Çarşamba, 25 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/27
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
ALLAH'A VE RASULÜNE İTAAT  BEŞERÎ KANUNLARLA YÖNETİLEN DEVLETTEN BERİ OLMAYI GEREKTİRİR

بسم الله الرحمن الرحيم

HABER-YORUM

ALLAH'A VE RASULÜNE İTAAT

BEŞERÎ KANUNLARLA YÖNETİLEN DEVLETTEN BERİ OLMAYI GEREKTİRİR

(Tercüme)

HABER

24-02-2017 tarihli El-Şuruk gazetesi haberinde, Mısır fetva makamının, emre itaat konusunda insanları devlet tarafından teşri edilen kanunlara uymaya teşvik etti ve bunu kendi facebook sayfasından şöyle duyurdu; “Bizler yasaları olan bir devletiz. Bu yasalar emirlerdir ve bunlara uymak tıpkı Allah'a ve Rasulü’ne itaat gibi vacibtir.’’

YORUM

Laikler, devletin kanunlarına uymak ve bağlı kalmak vaciptir diye söyleseler bu söylemde ne şaşırtıcı ne de gariplik söz konusudur. Çünkü bu laikliğin akidesidir ve Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın dininde haram olan şeyleri helal kılar ve iddia ettikleri özgürlüklerden sayar. Akıl almaz bir şekilde garip olan ise bu sözlerin ve çağrıların Ezher’de ders veren âlimlerden fetva makamından çıkıyor olmasıdır. Bunlar Kuran okuyan ve Kuran’ın içini dışını bilen âlim, şeyh ve öğretmenler olmasıdır. Halbuki onlar insanlara helalı ve haramı öğretmesi, Allah’ın onlara farz kıldığı şeylere yönlendirmesi, Allah’ın haram kıldığı şeylerden sakındırması ve bunun yanında mubah kıldığı şeyleri de göstermesi gerekir. Çünkü birçok insan onlara güveniyor ve onların fetvasına bakıyorlar. Ancak, şaşırtıcı ve çarpıcı olan bu kişilerin ajan sistemlerin varlığını korumak ve o sistemle uyumlu kalmak adına konumlarına yakışmayacak fetva vermeleridir. Bunlar az bir dünya menfaatine karşı dinini satmaktalar ve insanları da Hak’tan saptırmak için dini araç olarak kullanmak suretiyle kâfir batı ve onun hain yöneticilerine tabi oldular.

Ey Baş Müftü! Sen küfür hükümlerine uymayı Allah’a ve Rasulüne itaat gibi olduğunu söyleyerek insanları itaate ve kabule çağırdığın kanunların aslını iyi biliyorsun. Ve sen insanların koyduğu kanunların Allah ve Rasulünün indinden olmadığını da çok iyi biliyorsun.

وَاِنَّ مِنْهُمْ لَفَر۪يقاً يَلْوُ۫نَ اَلْسِنَتَهُمْ بِالْكِتَابِ لِتَحْسَبُوهُ مِنَ الْكِتَابِ وَمَا هُوَ مِنَ الْكِتَابِۚ وَيَقُولُونَ هُوَ مِنْ عِنْدِ اللّٰهِ وَمَا هُوَ مِنْ عِنْدِ اللّٰهِۚ وَيَقُولُونَ عَلَى اللّٰهِ الْكَذِبَ وَهُمْ يَعْلَمُونَ

“Onlardan (Kitap ehlinden) bir grup var ki, Kitap’tan olmadığı hâlde Kitap’tan sanasınız diye (okudukları) Kitap’tanmış gibi dillerini eğip bükerler ve “Bu, Allah katındandır” derler. Halbuki o, Allah katından değildir. Bile bile Allah’a karşı yalan söylerler.” (Ali İmran 78)

Halbuki o kanunlar insanların koyduğu kanunlardır ve Allah’ın Kitabından inanmadıkları ve işine gelmedikleri şeyleri onunla değiştiriyorlar. Onların koydukları kanunlara itaat, amel ve ona davet etmek asla caiz değildir.

أَفَحُكْمَ الْجَاهِلِيَّةِ يَبْغُونَ وَمَنْ أَحْسَنُ مِنَ اللّهِ حُكْمًا لِّقَوْمٍ يُوقِنُونَ

“Onlar hâlâ cahiliye devrinin hükmünü mü istiyorlar? Kesin olarak inanacak bir toplum için, Allah'tan daha iyi hüküm veren kimdir?” (Maide 50)

Ey Baş Müftü! Sen kesinlikle biliyorsun ki Müslümanlar bu beşerî kanunlara muhalif şeri hükümlerle mukayyettir. Fakat sen bunu itiraf etmiyorsun ve ölçü olarak almıyorsun Ey Müftü! senin davet ettiğin ve savunduğun bu beşerî kanunları işgalci kafirin bize dayattığı ve onların hayata bakış açısı olan dinin devletten ayrılma esasına dayandığını da çok iyi biliyorsun. İşte İslam batıl ve kanunları zail olsun ve yıksın diye nizamı ve kanunları bünyesinde taşımaktadır.

فَجَعَلَهُمْ جُذَاذاً اِلَّا كَب۪يراً لَهُمْ لَعَلَّهُمْ اِلَيْهِ يَرْجِعُونَ

“Hayır, biz hakkı batılın üzerine atarız da beynini parçalar. Bir de bakarsın yok olup gitmiş. Allah’a karşı yakıştırdığınız nitelemelerden ötürü yazıklar olsun size!” (Enbiya 18)

Senin imana ve itaate davet ettiğin kanunlar batıldır ve Allah Subhânehu ve Teâlâ bize onu inkâr etmeyi emretti: 

قُلْ كَفٰى بِاللّٰهِ بَيْن۪ي وَبَيْنَكُمْ شَه۪يداًۚ يَعْلَمُ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۜ وَالَّذ۪ينَ اٰمَنُوا بِالْبَاطِلِ وَكَفَرُوا بِاللّٰهِۙ اُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْخَاسِرُونَ

“De ki: Benimle sizin aranızda şahit olarak Allah yeter. O, göklerde ve yerde olanları bilir. Batıla inanıp Allah’ı inkâr edenler var ya; işte onlar asıl ziyana uğrayanlardır.” (Ankebut 52)

Ey fetva makamındakiler ve Ezher’deki Âlimler ve Şeyhler! Allah Subhânehu ve Teâlâ bu hususta sizlerden söz almıştı. Sizler ameliniz ve insanlara anlattıklarınızdan dolayı Allah katında sorumlusunuz.

وَاِذْ اَخَذَ اللّٰهُ م۪يثَاقَ الَّذ۪ينَ اُو۫تُوا الْكِتَابَ لَتُبَيِّنُنَّهُ لِلنَّاسِ وَلَا تَكْتُمُونَهُۘ

“Ve Allah, Kitap verilenlerden, Onu mutlaka insanlara açıklayacaksınız ve onu gizlemeyeceksiniz diye, misâk almıştı.” (Ali İmran 187)

Ve sizler başkalarından çok daha iyi biliyorsunuz ki İslam’la hükmetmek ve Nübüvvet metodu üzere Râşidi Hilafet Devletinin hâkim olması farzdır. Mısır’ın ümmetten ayrı bir devlet olması caiz değildir. Lakin ümmetten bir parça ve merkezi hareket noktası başkent olması gerekir. İşte Allah Subhânehu ve Teâlâ bunu insanlara anlatasınız diye daveti size vacip kıldı ve sizden söz almıştı. Allah'a ve Rasulüne ve emanetlere ihanet etmeyin ve Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın istediği gibi tebliğde ve hak üzerinde sabırda hakkıyla Peygamberlerin varisleri olun. İşte o zaman Allah’ın nusreti ve kelimesi yücelecektir.

Ey Mısır Halkı! Batı sizin başınıza yönetici atadığında muhlis insanları değil, en aşağılıkları başınıza dikti ve onlara kuvvet ve kudreti vererek onları sulta/güç yaptı. Böylece sizleri ezmede, boyun büktürmede iradenizi kırdı. İşte batı, batıl olan kendileri gibi ajan ve hain cinsinden olan kişileri sizin başınıza dikti. O halde Allah ve Rasulü’ne ihanet edenleri ve dinlerini satanları aranıza sokmayın ve size karışmalarına asla izin vermeyin. Onların emanetleri de dinleri de yoktur, onlar ilmi olmayan ilim davetçiliğine soyunmuş saray âlimleridir. Bu iki halde de onlardan din alınmaz ve onların iddiaları kabul edilmez. Bizim için Allah ve Rasulünde hidayetlerin en hayırlısı vardır. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi Vessellem şöyle buyurdular:

قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : الْعُلَمَاءُ أُمَنَاءُ الرُّسُلِ عَلَى عِبَادِ اللَّهِ ، مَا لَمْ يُخَالِطُوا السُّلْطَانَ ، وَيَدْخُلُوا فِي الدُّنْيَا ، فَإِذَا دَخَلُوا فِي الدُّنْيَا ، فَقَدْ خَانُوا الرُّسُلَ فَاعْتَزِلُوهُمْ ، وَاحْذَرُوهُمْ

“Benden önce Allah'ın gönderdiği her Peygamberin yanında, onun sünnetine yapışan ve emrine itaat eden havarileri ve ashabı bulunurdu. Onlardan sonra gelen nesiller, (bu yoldan tamamıyla döndüler/saptılar ve) yapmadıklarını söylemeye, emrolunmadıkları şeyi yapmaya başladılar.” (Müsned 8/286)

Onları dinlemeyin ve sadık muhlis olan Hizb-ut Tahrir davetçileriyle beraber olun. Çünkü onlar sizin ve ümmetin sorunlarıyla meşguller ve Allah’ın razı olduğu nizamla sizi kalkındırmaya ve izzetli kılmaya çalışıyorlar. Nübüvvet metodu üzere Râşidi Hilafet Devletini ikame etmek suretiyle Allah ve Rasulünün getirmiş olduğu nizamı insanlara tatbik ederek durumunuzu düzeltecek. Onlar zafer beklentisiyle gece gündüz çalışıyorlar. İşte onlar, kötü durumda olan ümmeti esaretten ve düşmanın zulmünden kurtaracak kurtulma yolunu gösterdi. Şunu bilin ki, Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın vaad ettiği ve kendilerinden öncekileri yeryüzünde halife kıldığı gibi mutlaka sizleri de halife kılacağını, sizler için razı olduğu dininizi mutlaka sağlamlaştıracağını ve korkularınızdan sonra (korkularını) mutlaka güvenliğe çevireceğini vaadetti ve bu vaadi sizlerden kimse söküp alamaz. Dolayısıyla onlara yardım edin beraber olun ki sizin ellerinizle İslam’a nusret versin ve güçlü devletiniz geri gelsin. İslam’ın askerleri ve izzetli nusret ehli olmaya en layıkı sizlersiniz. Bu zamanda nusrete nail olacak fazilete de sizler layıksınız. İşte o zaman bizler ve sizler izzet üstüne izzet göreceğiz. Artık hasat zamanı geldi ey iman sahipleri! kazananlarla sizde kazanın. Sizlere söylediklerimi hatırlayın. Netice Allah’ındır ve Allah Subhânehu ve Teâlâ kullarını en iyi bilendir.

يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا اسْتَج۪يبُوا لِلّٰهِ وَلِلرَّسُولِ اِذَا دَعَاكُمْ لِمَا يُحْي۪يكُمْۚ وَاعْلَمُٓوا اَنَّ اللّٰهَ يَحُولُ بَيْنَ الْمَرْءِ وَقَلْبِه۪ وَاَنَّـهُٓ اِلَيْهِ تُحْشَرُونَ

“Ey iman edenler! Size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah’ın ve Rasul’ünün çağrısına uyun ve bilin ki Allah, kişi ile kalbi arasına girer. Yine bilin ki, O’nun huzurunda toplanacaksınız.” (Enfal 24)

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi Adına

Abdullah Abdurrahman - Mısır

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER