- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt

بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Eğitimin Askerileştirilmesi ve Boyun Eğdirme Politikası!
Haber:
Trump, üniversitenin taleplerini reddetmesinin ardından Harvard'ın 2 milyar Dolarlık fonunu dondurdu. (BBC)
Yorum:
Bugün Amerika'da bir başka çarpıcı tezatlığa tanık oluyoruz. Zira ABD kampüslerindeki öğrenciler, Gazze'deki soykırım ve etnik temizliğe koşulsuz destek verilmesine karşı çıkarken, siyasi ve finansal elitler tarafından desteklenen Trump yönetimi buna diyalogla değil, baskıyla karşılık vermektedir. Zira öğrenciler suçlanmakta, sınır dışı edilmekle tehdit edilmekte, hatta yabancı uyruklu iseler sınır dışı edilmekle karşı karşıya kalmaktadırlar. Oysa bu öğrenciler, başta ifade özgürlüğü olmak üzere ABD anayasası tarafından korunduğu varsayılan haklarını kullanmaktadırlar. Ancak bu söylem, iktidardakilerin çıkarlarına ters düştüğünde hızla ezilmektedir.
Bu otoriter değişimin çarpıcı bir örneği olarak Trump yönetimi, Harvard Üniversitesi'nin hükümetin kapsamlı taleplerini reddetmesinin ardından üniversiteye sağlanan 2,2 milyar Dolardan fazla olan federal fonu dondurmuştur. Antisemitizmle mücadele diliyle perdelenen bu talepler, Amerikan değerlerine düşman öğrencilerin ihbar edilmesi, akademik bölümlerde bakış açılarının çeşitliliğinin dayatılması ve üniversite programlarını denetlemek üzere hükümet onaylı denetçilerin atanması gibi üniversite yaşamının entelektüel kontrolü için çağrıda bulunmaktadır. Harvard üniversitesi yönetimi, akademik özgürlüğe ve anayasal haklara doğrudan bir saldırı olarak nitelendirerek talepleri açıkça reddetmiştir.
Hükümetin misillemesi gecikmedi; zira Eğitim Bakanlığı, Harvard üniversitesinin reddinden sadece birkaç saat sonra finansmanın dondurulduğunu açıklayarak üniversiteyi “rahatsız edici hak sahibi olma zihniyeti” olmakla ve son protestolar sırasında Yahudi öğrencileri korumada başarısız olmakla suçladı. Ancak Harvard ve Columbia gibi seçkin akademik kurumların hedef alınması, öğrencilerin güvenliği ile ilgili değil, entelektüel itaati dayatmakla ilgilidir. Harvard üniversitesinin aksine Columbia Üniversitesi, yüz milyonlarca Dolarlık desteği kaybettikten sonra Beyaz Saray'ın şartlarını kabul ederek devletin eğitime müdahalesinin zorlayıcı doğasını ortaya çıkarmıştır.
Üniversite kampüslerinde yaşanan olaylar, Batı liberalizminin içi boş özünü açığa çıkarmaktadır. Bize özgürlüğün temel bir değer olduğu söylenir ancak pratikte özgürlük, seçici bir şekilde verilmektedir. Kapitalist bir sistemde, ifade özgürlüğü herkes için korunan bir hak değil, egemen sınıf tarafından kullanılan bir araç haline gelmiştir. Üniversite kampüslerindeki muhalefete yönelik baskı kampanyası, Filistin'i destekleyen seslerin susturulması ve kurumsal bağımsızlığa yönelik tehditler, ifade özgürlüğünün, seçkinlerin çıkarlarına hizmet etmemesi durumunda hiç tereddüt etmeden gözden çıkarıldığını göstermektedir. Demokrasi sınava tabi tutulduğunda, güçlüler için bir silaha dönüşmektedir. Gerçeğe değil de elitlere hizmet etmek üzere inşa edilmiş bir sistemin gerçek yüzü işte budur.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Heysem Bin Sabit - Amerika