Pazartesi, 23 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/25
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Erdoğan’ın Tuzağı ve Uzlaşma Kurbağaları Arasında Şam Devrimi

بسم الله الرحمن الرحيم

Erdoğan’ın Tuzağı ve Uzlaşma Kurbağaları Arasında Şam Devrimi

Suriye Vilayeti Hizb-ut Tahrir Merkezi Temas Lecnesi Üyesi

Dr. Muhammed El-Horani’nin Kaleminden

“Horan’ın” güneyinin uluslararası komplonun tuzağına düştüğündeki sahne yeni bir husus değildir. Bilakis başta Amerika olmak üzere bu mübarek devrimi bitirmek için çalışan küfür devletlerinin kurmuş olduğu komplolar silsilesinin bir halkasıdır!

“Uzlaşma” adamları ve “kurbağaların” bu husustaki rolü çok net olup dahası yetkisiz ve faydacılardan oluşan müsveddeler tarafından oynanan temel ve tehlikeli bir roldür. Zira onlardan birçoğu, -devrimin saflarında oldukları halde- açık çalışmalarıyla devrimi ve insanları tüketerek, MOK (Ürdün'deki "Güney Operasyonlar Odası") ve MOM (Türkiye'deki “Kuzey Operasyonlar Odası") aracılığıyla veya Batı’nın koridorlarına sürüklenmeleri ve onlarla birlikte karanlık odalara girmeleri hususunda açık bir şekilde uyarıda bulunan ümmetin sadık evlatları üzerindeki ihale yoluyla devrimi rehin aldılar ve onun geleceğini bu ümmetin düşmanlarının eline bıraktılar. Bunun sonucunda da Şam devriminin bu Laik rejimi yıkıp azim İslam Nizamının kurulması için açık bir zafere ulaşması uğrunda kayda değer adımlar atan sabırlı Şam halkının göstermiş olduğu büyük fedakarlıkları heba ettiler. 

Bu grup, Rusya ve rejimden yararlanmanın iyi bir şey olduğunu düşünerek onlara güvendi, daha başında kendini onlara teslim etti, sonra da halkının yanı sıra Şam ve halkı üzerinde hakimiyet kurmasının ardından hızla zulüm ve işkence etmeye başlayan “Tatar günlerindeki Şam fakihi İbn-i Muflah Hanbeli’nin” ülkesini teslim etti! 

Aynı şekilde tarih tekerrür etti. Zira onlardan birçoğu gerek güneyde gerek Humus’da gerekse Guta da tutuklandı. Ayrıca onlardan birçoğu da açığa çıktı. Aynı şekilde güney, Guta ve bu ikisi dışındaki bölgelerin halkından binlercesi, zulüm görmeleri ve cansız bedenleriyle evlerine dönmeleri için farklı bölgelerde tutuşan savaş cephelerine gönderildi. 

Aynı zamanda rejim uzlaşma adamlarını öldürmenin başka bir yolunu daha icat etti ve bu geniş bir şekilde güney bölgelerine yayıldı. Zira çoğu cinayet, adam kaçırma ve sindirme suçlaması olmak üzere kuyruklarını ceza niteliğine sahip davaları kovuşturmaya sevk etti. Ardında da uzlaşmaların olduğu tehlikeli bir oyuna düştüklerini ortaya çıkararak onlar hakkında tutuklama kampanyası başlattı.

Onlar için ise güvenli ve uygulanabilir olduğu için Rus garantörlüğünü istediler. Oysa onun, o tür kimseler için ihanet ve hainlikten başka bir istemeyeceğini bilemediler. Ardından onların, bizzat gözlerimizle yerleşik hayatın olduğu şehir ve köylere yerleştirildiklerini, ister yaşlı, ister çocuk, isterse kadın olsun ailelerini önemsenmeksizin evlerini başlarına yıktıklarını gördük.

Keşke yardım etmeleri gerekenin kendi halkı olan sabırlı Şam halkı olduğunu, onların yanlarında saf tutmaları gerektiğini ve bu devrimin gidişatını azim hedefini gerçekleştirme yönünde tamamlamak için mübarek devrimin patlak verdiği ilk günden beri Şam halkını bir gün olsun yalnız bırakmayan bilinçli bir grubun liderliğinde onlar ile birlikte çalışmaları halinde şerefe nail olacaklarını anlayabilselerdi.  Ancak Allah, temizi pis olandan ayırt etmekten vazgeçmeyeceği gibi dünya ve ahirette ileri gelenlerini ifşa edip ortaya çıkarmasının ardından münafıkları yok etmekten de vazgeçmeyecektir.

Devrimin, kafir ülkelerin kurduğu ve Türkiye rejimi liderliğinde bölgesel araçlarının uyguladığı en tehlikeli komplolarla karşı karşıya kaldığı böyle bir dönemde, ümmetin evlatlarından birçoğunun gafil olduklarını veya devrime yardım edecek ve onu emniyete ulaştıracak gerçek bir çalışmayı göz ardı ettiklerini görüyoruz.  Zira hala onlar, mücrim ve hain Rusya’ya güvenen uzlaşı adamlarının ve güney kurbağalarının oynadığı aynı rolü oynuyorlar, onlarla çalışıyorlar ve onları dinliyorlar. Nitekim Fırat’ın doğusunda savaşı sürdürmeye başlayan Türkiye rejiminin durumu da böyledir. Zira oradaki görevinde Türk ordusuna yardım etmesi için kendisini ve savaşçılarını donatması amacıyla kuzeydeki etkili gruplardan yardım talep etmiştir. Oysa onlar, Türkiye hükümetinin dünyanın yedinci büyük ordusuna sahip olduğunu ve birkaç bin savaşçıya ihtiyacı olmadığını gözden kaçırdılar… Ancak bu rejimin aldatmacası, lideri Erdoğan’ın ve mücrim Putin’in genelde Şam halkına, özelde ise Idlib halkına Soçi’de kurduğu komploları uygulayabilmek içindir. 

Nitekim onun bu komplolarının, Allah’ın hoşnut olduğu ve kendilerine kefil olduğu Şam halkı için olduğunun açığa çıktığını gördü. Bu ise Soçi’yi reddeden gösteriler, çoğu şehir ve bölgelerde açıklamalar yayınlayan halkçı çalışmalar ve halkçı gösteriler sayesinde oldu.  Dolayısıyla bu, sadece İdlib’deki Türk noktalarını ziyaret için birçok bölgeden gelen halkçı heyetler yoluyla olmadı. Dahası Türkiye hükümetine mesajlar taşıdılar ve bu mesajlarda Soçi’yi reddettiklerini, onun kendilerine ve uğrunda büyük fedakarlıklar gösterdikleri devrimlerine karşı tehlikeli sonuçlarını ifade ettiler!  

Hala gözlerine perde çekilmiş olan grupların, cemaatlerin ve bireylerin yapması gereken, henüz daha zaman geçmeden dikkatli olmaları, uyanık olmaları ve sağlıklı düşünmeleridir. Zira sömürgeci kafirin araçları, hala devriminizi ve halkınızı öldürmeye ve kendi boyunduruğuna geri dönmeniz için sizlere tuzak kurmaya devam ediyorlar.   

Nitekim Türkiye rejimi, Halep ve El-Sekka’nın doğu bölgelerini teslim ettiği sırada yaptığı gibi rejimin ve Rusya’nın İdlib halkına tamamen hakim olması için sizleri İdlib’den Fırat’ın doğusuna çıkarmak istiyor. Aynı şekilde o, Rusya ile birlikte çok geniş alanların tek kurşun dahi sıkılmaksızın rejime teslim edilmesi ve yıllarca kaybetmiş olduğu büyük meşruiyeti geri kazanmasıyla sonuçlanacak olan ana yolları açmak istiyorlar. Bu da rejim için, yaşam yollarının açılması mesabesinde olacağı gibi Türkiye rejimi de onunla temas halinde olacak. İşte o zaman İdlib’e, rejimin onayı olmadan hiçbir şey giremeyecek.   

İdlib’deki halkımızı çevreleyen bu korkunç tehlikeler karşısında, muhlis savaşçılara, devrimcilere ve sahada aktif halde olanlara sizler ne yapıyorsunuz diye sormak istiyoruz? Rejime ve Rusya’ya güvenenlerin akıbetini görmüyor musunuz? Bu ülkeler tarafından yürütülen müzakere ve komploların sonuçlarını, bunların hepsinin sizin için bir tuzak olduğunu ve sizleri yok etmek istediğini görmüyor musunuz?

Bu nedenle kafir Batı ve bölgesel araçlarıyla bağlarınızı koparmanız, kesinlikle onlara güvenmemeniz ve Allah’ın izniyle sömürgeci kafirin tüm kalıntılarını silip süpürecek azim İslam projesi olan sizin kurtuluş projenizi taşıyan bu ümmetin evlatlarından oluşan muhlis bir grup ile çalışmanız gerekmektedir.

Akıllı kimse, nasihat dinleyen kimsedir. Ümmet, kendisini terk edeni ve kendisine komplo kuranı asla affetmeyeceği gibi tarih de affetmeyecektir. Allah, gizli ve saklı olanı bilendir.

فَسَتَذْكُرُونَ مَا أَقُولُ لَكُمْ وَأُفَوِّضُ أَمْرِي إِلَى اللَّهِ إِنَّ اللَّهَ بَصِيرٌ بِالْعِبَادِSize söylediklerimi yakında hatırlayacaksınız. Ben işimi Allah’a havale ediyorum. Şüphesiz Allah, kullarını çok iyi görendir.” [Mümin-44]

Kaynak: 14/11/2018 tarihinde yayınlanan Raye Gazetesi’nin (208.) sayısı.

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER