Pazartesi, 23 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/25
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Erdoğan’ın Afrika Turu, Amerika’nın Çıkarlarına Hizmet Etmek İçindir  Ahmed El-Hutvani’nin kaleminden

بسم الله الرحمن الرحيم

Erdoğan’ın Afrika Turu, Amerika’nın Çıkarlarına Hizmet Etmek İçindir

Ahmed El-Hutvani’nin kaleminden

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan geçen yıl, yani 24 Aralık 2017 günü başlayıp 27 Aralık 2017 günü son bulan bir Afrika turu gerçekleştirdi. Tur, Sudan, Tunus ve Çad olmak üzere üç ülkeyi içermekle birlikte birçok ekonomik ve ticari anlaşmaların imzalanmasıyla tamamlandı. 

Erdoğan son üç yıl içerisinde Afrika ülkelerine yirmiden fazla ziyarette bulundu. Bu yapılan ziyaretler ise Türkiye’nin Afrika’daki varlığını kanıtlamaya çalışmak, Avrupa’nın nüfuzu pahasına Amerika’nın etkisinin siyah kıtaya yayılmasına katkıda bulunmak ve Afrika kıtasındaki pastadan bir pay kapmak amacıyla diğer aktif bölgesel güçlerle rekabet etmek içindir.

Belki de Erdoğan’ın turlarının en önemli hedeflerinden biri de İngiltere’nin teklifiyle Afrika’da bir dayanak bulmaya çalışan Birleşik Arap Emirlikleri ile rekabet etmektir. Zira Erdoğan, mal ve hizmetler için yanıp tutuşan geniş Afrika pazarına erişmek ve bu ekonomik erişimi siyasi nüfuza çevirmek için Türkiye’yi açık uluslararası ekonomik pazara sokmaya çalışıyor.  

Özellikle “Sevakin adasının yeniden yapılanması ve restorasyonu” şeklindeki stratejik anlaşma olmak üzere Sudan ile yapılan askeri ve ekonomik işbirliği anlaşmalarının imzalanması, özellikle Libya, Somali ve Yemen’de birçok limanlara sahip olan Birleşik Arap Emirlikleri olmak üzere Afrika kıyı kentlerinde deniz üssü haline gelen rakip ülkelerle olan liman savaşının bir parçasıdır.

Aynen diğer büyük sömürgeci güçlerin yanı sıra Çin, Japonya, Yahudi varlığı ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi bu alanda bölgesel güçler tarafından yapıldığı gibi Türkiye de artan ekonomik gücünü Afrika kıtasının pazarlarına ve siyasi atmosfere yönelik bu sıcak yarışa girmek için istihdam etti. 

Şu anki Sudan ziyaretinde Erdoğan’a, 150 Türk iş adamının olduğu bir heyet eşlik etti, sonra bu ziyarette tarım, ekonomik, mali ve ulaşım alanlarında on iki işbirliği anlaşması imzalandı ve bu ziyaretin ardından başlangıçta bir milyar dolara ulaşmasına ve gelecekteki nihai hedefin ise 10 milyar dolar olmasına karar kılınan Türk-Sudan ticaret ortaklığının boyutu 500 milyon dolara yükseldi.     

Erdoğan’ın 6.2 milyar dolara ulaşması için ziyaret etmiş olduğu bu üç ülke ile Türk ihracatının hacmi artmakla birlikte son yıllarda ticaret hacmi yüzde 29 oranında artış gösterdi.

Aynı dönemde gerçekleşen Türk ticaret hacminin başında 4.3 milyar dolar ile Tunus, 1.7 milyar dolar ile Sudan ve 78 milyon dolar ile Çad gelmektedir. 

Bu tür ziyaret ve anlaşmalarla ulaşılmak istenen hedef, şüphesiz Afrika üzerindeki sömürge çatışmasına dahil olmak olup Türkiye ve Birleşik Arap emirlikleri gibi bölgesel ve yerel ülkeler de büyük güçlere siyasi nüfuz sağlamak için kullanılan ucuz araçlar haline geldiler. 

       Erdoğan, iç savaşlarla bataklığa sürüklenen ve yabancı komplocuların paramparça ettiği Sudan’daki Beşir rejimi gibi Amerika’nın ajanı olan rejimleri desteklemek için aktif bir rol oynamaktadır. Dolayısıyla bu cılız ve köhne ülkeler, desteklenmeye ve rejimi düşmekten koruyan kimselere muhtaçtır. Bu yüzden belki de desteklemek ve sağlamlaştırmak için en iyi yol, Türkiye gibi Amerikan politikasına hizmet eden bir ülke ile güçlü ilişkilerin sağlanmasıdır. 

Tunus’ta ana siyasi güçlere egemen olan İngiltere ve Fransa nüfuzlarıyla mücadele etmesi için Amerika’nın Tunus’ta yeni bir nüfuz oluşturmaya ihtiyacı vardır. İşte burada Amerikan nüfuzunu oluşturmak için en etkili araç olarak Erdoğan’ı gördü. Bunu ise İngiltere ve Fransa’nın vermekten yoksun bıraktığı Tunus’a cömert teklifler sunmak yoluyla yapmaktadır. 

Türk ekonomisinin buradaki güçlü nüfuzu sırasında, sömürgeci Fransa Çad’a bir benzerini vermekten geri duruyor ve Çad ülkesinin kendi servetlerinden yararlanabileceği şeyleri sunmakta cimrilik yapıyor. Dolayısıyla Amerika, burada Fransız rolü ile rekabet etmek için kendisi adına rol üstlenecek uygun vekil olarak Türkiye’yi görmüştür.   

Şüphesiz Trump’ın yönetim politikası, Erdoğan’ın son turunda ziyaret etmiş olduğu Tunus ve Çad gibi uluslararası çatışmanın olduğu ülkelerdeki nüfuzunu pekiştirmek için ajanlarına ve uşaklarına güvenmeye daha meyilli hale geldi. Görünen o ki Amerika’nın çıkarlarına hizmet etmek için başkalarını herekete geçirerek yürüttüğü diplomasi, Amerikan yönetimi için daha az maliyetli ve daha başarılı olmaktadır.  

Nitekim Erdoğan, özellikle Fethullah Gülen cemaatinin sözde darbe etkilerini tasfiye etmek bahanesiyle İngiltere’ye bağlı asker ve yargı adamlarından oluşan rakiplerini ortadan kaldırmayı başarmasının ardından sahip olduğu siyasi hırsı ve uzun süre iktidarda kalma arzusu sayesinde Amerikan yönetiminin vaftiz babası haline geldi. Bu nedenle Erdoğan, Amerika’nın bölgede güvendiği en güçlü ajanlardan biri sayılır. 

Sisi ve Kral Selman’a kıyasla Erdoğan, bölgesel olarak kabul edilebilir bir figür olmakla birlikte Sisi ve Selman gibi diğer ajan yöneticilerin yoksun olduğu aldatıcı bir karizmaya sahiptir. Bu nedenle Amerika için uluslararası çatışmada kullanılan kolay bir lokma oldu. 

Özellikle Şam devrimini terk etmesi, tiranlarla birlikte hareket etmesi ve Filistin hakkındaki boş sloganlarla onu satması gibi Suriye ve Filistin ile ilgili olmak üzere Erdoğan’ın son tutumları herkes için açığa çıkmıştır. Ayrıca onun bu tutumları, kitleler tarafından görülecek olup sahte yapay popülarite günlerini kaybedecek olmasının yanı sıra ümmetin hayati sorunları için sloganlar ve sözlerden başka bir şey yapmayan ve sömürgeci Amerika’nın bölgedeki projesinin hayati bir parçası olan palyaço liderlerden birisi olduğu da kitleler önünde açığa çıkacaktır.

Kaynak: 03/01/2018 tarihinde yayınlanan Raye Gazetesi’nin (163.) sayısı.

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER