El-Raye Gazetesi

Erdoğan… Filistin İçin Gürlüyor ve Yahudi Varlığı İçin Yağıyor!

Hizb-ut Tahrir Sudan Vilayeti Medya Bürosu Üyesi
Üstad Abdulhâlik Abdûn Ali’nin Kaleminden

Özellikle Türkiye’nin yöneticisi ve Dışişleri Bakanı olmak üzere Müslümanların başındaki yöneticiler ve politikacıları, yalan söylemeyi ve kamuoyunu yanıltmayı alışkanlık haline getirdiler. Nitekim bu, vakıa ile hiçbir ilgisi olmayan, dahası vakıanın yalanladığı ve çürüttüğü için boş açıklamalarında görülmektedir. Zira Türkiye Dışişleri Bakanı şöyle bir açıklama yapmıştı: “Filistin’i savunmak amacıyla mesajlarımızın doğrudan Tel Aviv’e ulaşması için “İsrail’de” bir büyükelçimizin olması önemlidir.” Bunun öncesinde de Anadolu Ajansı, 20/04/2022’de Erdoğan’ın yaptığı şu açıklamayı aktarmıştı: ““İsrail” ile olan ilişkimiz, Filistin meselesini savunmak içindir.” Erdoğan, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin Türkiye parlamentosundaki meclis grup toplantısında şöyle demişti: “Filistin meselesini savunmanın yolunun “İsrail” ile mantıklı ve dengeli bir ilişki kurulmasından geçtiği açıktır!!”

Türkiye yöneticilerinin Filistin ve halkıyla hiçbir ilişkisi yoktur. Sadece ilişkisi, insanların duygularını okşamak için onların meselelerinin ticaretini yapma kapsamındadır. Ama bu tekrarlanan hile, özellikle Filistin halkı olmak üzere bu kerim ümmeti aldatamaz hale gelmiştir. Zira vakıa, onların konuşmalarını yalanlamaktadır. Nitekim Erdoğan daha önceki bir vakitte şöyle demişti: “Türkiye ile “İsrail” arasındaki yakınlaşma tüm bölge için hayati bir önem taşıyor.” Türk haber ajanslarına göre şöyle ekledi: “Türkiye “İsrail” ilişkilerinin normal seyrine dönmesine karşı değildir.” Ve şuna dikkat çekti: “İki ülke arasındaki ilişkilerin normalleşmesi, tüm bölgenin çıkarına olacaktır.”

Peki Filistin ve onun davası, bu mutant varlığın yakın dostu Erdoğan’ın yalan açıklamalarının neresinde?! Onun içi boş açıklamaları, Filistin davasına yardım etmek adına sadece saf ve temiz olan duyguları okşamaktan ibarettir. Zira Erdoğan, Başbakan olarak atanmasından üç yıl sonra, yani 2005 yılında Yahudi varlığını ziyaret etmiş ve Theodor Herzl’in mezarına çelenk koymuştu.

Turkpress, Yahudi varlığının Enerji Bakanı Yuval Steinitz’in açıklamalarını içeren bir haber yoluyla bu ilişkiye atıfta bulunuyor. Erdoğan, Filistin ve İslam konusunda popülist söylemlerini kullanmaya devam ediyor ama işgalciyle ekonomik ilişkileri güçlü. 27 Şubat 2016’da yayınlanan habere göre bakan şöyle diyor: “2008 ve 2013 yıllarında bazı diplomatik anlaşmazlıklara rağmen iki ülke arasındaki ticari ilişkiler etkilenmedi. Zira 2009 yılı için iki taraf arasındaki ticari alışverişin hacmi 2 milyar 597 milyon 163 bin dolar olarak gerçekleşti ve iki taraf arasındaki karşılıklı ilişkilerin diplomatik olarak bozulmasına rağmen, 2014 yılı ticari alışverişin hacmi 5 milyar 832 milyon 180 bin dolar olarak gerçekleşti.”

Aynı haberde bakan şöyle dedi: “Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bölgedeki siyasi durumun benzeri görülmemiş şekilde kötüleşmesi ışığında, Türkiye’nin bölgede olumlu değişikliklerin yapılabileceği yolları tartışmak için “İsrail” ile acilen uzlaşması gerektiğini açıkladı.”

Erdoğan, bölgedeki kötüleşen koşullar karşılığında Yahudi varlığının önemli ve siyasi olarak istikrarlı bir devlet olduğunu ve belki de kendisinin ve ülkesinin ticari çıkarlarının anahtarının, iki taraf arasındaki ilişkilerin en iyi garantörü olan Filistin işgalinden kaynaklandığını düşünüyor. Nitekim Deutsche Welle tarafından İngilizce hazırlanan ve 12 Aralık 2017’de yayınlanan bir araştırma yoluyla bu görüş açıkça takip edebilir; zira Türkiye uzmanı ve Heinrich Böll Vakfı’nın Türkiye direktörü Christian Barkel şöyle diyor; “Erdoğan kendisini, Trump ve “İsrail” karşısında Müslümanların kurtarıcısı olarak göstermeyi seviyor. Ancak bu şekli düşmanlıktaki hitabet becerilerini, yakında açıklayacağı erken seçimleri kazanmak için kullanıyor.” Barkel şöyle ekliyor: “Türkiye ihtiyacı olan gazın yüzde altmışını Rusya’dan alıyor, ancak özellikle son siyasi durumlar nedeniyle bu kontrolden kurtulmak istiyor. Bu neden yeni bir tedarikçi hakkında araştırma yapıyor ki o da “İsrail’dir”.” Yine Türkiye devletinin ve Cumhurbaşkanlığının baş danışmanlarından Profesör Hatice Karahan, aynı araştırmada şunları söyledi: “Ekonomi sadece rakamların dilinden anlıyor, Türkiye’nin “İsrail’e” olan ihracatı son birkaç yılda 2.5 milyar dolarlık sınırı aştı ve bu rakam büyümeye devam ediyor. Bu da “İsrail” pazarının, Türkiye için dünyadaki en önemli pazarlardan biri olduğu anlamına geliyor.”

Sonra aynı şekilde Türkiye Ekonomi ve Ticaret Bakanlığı’nın rakamlarıyla da desteklenen uluslararası araştırma sitesi, araştırma portalı, Erdoğan ile Yahudi varlığı arasındaki ticaretle ilgili her şeyi web sitesine koymuştur; kayda değerdir ki Adalet ve Kalkınma Partisi döneminde Türkiye ile Erdoğan’ın “işgalci ve terörist devlet” olarak tanımladığı ülke arasındaki ticari alışverişin hacmi daha öncekinin dört katına ulaşmıştır!

Veriler şu gerçekleri açıklamaktadır; 2002 yılında Türkiye ile Yahudi varlığı arasındaki ticari alışverişin hacmi 1,39 milyar dolar iken 2014 yılında 5,83 milyar dolara yükseldi. Bu arada ABD Başkanı Donald Trump’ın Kudüs’ü işgalci ülkenin başkenti olarak tanıma kararına karşı Erdoğan’ın ateşli konuşmalarının yapıldığı yıl olan 2017’de rakam artmaya devam etti. Rakamlar, Türkiye ile Yahudi varlığı arasındaki ilişkilerin giderek arttığını gösteriyor. Ayrıca Türkiye’nin, Erdoğan döneminde partisinin denetiminde işgalcinin ekonomisini desteklediği, devasa ithalat ve ihracat hacminden açıkça görülüyor. Zira 2017 yılına kadar yeniden rakamların Türkiye ve işgal devletçiğinin her yıl yüz milyarlarca karşılıklı alışverişi göstermesinin ışığında iddia edilen düşmanlığın yumuşak ve gerçek dışı olduğunu gösteriyor; Türkiye’nin yıllardır Yahudi varlığına yaptığı ihracat hacminin iki milyar doları aşması, Türkiye’yi, işgal devletçiği ile büyük ticari alışverişlere sahip olan ana ülkeler Amerika, Almanya ve Çin’in yanına koyan bir miktardır.

Türkiye’nin işgalcinin ekonomisine verdiği desteğin hacmindeki nispi istikrarlı artışların ortaya koyduğu rakamları aşmak mümkün değildir; zira Türkiye, Erdoğan’ın Arap ve uluslararası forumlarda onu terörizmle suçlayarak kendi adına bağırdığı varlığı destekleme noktasında ekonomik ve politik gerçeklikten hareket ediyor. Ancak o, Müslümanlara ve Türkiye halkına vehimler satan Türkiye’nin seçilmiş Cumhurbaşkanı olup kendisi ve rejimi, bu mutant varlığı ekonomik olarak destekleyen ülkelerin listesinin başında yer alıyor!

Erdoğan’ın pratik olarak yapmış oldukları söylemlerinin tam tersidir; zira o, Filistin’deki bu mutant varlığı güçlendiriyor, ona yaşam nedenleri sağlıyor ve Müslümanlara karşı da ikiyüzlülük yapıyor. Bizler ona ve Yahudilerin üvey evlatlarından olan benzerlerine diyoruz ki; bu durum uzun sürmeyecektir. Zira orada çarpık koltuklarınızı silip süpürecek bir kasırga geliyor. Bu ise, Allah’ın izniyle yakında kurulacak olan Nübüvvet Minhacı üzere İkinci Raşidi Hilafet Devleti’dir. Zira Hilafet Devleti, Yahudi varlığını kökünden söküp atacak, İsra ve Mirac topraklarını onların pisliklerinden ve iğrençliklerinden temizleyecek ve Nebimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in şöyle dediği müjdesini gerçekleştirecektir: لَا تَقُومُ السَّاعَةُ حَتَّى يُقَاتِلَ الْمُسْلِمُونَ الْيَهُودَ، فَيَقْتُلُهُمُ الْمُسْلِمُونَ حَتَّى يَخْتَبِئَ الْيَهُودِيُّ مِنْ وَرَاءِ الْحَجَرِ وَالشَّجَرِ، فَيَقُولُ الْحَجَرُ أَوِ الشَّجَرُ: يَا مُسْلِمُ يَا عَبْدَ اللهِ هَذَا يَهُودِيٌّ خَلْفِي، فَتَعَالَ فَاقْتُلْهُ، إِلَّا الْغَرْقَدَ، فَإِنَّهُ مِنْ شَجَرِ الْيَهُودِ “Müslümanlar Yahudilerle savaşmadıkça kıyamet kopmaz. Bu savaşta Müslümanlar Yahudileri öldürürler. Hatta bir Yahudi taşın, ağacın arkasına gizlenir. Bunun üzerine o taş, o ağaç, ey Müslüman! Ey Allah’ın kulu! İşte arkamda bir Yahudi. Gel, onu öldür, der. Yalnızca Garkad bir şey söylemez. Zira o, Yahudilerin ağaçlarındandır.”

Kaynak: El-Raye Gazetesi-410. Sayı-28/09/2022