’ın şeriatını yeniden tatbik etmek, dinimizi, ümmetimizi, kaynaklarımızı ve servetlerimizi saçıp savuranların beyhudeliğinden korumak ve İslam davetini yeniden dünyanın her bir yerine taşımak için Raşidi Hilafeti yeniden tesis etmektir. Evet bugün müminlerin, adaleti yaymak, mazlumlara yardım etmek, Filistin’i ve işgal altındaki tüm Müslüman ülkeleri kurtarmak için gerçekleştirmeye çalıştıkları hayalleri işte budur; evet, bugün müminler olarak hayalimiz işte budur.

Adetleri olduğu üzere ümmetin sömürgeci düşmanları ile onların maşaları olan Müslümanların başındaki yöneticiler ve onların rejimleri, müminlerin azimlerini kırmaya, onları kendisi için çalıştıkları bu hayalin bir vehim ve gerçekleşmesi imkânsız bir efsane olduğuna ikna etmeye çalıştıkları gibi bizim hayallerimizi bir mucize ve gerçekleşmesi imkansız hususlar gibi göstermeye çalışıyorlar. Hatta hayatın ve durumların değiştiğini, şartların o zamanki şartlardan başka olduğunu, hatta iman ve azimleri zayıfladığı için müminlerin Nübbüvvet döneminde olduklarından başka bir hale geldiklerini iddia ediyorlar! Bu yüzden müminlerin bugün hayalini kurdukları her şey, yatmadan önce çocuklarına anlatabilecekleri veya sadece tarihi olayları bilmeleri kapsamında sırf tarih olarak öğretebilecekleri kıssa ve anlatıların ötesine geçmemektedir!

Maalesef sömürgeciler, gerek İslam ümmetinde var olan zayıflık ve güçsüzlük fikrini gerekse bugün Müslümanlar zayıf olup kendilerini koruyamaz ve günlük ihtiyaçlarını bile karşılayamaz durumda oldukları halde büyük ve azim bir iş olan Nübüvvet Minhacı üzere İkinci Raşidi Hilafeti nasıl gerçekleştirecekler fikrini pekiştirmeye yardımcı olmaları için birçok Müslüman ülkelerdeki birçok alimleri istihdam ettiler! Ne yazık ki bu alimler, bugün Müslümanların kendi gerçekliklerine razı olmaları ve mevcut bozuk gerçekliklerinden daha büyük bir fitne meydana gelmemesi için vakıayı değiştirmeye çalışmamaları fikrine ikna olan kendileri gibi yüzlerce alim çıkarmışlardır; dolayısıyla onlar, Müslümanları düşmanlarına ve mevcut yöneticiler ve rejimlere boyun eğdirmek ve ümmetin gerek yöneticilerine gerekse 1924 yılında Hilafet Devleti’nin yıkılmasından sonra sömürgeci kafirin beldelerimizde kurduğu fasit ve yozlaşmış rejimlere karşı çıkmasını engellemek için bilerek veya bilmeyerek İslam ümmeti arasında zehirli fikirlerini yaydılar.

Hatta bu alimlerden bazıları, bugün yöneticilere karşı çıkmanın dalalet, küfür ve irtidat olduğunu ve anlattıkları şeylerden dolayı Allah’ın yardım edeceğini söyleyecek kadar ileri gitmiştir! Oysa Rasul Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in, yöneticilere ve zalimlere karşı çıkmaya ve onları değiştirmeye davet ettiği birçok hadisi var ve şimdi bunların hepsini zikretmek imkansızıdır; Ancak bunlardan birini zikredelim: إِنَّ اللَّهَ لَا يُعَذِّبُ الْعَامَّةَ بِعَمَلِ الْخَاصَّةِ حَتَّى يَرَوُا الْمُنْكَرَ بَيْنَ ظَهْرَانَيْهِمْ وَهُمْ قَادِرُونَ عَلَى أَنْ يُنْكِرُوهُ، فَلَا يُنْكِرُونَهُ، فَإِنْ فَعَلُوا ذَلِكَ عَذَّبَ اللَّهُ الْعَامَّةَ وَالْخَاصَّةَMuhakkak ki Allah, özel, genelin değiştirmeye muktedir olup da değiştirmediği bir ameli işlemedikçe, özelin ameli sebebiyle genele azap etmez. Bu da Allah’ın genel ve özelin helâk olmasına izin verdiğinde olur.

Aslında bugün müminler, durum ve şartlarını değiştirmeye ve Hilafetlerini yeniden tesis etmeye muktedirlerdir; çünkü ilk müminleri inşa eden iman, din, akide ve Kur’an, Allah’ın Kerim Kitabı’nın korunmasıyla korunmaktadır. Zira Allahu Teala şöyle buyurmuştur: إِنَّا نَحْنُ نَزَّلْنَا الذِّكْرَ وَإِنَّا لَهُ لَحَافِظُونَŞüphesiz Kur’an’ı biz indirdik; elbette onu yine biz koruyacağız.” [Hicr 9] Bu, bir yöndendi. Diğer yönden olana gelince; Allah’ın ilk müminlere yönelik hayallerini ve hedeflerini gerçekleştirmekle ilgili vaadinin aynısı, Allah Azze ve Celle’nin Kitabı’nda bizim için de korunmaktadır. Zira Subhanehu, şöyle buyurmuştur: وَعَدَ اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا مِنكُمْ وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَيَسْتَخْلِفَنَّهُم فِي الْأَرْضِ كَمَا اسْتَخْلَفَ الَّذِينَ مِن قَبْلِهِمْ وَلَيُمَكِّنَنَّ لَهُمْ دِينَهُمُ الَّذِي ارْتَضَى لَهُمْ وَلَيُبَدِّلَنَّهُم مِّن بَعْدِ خَوْفِهِمْ أَمْنًا يَعْبُدُونَنِي لَا يُشْرِكُونَ بِي شَيْئًا وَمَن كَفَرَ بَعْدَ ذَلِكَ فَأُوْلَئِكَ هُمُ الْفَاسِقُونَAllah, içinizden, iman edip de salih ameller işleyenlere, kendilerinden önce geçenleri egemen kıldığı gibi onları da yeryüzünde mutlaka egemen kılacağına, onlar için hoşnut ve razı olduğu dinlerini iyice yerleştireceğine, yaşadıkları korkularının ardından kendilerini mutlaka emniyete kavuşturacağına dair vaatte bulunmuştur. Onlar bana kulluk eder ve bana hiçbir şeyi ortak koşmazlar. Artık bundan sonra kimler inkâr ederse, işte onlar fasıkların ta kendileridir.” [Nur 55]

Maddi düzeyde olana gelince; Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem, kaynakları, zenginlikleri ve maddi imkanları o zamanki düşmanlarının imkanlarına göre yok denecek kadar az veya çok az olmasına rağmen birkaç yüz Muhacir ve Ensar ile birlikte hayallerini gerçekleştirebilmiş ve Yesrib’de Müslümanların ilk devletini kurabilmişti. Ancak bugün Müslümanların sayısı iki milyara yakın olup alimlerin, uzmanların, teknisyenlerin, teknikerlerin, sanatkarların, doktorların, mühendislerin, astronomların ve pilotların sayısı on binleri, hatta yüzbinleri bulmaktadır. Doğal kaynaklar, madenler, zenginlikler, enerji, petrol, deniz yolları, boğazlar ve ümmetin şu an sahip olduğu ordular ve silahlardan bahsetmiyorum bile. O halde neden bizi, hayallerimizin gerçekleşmesi imkânsız vehimler ve efsaneler olduğuna ikna etmeye çalışıyorlar?! Peki bunca zenginliğe ve İslam gibi bir dine sahip iki milyar Müslüman Hilafetlerini yeniden başlatamayacaklarsa o zaman bunu kim yapabilecek ki?!

Sömürgeci kâfirler, ümmetimizin tıpkı daha önceden yaptığı gibi yeniden Hilafetini tesis edebileceğinin, tekrar şan ve şerefine kavuşabileceğinin ve bütün düşmanlarını hezimete uğratabileceğinin tamamen farkındadırlar. Şayet onlar bunu bilmemiş olsalardı, bizi hayallerimizi gerçekleştiremeyeceğimize ikna etmek için tüm bu alimleri, bu rejimleri ve yöneticileri istihdam etmezlerdi. Sömürgecilerin İslam ümmetini hayalinden vazgeçirmek için gece gündüz kurdukları tuzakların boyutu, bu hayalin gerçekleşmesi makul ve kolay olduğuna, ümmeti Muhammedin omuzlarında daha güçlü ve daha büyük Hilafeti inşa etmeye muktedir müminlerin olduğunun farkında olduklarına ve bu müminlerin bu Hilafet sayesinde zaferle elde edebileceklerine ve hiçbir milletin başaramayacağı şeyleri başarabileceklerine dair açık bir kanıttır.

Birileri zamanımızda ve çağımızda hayalleri gerçekleştirmenin zorlaştığını ve tüm bunların geçmişte kaldığını söyleyebilir; biz de onlara diyoruz ki: Berlin Duvarı, Sovyetler Birliği ile çatışma yaşayanların çoğunun zihinlerinde değişmesi imkânsız olan bir kader değil miydi?! Bu duvara dokunmak veya yaklaşmak, bir intihar olarak kabul edilmiyor muydu?! Almanlar onu yıkmayı ve Doğu ile Batı Almanya'yı birleştirmeyi hayal etmediler mi? Hedeflerine, amaçlarına ve hayallerine ulaşmadılar mı? O zaman da insanlar onlara, hayalci ve gerçek dışı kuruntulu kimseler olduklarını söylemiyorlar mıydı? Şayet Almanlar onları dinlemiş olsalardı, duvar yıkılıp iki Almanya bileşir miydi? Peki Almanlar o günün imkansızlığında hayal etmemiş ve duvar inşa edildiği günden beri maddi olarak buna hazırlık yapmamış olsalardı, Almanya Doğu Almanya’yı birkaç yıl içinde Batı Almanya düzeyine getirmeye hazır olabilir miydi?

Amerika’yı işgal edenler Fransızlar, İngilizler, İspanyollar ve diğer sömürgeciler değiller miydi? Peki Amerikalıların tüm bu sömürgeci Avrupalılardan ​​ kurtulma düşüncesi, inanması güç ve sirkülasyonu yasak olan bir hayal değil miydi? Amerikalılar için imkânsız bir hayal değil miydi? Peki sömürgecileri nasıl kovdular ve Amerika’yı nasıl özgürleştirdiler? Üstelik Amerikalılar o dönemde Avrupalıları kovmayı hayal ettikleri gibi aynı şekilde Avrupa’yı Hitler ve Nazi Almanya’sından kurtarmayı ve onu hezimete uğratmayı hayal edebiliyorlar mıydı? Avrupalılar tarafından işgal edilen Amerikalılar, Marshall Planı ile Avrupa’yı yeniden inşa edeceklerini hayal edebiliyorlar mıydı? Bu imkânsız bir hayal değil miydi? Peki Amerikalılar hayal ettikleri tüm o hayalleri gerçekleştirmediler mi?

Bu nedenle İslam ümmetinin tüm kesimleri tarafından, Nübüvvet Minhacı üzere İkinci Raşidi Hilafet Devleti’nin kurulmasının mümkün ve makul bir hayal olduğunu ve herkesin bugün İslam’ı yeniden iktidara taşımanın yolunun sadece Hilafet olduğunu idrak etmeleri gerekir; zira Müslümanları, kafirlerin ve sömürgecilerin ellerinden kurtarıp onları bağımsız, güçlü ve sağlam bir siyasi sistem altında birleştirecek olan Hilafettir. Ayrıca Müslümanları, onların zenginliklerini ve yeteneklerini koruyacak, onların durumlarını en iyi bir duruma ve yaşamın cömertliğine, refahına ve bolluğuna dönüştürecek olan bu Hilafettir. Müslümanların enerjilerini ve yeteneklerini, en hayırlı bir ümmet ve her alanda ve seviyede uyulması gereken rol model olmaya yönlendirecek olan da Hilafettir. Bugün müminlerin hayali olan işte bu Hilafettir; gerçekleşmesi kaçınılmaz olan bu hayalin özellikleri ve işaretleri bugün ortaya çıkmıştır; zira Hilafet sevdalıları ve destekçilerinin sayısı artmış, bu hayal bütün kıtalara yayılmış ve Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in ümmetinin yüz binlercesi bu hayali gerçekleştirmek için çalışmaktadırlar. Bizler, İkinci Raşidi Hilafetin bu müminlerin omuzlarında kurulmasının sadece bir zaman meselesi ve takdiri ilahi meselesi olduğuna eminiz.

Allah Azze ve Celle’den, bize onu kurmayı nasip etmesini niyaz ediyoruz; zira her hastalığın ilacı onda, izzet ve üstünlük onda, güç ve refah onda ve Rahman Azze ve Celle’nin rızası ondadır. Dolayısıyla Hilafet, imkânsız bir hayal değildir, aksine Allah’ın izniyle yakında gerçekleşmesi kaçınılmaz olan bir hayaldir.

لِلَّهِ الْأَمْرُ مِن قَبْلُ وَمِن بَعْدُ وَيَوْمَئِذٍ يَفْرَحُ الْمُؤْمِنُونَ * بِنَصْرِ اللَّهِ يَنصُرُ مَن يَشَاءُ وَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُOnların bu yenilgilerinden önce de sonra da emir Allah’ındır. O gün müminler de Allah’ın yardımıyla sevineceklerdir. Allah, dilediğine yardım eder, galip kılar. O, mutlak güç sahibidir, çok esirgeyicidir.” [Rum 4-5]

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

Dr. Memduh Ferec

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER