Pazartesi, 23 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/25
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Erdoğan ve Çelişkili Konuşmaların Arasını Birleştiren Politikası!

بسم الله الرحمن الرحيم

Erdoğan ve Çelişkili Konuşmaların Arasını Birleştiren Politikası!

-Üstad Ahmed El-Hutvâni’nin Kaleminden-

-Özellikle yöneticiler olmak üzere- bazı siyasetçiler, karşıt çıkarlara sahip olan çevrelerin sevgisini kazanmaya, halklarının talepleri ile düşmanlarının çıkarlarını aynı anda karşılamaya çalışıyorlar ve açıklamaları ile sözlerindeki çelişkilerin arasını birleştirmeye çalışıyorlar. Bu ise gerçekleşmesi imkansız olan bir şeydir. Zira gerçek pozisyonları, taraflardan birine kesinlikle önyargılı olurlarken -ki bu düşman olan taraftır- sözlü açıklamaları ise diğer tarafa önyargılı olduklarını gösteriyor -ki bu da halkın tarafıdır.-  Nitekim onları, bir taraftan halkına yönelik belirli bir konuda açıklama yapar bulurken diğer taraftan başka bir zamanda ve başka bir yerde aynı konu hakkında başka açıklamalar yaptıklarını görmemiz onların gerçek tutumlarını ortaya koyuyor.

Aslında bir kişinin aynı zaman diliminde çelişkili bir tutum sergilemesi imkansızdır. Eğer böyle yaparsa o zaman İslam ile küfür arasını veya hak ile batıl arasını ya da hidayet ile dalalet arasını birleştiren kişi gibi olur. Dolayısıyla iki zıt tutumun arasında bizzat bir birleşme söz konusu olursa, bu tamamen hayali bir birleşme olur.  Zira bunlardan birisi yanlış diğeri ise gerçektir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu tür siyasetçiler için bir örnek teşkil ediyor. Zira dört ay önce Çin’deki Uygurların durumunu insanlık için büyük bir utanç olarak nitelendirmişti ama onlara yardım etmek için hiçbir şey yapmadı. Sonra Çin’e yapmış olduğu son ziyaretinde sözlerini baştan aşağı değiştirdi ve onları Çin’de yayılan gelişim ve refah altında mutlu bir şekilde yaşayan etnik azınlık olarak nitelendirdi! İlk açıklamada, Uygurları Çin'de zulüm gören Müslümanlar olarak nitelendirirken, ikinci açıklamada ise onları Sincan'da mutlu bir şekilde yaşayan etnik azınlıklar olarak nitelendirdi. Peki o zaman iki çelişkili açıklamadan hangisini inanacağız. Birincisine mi yoksa ikincisine mi?!!

İki açıklamaya baktığımızda, ilkinin eylemlerle örtüşmediğinden dolayı sadece kamuoyuna yönelik konuştuğunu görürken ikincisinde ise adamın gerçek tutumunu doğrulayan pratik kanıtlar ile örtüştüğünü görüyoruz. Bu kanıtlar ise şunlardır: 

1-    “Türk-Çin ilişkilerinde hem iki halkın refahı hem de dünyanın istikrarı için gelişme ivmesinin korunması ve 2010 yılında kurulan stratejik ikili işbirliğinin güçlendirilmesi gerekiyor” şeklindeki konuşması.

Bu açıklamada, Erdoğan’ın Çin’e ve Uygurlara karşı gerçek tutumunu gösteren iki karine vardır ki bunlar; iki ülke arasındaki ilişkilerde gelişmenin ivme kazanması ve stratejik ikili işbirliğinin güçlendirilmesi.

2-    “Kuşak ve yol girişimi çerçevesinde ikili ilişkilere bağlı kalmalıyız” şeklindeki konuşması.   Bu açıklamada, Müslüman Uygurlara karşı tutumunda Çin’i destekleyen tutumuna yönelik başka bir kanıt vardır. Bu ise Türkiye’nin, büyük kazanç elde eden Çin’in kuşak ve yol girişimine girmesidir.  

3-    “İkili ilişkilerimizin bozulmasına izin vermeyeceğiz” şeklindeki konuşması. Burada iki ülke arasındaki ilişkilerin bozulmasına izin verilmeyeceğine işaret eden bir kanıt vardır. Bu da ilişkilere sıkı bir şekilde bağlı kalınacağı ve Müslüman Uygurların sorunu nedeniyle ihmal edilmeyeceği anlamına geliyor.

4-    Son olarak “Aşırılıkla mücadele etmek için güvenli işbirliği yoluyla iki ülke arasındaki karşılıklı siyasi güvenin güçlendirilmesi gerekir” şeklindeki konuşması. Bu açıklamada da Erdoğan’ın Müslüman Uygurlara karşı Çin yanlısı tutumunun, Müslüman Uygulara ihanetinin ve Çin tarafından aşırıcı olarak damgalanmalarından dolayı onlara karşı Çin ile olan güvenlik işbirliğinin en güçlü kanıtlarındandır.

Böylece Erdoğan’ın zulüm gören Müslüman Uygurlara karşı gerçek tutumunu ortaya çıkarmış olduk. Zira o, onların durumunu görmezden geliyor ve Çin ile birlikte onlara karşı komplo kuruyor. Dolayısıyla bizler, dört ay önce Uygurlara sempati duyduğuna dair ilk açıklamasının, sadece Müslümanların duygularını tatmin etmek amacıyla iç kamuoyuna yönelik sözlü bir açıklama olduğunu fark ettik.

Erdoğan’ın Uygurlara karşı Çin’in yanında yer alması, alnına vurulmuş kara bir lekedir. Zira Çin'in; mesleki rehabilitasyon bahanesi altında bir milyon Uygurluyu büyük gözaltı merkezlerinde tuttuğu, İslam'ın ritüellerini uygulamalarını engellediği, kadınların başörtüsü takmalarını yasakladığı, çocukları ebeveynlerinden ayırdığı, onlara ateist kültürü dayattığı, onlara işkence ettiği, onlara casusluk ettiği ve asırlardır İslami kimliklerini yok etmeye ve sosyal yapılarını parçalamaya çalıştığı bilinen bir durumdur.

Amerika ve Almanya gibi kafir ülkeler ile bunlarla birlikte uluslararası insan hakları örgütlerinin Çin’in, Çin’deki Müslüman Uygurlara yönelik bu mücrim uygulamalarını durdurmasını talep etmelerini görmek gerçekten üzüntü vericiyken, Erdoğan ve Müslümanların liderleri ise Müslüman Uygurlara karşı açıkça Çin’in yanında yer alıyorlar ve bazı ucuz ticari ve ekonomik çıkarları için gerçekleri örtbas etmek amacıyla onlarla işbirliği yapıyorlar. 

Çelişkili politik sözlerin arasını birleştiren Erdoğan ve Müslümanların yöneticileri, sadece kiralık temsilciler olup halklarını temsil etmiyorlar. Dolayısıyla Müslümanlardan hiçbiri onlara inanmamalıdırlar. Zira onlar yalancı münafıklar olup ümmetlerini aldatıyorlar, şarlatan ve düzenbaz politikalar benimsiyorlar ve halklarını susturmak için de siyasi çelişkilerin arasını birleştirmeye çalışıyorlar. Ancak Allah Subhanehu ve Teala onları gözetlemekte, her defasında ihanetlerini açığa vurmakta, düşman yanlısı ve savunmasız Müslümanları yalnız bırakan utanç verici tutumlarını ifşa etmektedir.

Müslümanların da onları uyarmaları, onlardan bazılarının tatlı sözlerine kanmamaları, onlara karşı kararlı ve kesin bir duruş sergilemeleri, çatışmalarını ve mücadelelerini sürdürmeleri, yönetimlerini sarsmak, onları devirmek, sonra da tüm tahtlarını yok etmek ve enkazları üzerine İslami yönetimi ikame etmek için çalışmaları gerekir. 

Kaynak: 10/07/2019 tarihinde yayınlanan Raye Gazetesi’nin (242.) sayısı.

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER