Çarşamba, 25 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/27
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Binlerce Kur’an Hafızı Mezun Etmek, Hilafeti Kurmak İçin Çalışanlardan Olmadıkları Sürece İslam Ümmetinin Halini Değiştirmeyecektir!

بسم الله الرحمن الرحيم

Binlerce Kur’an Hafızı Mezun Etmek, Hilafeti Kurmak İçin Çalışanlardan Olmadıkları Sürece İslam Ümmetinin Halini Değiştirmeyecektir!

Son yıllarda ümmetin ıslah edilmesi ve halinin değişmesi yönünde bir değişim gerçekleştirmek ve ümmetin elinden tutmak umuduyla Müslümanların Kur’an-ı Kerim’i ezberlemeye olan ilgisi arttı ve İslam ümmetinin muhlis evlatlarından bir bölümü de, daha fazla Kur’an dernekleri kurmak ve öğrencilerine, tecvit, kıraat, çizim, tonlama ve tefsir gibi Kur’an ilimlerini öğretmekle meşgul olmak için yola çıktı. Nitekim dernekler kurulup çoğaldığı gibi dijital okullar, Facebook grupları, Whatsapp grupları ve benzerleri de çoğaldı ve bunların tek bir sloganları vardı ki o da; yüce Kur’an’a hizmet etmek.

Müslümanların ülkelerinin çeşitli yerlerinde Allah’ın Kitabı’nın taşınması için binlerce kişinin mezuniyet törenlerine, genç yaşlı herkesin Allah’ın kelamını ezberlemek ve gecenin bir kısım saatleri ile gündüzün belli saatlerinde açık ve gizli kıraatlarla açık ve selim Arapça bir dille Kur’an-ı okumak için seferber olmalarına tanık olmak sevindirici olsa da, amacı Allah’ı razı etmek olanlar için birtakım önemli hususları hatırlatmak gerekir:

1- Kur’an’ın getirdikleriyle amel etmek temel bir farzdır. Bu nedenle Sahabe Rıdvânullahi Aleyhim, Allah’ın emirlerini uygulamak ve uymak ve yasaklarından kaçınmak için Kur’an-ı alıyorlar ve harflerini ve sınırlarını zayi edenlerden olmamak için Allah’a dua ediyorlardı. Ama en büyük hüsran ise, bir Müslümanın hayatını Kur’an-ı ezberlemekle veya başkalarına öğretmekle geçirmesi ve onun hükümlerini anlamaktan ve onlara göre hareket etmekten uzak olmasıdır. Oysa zarurât-ı dîniyyeden birinin de, İslam’ın hükümlerine uymanın her bir Müslüman erkek ve kadın için farz-ı ayn olduğu bilinmektedir. Her ne kadar biz bu meseleyi hatırlatmış olsak da hadis-i şeriflerden de anlaşıldığı gibi bunun ezberleyen kişinin büyük sevabından bir eksilme olmadığını, aksine meseleleri yerli yerine koymanın yanı sıra bazı şeyleri de yoluna koymak için olduğunu hatırlatmalıyız.

İslam’ın hükümlerinin bilincinde olmanın ve bunları uygulamak için almanın farz olması, Allah’ın kelamını ezberleyen birinin İslam Devleti’nin varlığını geri getirmek ve İslam’ın geçitlerinden bir geçit olmak için çalışmasını, iyiliği emredip kötülükten sakındırmasını, tüm Müslümanların işine önem vermesini, onların haberlerini takip etmesini, zayıflara yardım etmek için çalışmasını ve kendisi bir vadide ümmeti de başka bir vadideymiş gibi dar bir potada mahsur kalarak vakıadan ayrılmamasını zorunlu kılmaktadır!!

2- Sadece dernek çalışmasına odaklanmak ve binlerce hafız mezun etmek, İslam ümmetini gelmiş olduğu noktadan kurtarmak için yeterli değildir. Çünkü hastalık bellidir ki o da İslam şeriatıyla hükmeden bir devletin olmamasıdır. Bu yüzden sayılar ne kadar artarsa artsın, Kur’an taşıyıcılarının saflarına ne kadar insan katılırsa katılsın, siyasi ve ekonomik hükümler, ceza sistemi, hadler, dahili ve harici siyaset ve benzerleri gibi İslam’ın hükümlerinin dörtte üçü eksik ve askıda kalacak ve bundan dolayı da Allah katında sorumlu olacağız.

Bizler dernek çalışması yapanlardan birçoğunda çok hayır olduğunu ve dine hizmet etmek için çok hırslı olduklarını biliyoruz. Ancak arzularında başarılı olmak için hedefin net olması ve değişimin yolunun bilinmesi gerekir.

Nitekim kerim Rasulümüz Sallallahu Aleyhi ve Sellem siyasi bir çalışma ile meşgul oldu ve devleti kurmak için çalıştığı iki kişi için bir sır değildi, bilakis Ensar kendisine kucak açıp O’nunla gönderilenlere iman ettikten sonra Medine’de devleti kurdu. Aynı şekilde o zaman devletin ilk toplumunu İslam’ın mefhumlarıyla nasıl erittiğini ve onu nasıl ilerlettiğini herkes biliyor. Nitekim onlarda hayır ve fazilet vücut bulmuş ve İslam bayrağını tüm dünyaya taşıyarak Allah yolunda yaşamışlardır.

Peki düşmanların pazarlamış oldukları çarpıtma ve mugalatalar sonucunda azim siyasi çalışma noktasındaki tembellik daha ne zamana kadar devam edecek?! Hastalığı teşhis etmeksizin ve ilaç kullanmaksızın semptomların tedavisi için hayır çabaları sarf etmek daha ne zamana kadar devam edecek?!

Bugün Allah'ın Kitabı’nın taşıyıcılarına yakışan İslam ümmetinin değişmesi ve kalkınması için çalışanların ilk saflarında yer almalarıdır. Yine onlara yakışan davette, kâfirlerle mücadelede, fikri çatışmada, hakkı haykırmada ve zalimi zulmünden alıkoymada Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in adımlarını takip etmeleridir. İşte doldurmaları gereken boşluk bu olup hayır işleriyle veya başka herhangi bir şeyle meşgul olmaları onlar için yeterli değildir.

3- Fertlerin ıslah olmasıyla toplum ıslah olmaz. Çünkü toplumlar, onlarda hakim olan ve toplumsal atmosferlerine egemen olan fikirler, duygular ve sistemler üzerine inşa edilir. Bu yüzden talep edileni ve izlenmesi gereken yolu netleştirmek için bu karışıklığın zihinden çıkarılması gerekir. Nitekim insanları kendi içlerinde iyi olmaya davet ederseniz sadece iyi insanlar ortaya çıkar ama bu kesinlikle toplumun ıslah olmasına yol açmaz. Çünkü insanların büyük çoğunluğu genel atmosferden ve üzerlerine uygulanan kanunlardan etkilenirler. Bu nedenle şayet amaç ciddi bir değişiklik meydana getirmekse o zaman bunların amaçlanması ve değiştirilmesi gerekir.

Birçok kişi bu bağlamda Allahu Teala’nın: إِنَّ اللّهَ لاَ يُغَيِّرُ مَا بِقَوْمٍ حَتَّى يُغَيِّرُواْ مَا بِأَنْفُسِهِمْŞüphesiz ki bir kavim, kendini nefsini değiştirmedikçe; Allah da onları değiştirmez.” [Rad 11] kavlini delil getirip ıslahın sadece fertlerin kendini değiştirmekle başladığını iddia etmesi, yerinde olmayan bir delil getirmedir; çünkü ıslah eden salihler olmadan bir toplumda değişim olmaz. Nitekim hadiste geçenler bunu doğrulamaktadır: لَتَأْمُرُنَّ بالْمعْرُوفِ، وَلَتَنْهوُنَّ عَنِ الْمُنْكَرِ، ولَتَأْخُذُنَّ عَلَى يَدِ الظَّالِمِ، ولَتَأْطِرُنَّهُ عَلَى الْحَقِّ أَطْراً، ولَتقْصُرُنَّهُ عَلَى الْحَقِّ قَصْراً، أَوْ لَيَضْرِبَنَّ اللَّه بقُلُوبِ بَعْضِكُمْ عَلَى بَعْضٍ، ثُمَّ لَيَلْعَنكُمْ كَمَا لَعَنَهُمْYa iyilikle emreder, kötülükten nehyeder, zalimi zulmünden alıkoyar onu hakka çevirir ve hak üzerinde sabit kılarsınız yahut da Allahu Teala kalplerinizi birbirine düşürür. Sonra sizi de onları (Beni İsrail’i) lanetlediği gibi lanetler.” Hadis, bir Müslümanın yöneticilerin zulmü ve zalimin zulmünden alıkoyma da dahil etrafındaki batılı değiştirmek için çalışmasının farz olduğuna açık bir şekilde delalet etmektedir. Dahası hadis, onu hakka çevirir ve hak üzerinde sabit kılmaya davet etmekte ve bunun yapılmamasının sonuçları noktasında uyarmaktadır. Nitekim Sallallahu Aleyhi ve Sellem’e başka bir olay hakkında şöyle soruldu: Aramızda salih kimseler olduğu halde yine helak olacak mıyız? Bunun üzerine Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle dedi: نَعَمْ، إِذَا كَثُرَ الْخَبَثُEvet, eğer kötülük çoğalırsa.” Peki Allah katında bugün, O’nun şeriatının askıya alınmasından, ümmetin otoritesinin gasp edilmesinden, Müslümanların parçalanmasından ve düşmanların onların üzerine üşüşmelerinden daha büyük hangi kötülük olabilir ki?! O halde ıslah edenler olmadıkça içimizde salihlerin çok olmasının ne faydası var?!

Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in, ilk İslam Devleti kurulmadan önce Medine’de yaptıkları inceleyen birisi, hayırlı Musab’ın, Kur’an’a teslim olan Medine halkını sadece onlara rehberlik etsin diye Kur’an’ı ezberlemekle meşgul olmadığını, aksine gerek onun gerekse onunla birlikte Müslüman olanların, ileri gelenlere giderek, toplulukları davet ederek, batılı yok ederek, fesatla mücadele ederek, toplumsal düşünce ve duyguları ve onlara uygulanan sistemi hedef alarak İslam’ın lehine bir kamuoyu oluşturmak için çalıştıklarını fark edecektir. Bu nedenle ümmetin kalkınmasını önemseyenler, aynı hedefi gerçekleştirmeyen şeylere çaba harcamamaları gerekir.

Ey Allah’ın Kitabı’nı taşıyanlar: Kalplerinizde taşıdığınız şeylere layık kimseler olun, iyiliği emreden ve kötülükten sakındırılan ıslah edici salihlerden olun, zalim Sultanın karşısında bile olsa hakkı söyleyin, Allah'ın ayetlerini az bir pahaya satmayın, Nebiniz Sallallahu Aleyhi ve Sellem gibi siyasi kimseler olun, insanların işlerini gözetmekle meşgul olun, zorba rejimlere alternatif olarak İslam’ı sunun ve adımlarınızı Allahu Teala’nın şu kavline göre atın: وَعَدَ اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا مِنكُمْ وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَيَسْتَخْلِفَنَّهُم فِي الْأَرْضِ كَمَا اسْتَخْلَفَ الَّذِينَ مِن قَبْلِهِمْ وَلَيُمَكِّنَنَّ لَهُمْ دِينَهُمُ الَّذِي ارْتَضَى لَهُمْ وَلَيُبَدِّلَنَّهُم مِّن بَعْدِ خَوْفِهِمْ أَمْنًا يَعْبُدُونَنِي لَا يُشْرِكُونَ بِي شَيْئًا وَمَن كَفَرَ بَعْدَ ذَلِكَ فَأُوْلَئِكَ هُمُ الْفَاسِقُونَAllah, içinizden, iman edip de salih ameller işleyenlere, kendilerinden önce geçenleri egemen kıldığı gibi onları da yeryüzünde mutlaka egemen kılacağına, onlar için hoşnut ve razı olduğu dinlerini iyice yerleştireceğine, yaşadıkları korkularının ardından kendilerini mutlaka emniyete kavuşturacağına dair vaatte bulunmuştur. Onlar bana kulluk eder ve bana hiçbir şeyi ortak koşmazlar. Artık bundan sonra kimler inkâr ederse, işte onlar fasıkların ta kendileridir.” [Nur 55] Ve Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in şu kavline göre: ثُمَّ تَكُونُ خِلَافَةً عَلَى مِنْهَاجِ النُّبُوَّةِSonra (yeniden) Nübüvvet Minhacı üzere (Raşidi) Hilafet olacaktır.

Doldurmanız gereken boşluklar işte budur. Allah’a yemin olsun ki İslam’a ve Kur’an’a hizmet eden kimse için doğru yol budur. Allah bizi ve sizleri, sevdiği ve razı olduğu şeylere iletsin.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

Minnet Tahir

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER