Haber:

AKP sözcüsü Ömer Çelik Anayasa Uzlaşma Komisyonunun üçüncü toplantısında dağıldığını söyledi. Kaynak: Ajanslar

YORUM:

AKP sözcüsü Ömer Çelik bir basın toplantısı düzenleyerek Anayasa Komisyonunun dağılması ile ilgili nedenleri sıralarken şu cümleleri oldukça dikkat çekiciydi. “CHP rejim değişikliği havası oluşturmak istiyor”, yine devamla “AK Parti meşru bir sistemi gündeme getirmektedir. CHP hala tek parti zihniyeti ile hareket etmektedir. Bu zihniyetten bir türlü kurtulamıyorlar” demiştir. İşte komisyonun niçin dağıldığının merkezini ise bu sözler oluşturmaktadır. Hafızalarımızı yoklayıp biraz daha geriye gittiğimizde ise, 2011 yılında oluşturulan anayasa komisyonu başkanı olan Burhan Kuzu’nun şu ifadesi bu güne ışık tutmaktadır. “Parlamenter sistem deli gömleği” diyen Kuzu “bu sistemi başımıza İngilizler bela etti” dedi. Yine devamında ise Kuzu, “İngiliz'in kokuşmuş bir modelidir bu. Dünyanın başına bela etmiştir bu sistemi İngilizler” dedi. Şimdi CHP’nin masadan kaçtığını veya kaçırıldığını anlamak daha kolay olacaktır. Burada sorulması gereken soru “CHP mi masadan kaçtı yoksa AKP mi kaçırttı” olmalıdır. Ömer Çelik’in bu konudaki açıklamalarına bakılırsa süreci CHP’nin sabote ettiği; CHP sözcülerine bakılırsa süreci AKP’nin başkanlık sisteminde ısrarcı tavrının sabote ettiği iddia edilmektedir. Şurası bir gerçek ki, İngilizlerin ayak oyunları ve siyasi manevraları sonucunda Osmanlı Devleti parlamenter sisteme geçmesiyle beraber, dağılma sürecine girmiş ve sonunda da yıkılarak koca bir devlet yok olmuştur. Yani İngiliz parlamenter sistemi esasında Osmanlı Hilafet Devleti’nin yıkılışına sebep vermiştir. İngilizler, Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmasıyla beraber parlamenter sistemi hayata geçirerek bekalarını bir şekilde şu ana kadar devam ettirmeyi başarabilmişlerdir. Her ne zaman bu konuda bir tehlike hissetmiş olsalar veya görseler hemen bir darbe anayasası ile kendi bekasını ve sistemini teminat altına almışlardır. Şu an yürürlükte olan 1982 darbe anayasası ise, İngilizlere ciddi anlamda siyasi manevra sağlıyordu. Fakat AKP’nin iktidara gelmesiyle beraber, bu manevra alanında bir daralma olmuştur. Her geçen gün ise makas İngilizlerin aleyhine daralmıştır. Dolayısıyla İngilizler, gün geçtikçe burada ki mevzilerini kaybetmişler ve kaybetmeye de devam etmektedirler. Ne zaman AKP anayasayı değiştirip İngilizlere ait olan parlamenter sistem yerine Amerikan fikri olan başkanlık sistemini getirmeyi başarabilirse işte o zaman İngilizlerin ölüm fermanı imzalanmıştır demektir. Bundan dolayı az önce sormuş olduğum soru, daha bir anlam kazanmaktadır. O zaman CHP böyle bir tehlike görüp efendisinin de talimatıyla süreci kasıtlı bir şekilde masayı devirerek süreci sabote etmiş olabilir. Veya AKP; CHP’nin bu niyetini hissedip ondan önce davranarak, CHP’yi ise toplum nezdinde oyunbozan durumuna düşürmek isteyerek süreci kasıtlı olarak kendisi sabote etmiş olabilir. Ben ise bu ihtimalleri göz önünde bulundurmakla beraber, bu konuda daha farklı düşünmekteyim. Taraflar aslında aynen 2011’de olduğu gibi bu komisyondan yeni bir anayasanın çıkmayacağını biliyorlardı. Fakat buna rağmen halka bir mesaj vermek adına bir araya geldiler. Sonuç olarak aynen 1 Haziran seçimlerinden sonra koalisyon görüşmelerinde olduğu gibi, AKP bu süreci ustaca yönetip koalisyon masasını deviren taraf olmuştu. Aynen anayasa uzlaşma komisyonunda olduğu gibi. Dolayısıyla Allahu a’lem, AKP’nin elinde şu an hazır bir anayasa olduğu kanaati içerisindeyim. Büyük bir ihtimalle 2016’nın sonbaharında veya sonlarında kendi anayasasını referandum yoluyla geçirmek isteyecektir. Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan nasıl ki 1 Kasım seçimlerinde bir şekilde başarılı olduysa yine aynı şekilde anayasa ve başkanlık sistemini de allem edip kallem edip bunu da referanduma götürerek başarılı olmak isteyecektir. Bunu başarabilir mi? Bekleyip görmek lazım.

Hizb ut-Tahrir Merkezi Medya Ofisi Adına

Yılmaz ÇELİK