Çarşamba, 25 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/27
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Şam Halkının Kanları, Türkiye Rejiminin Uluslararası Toplumun Mezbahanesindeki Kurbanlarıdır

بسم الله الرحمن الرحيم

El-Raye Gazetesi

Şam Halkının Kanları, Türkiye Rejiminin Uluslararası Toplumun Mezbahanesindeki Kurbanlarıdır

Üstad Ahmed Abdulcevâd’ın Kaleminden

İhanet teknesine binenlere, Ebrehe ve İbn Alkami gibi kendi ırklarından olan evlatlarına ve akidelerine hainlik edenlere karşı hissedilen öfke ve tiksintinin oranını ve onların ihanetlerini kitapların sayfalarında okuyoruz ama aynı eylemleri Türkiye rejimi tarafından hayatımızda bir gerçek olarak yaşadığımızda nedense hiçbir şey hissetmiyoruz.

Türk rejiminin başlangıcından bu yana mübarek Şam devrimini ortadan kaldırmak ve gidişatını değiştirmek için oynadığı habis rol, büyük ölçüde geçen yüzyılın başında Osmanlı Hilafet Devleti’ni ortadan kaldıran Mustafa Kemal’in rolüne benziyor. Bu rolün en belirgin özelliği ise, Amerikan ajanı Beşar Esad’ın iktidarda kalmasını sağlamak, onun laik rejiminin devrilmesini engellemenin yanı sıra Nübüvvet Minhacı üzere Raşidi Hilafetin olduğu İslam Nizamı’nın kurulmasını engellemek yoluyla Amerika’nın arzularını yerine getirmek ve onun bölgedeki çıkarlarını korumak için yalan söylemek, ihanet ve hainlik etmektir.

Devrime yönelik komplonun başlangıcı, devrimin başladığı 2011 yılına dayanmaktadır. Zira başlangıçta Türkiye rejimi tarafından, Esad rejiminin savunmasız halkına karşı düşmanca eylemlerini kınayan, eleştiren ve karşı çıkan ve o sırada sokağın alevlenen öfkesini kusması amacıyla şekli reformlar talebinde bulunan açıklamalar geldi, daha sonra açıklamalarının tavanı, o vakit Türkiye Başbakanı Erdoğan’ın da belirttiği gibi meşruiyetten yoksun olmasından dolayı rejimin başının değiştirilmesinin talep edilmesi noktasına kadar yükseldi.

Türkiye rejiminin rolü, iktidar ve paranın cazibesine kapılmış grup liderleri ve onların (meşru olanlarından) zayıf ruhlu ve aptal olanların dizginlerini satın almasından sonra giderek daha da kötüleşti. Bu ise Cenevre, Astana ve Soçi gibi ihanet anlaşmaları aracılığıyla Halep, iki Guta ve Havran teslim edilinceye ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun 24.08.2022 tarihinde Esad rejimiyle uzlaşma çağrısı yaptığı açıklamalarıyla bundan daha da kötüsü ortaya çıkıncaya kadar devam etti ve bunu da Türk gazetesi Hürriyet de dahil olmak üzere birçok medya kuruluşunda yer alan haberlere göre, Türkiye rejiminin başı Erdoğan’ın Esad ile görüşme arzusuna ilişkin açıklaması takip etti.

Bunun ardından Türkiye rejiminin Şam devrimine karşı kurduğu komplo zincirine bir yenisini eklemek için Türkiye Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Rusya’nın başkenti Moskova’da Türkiye, Suriye ve Rusya istihbarat teşkilatlarının başkanlarının yanı sıra Suriyeli mevkidaşları Ali Mahmud Abbas ve Rus Sergey Şoygu ile bir araya geldi ve Türkiye rejiminin bu komplo zinciri, özgürleştirildiği söylenen toprakların son karışını dahi suçlu rejimin kontrolüne geri verme hedefine ulaşıncaya kadar son bulmayacaktır.

Türkiye rejimi geçtiğimiz dönemde, savaş cephelerini durdurmak ve çökmekte olan Esad rejimini devirecek herhangi bir askeri harekatı önlemek ve aynı zamanda halkçı kuluçkanın (devrimcilere yönelik halkın desteğini ifade eden bir terim) iradesini kırmak için onun üzerindeki baskıyı artırmak ve onu teslim olmaya ve boyun eğmeye zorlamak için (kurtarma-geçici) hükümetleri ve onlarla bağlantısı olan grup liderlerini temsil eden içerideki araçlarına talimatlar vermek yoluyla – ki bu talimatların sonuncusu yakıt krizi ve Amerikan siyasi çözümünün ve 2254 sayılı kararın yolunu izlemeyi reddeden sadık devrimciler veya bağımsız askerlerin hepsine yönelik güvenlik soruşturmaları olmuştur- muhalefet ile rejim arasında uzlaşı olarak adlandırdığı atmosferi hazırlamaya odaklanmıştı.

Aynı zamanda Türkiye rejimi araçları aracılığıyla, birçok köy ve kasabanın ileri gelenleri ile ileri gelen aşiret ve kabile şeyhlerini tali meselelerle meşgul etmek ve onları Esad rejimi altındaki Halk Meclisine benzer sözde kabile ve aşiret konseyleri ve uzlaşma konseyleri aracılığıyla aynı gurup bağlamında çerçevelendirmek yoluyla etkisiz hale getirmeyi başardı. Bu sayede devrimi yeniden doğru yola sokabilecek gerçek bir harekete girişmemelerini ve çalışmalarını da içerideki araçları aracılığıyla kendilerine söylenenlerle sınırlandırmalarını sağlamak için kabile ve aşiretlerin ileri gelenlerini ve şeyhlerini halkçı kuluçkadan (halkın desteğinden) ayırmayı başardı. Nitekim bunun sonucunda Kabileler ve Aşiretler Şura Meclisi tarafından, 21/12/2022 tarihinde Deyrizor’da iki kadının tecavüze uğraması ve öldürülmesi meselesi hakkında bir açıklama yapılırken bu meclislerin bu bölgelerin bombalamaya ve tehcire maruz kaldığına dair herhangi bir açıklama veya beyanlarını görmediğimiz gibi aynı zamanda bu meclislerin, Türkiye rejiminin kontrol ettiği bölgeleri Şam’daki suçlu rejime devretmeye hazır olduğunu ve bunun can, namus ve mallara yönelik tehlikeler içerdiğine dair herhangi bir açıklama veya beyanlarını da göremiyoruz. Tüm bunlar ise; ileri gelenlerin ve şeyhlerin, devrimin gidişatını düzeltmek ve bağımlılık durumuna ve Amerika’nın Esad rejiminin kalmasını sağlamaya ve düşüşünü önlemeye yönelik çıkarını gözetme çabasıyla kurduğu grupların bağlantısına son vermek yoluyla Türkiye rejimi ve onun arkasındaki Amerika’nın durumunu tersine çevirmek için halkçı kuluçkaya liderlik etmek olan doğal rollerini yerine getirmemeleri içindir.

Son olarak diyoruz ki; Türkiye rejimi devrimin başlangıcından bu yana mübarek devrimin bağrındaki zehirli bir hançer olmuş ve gerçek rolünü kamufle etmek için onu ortaya çıkaracak hiçbir araç bırakmamıştır. Ne yazık ki bu kamuflaj, geçici dünya malı karşılığında Türkiye rejimini öven, onu haklı çıkaran ve onun ayıplarını örtmek için canla başla çalışan sakallı ve sarıklılar tarafından sağlanmış ve sağlanmaya da devam etmektedir. Nitekim son açıklamalar Türkiye Dışişleri Bakanlığı’ndan gelmiş ve iddia ettikleri istikrarın sağlanması durumunda Ankara’nın bulunmuş olduğu bölgelerin kontrolünü Şam otoritesine devretme niyetinde olduğunu söylemiştir. Biz de burada Türkiye rejiminin, Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in şu kavline intibak ettiğini söylüyoruz: قَدْ صَدَقَكَ وَهُوَ كَذُوبٌO yalancı olduğu halde (bu defa) sana doğruyu söylemiş!

Türk rejiminin ve arkasındaki Amerika'nın hedefine ulaşmasını engellemenin pratik adımları, devrimin kararını yeniden tesis etmek, Türkiye rejiminin devrimin üzerindeki siyasi liderliğini düşürmek, İslami akidemizden kaynaklanan bir proje olan Nübüvvet Minhacı üzere İkinci Raşidi Hilafetin olduğu azim İslam projesini taşıyan samimi ve bilinçli yeni bir siyasi liderliğin etrafında toplanmaktır. Bunun gerçekleşebilmesi için köy ve kasabalarda bulunan devrimcilerin, mücahitlerin, ileri gelenlerin ve aşiret şeyhlerinin kitleleşmeleri ve sihri sihirbazın aleyhine ve devrimi tekrar doğru yoluna döndürecek tüm siyasi ve askeri eylemleri yerine getirmeleri gerekir.

Kaynak: El-Raye Gazetesi - 425. Sayı - 11/01/2023

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER