- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt

بسم الله الرحمن الرحيم
Haber - Yorum
Muhalif Olanın Sınır Dışı Edilmesi!
Haber:
Tufts Üniversitesi'nde okuyan bir Türk kız öğrenci, ABD'deki baskı kampanyasında tutuklanan son Filistin destekçisi oldu. (Ajanslar)
Yorum:
Tufts Üniversitesi'nde yüksek lisans öğrencisi olan Rümeysa Öztürk, iftar yapmak için arkadaşlarıyla buluşmaya giderken sivil giyimli maskeli adamlar tarafından aniden tutuklandı. Onun açık bir suçlama ya da yargı süreci olmaksızın –dahası Filistin davasının savunulmasıyla zayıf bir bağlantısı olmasına rağmen– tutuklanması, Gazze'deki soykırımına muhalif olduklarını ifade eden öğrencileri hedef alan daha geniş bir baskıyı yansıtmaktadır. Herhangi bir işlemi durdurmaya yönelik yargı emrinin verilmesine rağmen, zorla eyalet dışındaki bir göç idari merkezine nakledildi ve vizesi iptal edildi.
Bu olay hükümetin, kendi politikalarını eleştiren sesleri susturmak için sindirme yöntemlerine giderek daha fazla bel bağladığını ortaya koymaktadır. Bu baskı, dayatılan bir anlatıya uymayı reddedenleri cezalandıran otoriterliğe doğru endişe verici bir kayışa işaret ediyor. Ayrıca seçici davalarda ifade özgürlüğünün erozyona uğraması, ABD'nin bir zamanlar savunduğu anayasal değerlerden ciddi bir sapmayı temsil etmektedir. Bu yol da, ABD'nin kınadığını iddia ettiği otoriter yöntemleri yansıtan barışçıl üniversite protestolarının aşırı güç kullanılarak karşılanmasına yol açmıştır.
Siyonist lobinin siyasi etkisine karşı çıkmaya cesaret eden öğrencilere yönelik sert muamele, hükümetin Amerikan halkının iradesi pahasına AIPAC'ın (Amerika Birleşik Devletleri'ndeki İsrail yanlısı lobi kuruluşlarından biri) özel çıkarlarına boyun eğdiğini göstermektedir. Oysa kamuoyu, hükümetin apartheid rejimine ve Yahudi varlığının işlediği savaş suçlarına verdiği sarsılmaz desteğe destek vermiyor. Muhalif görüşlerin açıkça bastırılması, Batı'nın ahlaki otoritesindeki daha derin bir krizi ortaya koymaktadır. Ayrıca alternatif anlatılardan duyulan korku, söylemi kontrol etmeye yönelik çılgınca bir girişimin çaresizliğini de ortaya koymaktadır. Bu önlemler açıkça şu şekilde bir mesaj da göndermektedir: Özgürlük şarta bağlıdır ve sessiz kalmayı reddedenler ibret olacaktır. Temel insan haklarına yönelik bu ikiyüzlü tutum, ülkeyi tehlikeli bir otoriter baskı yoluna sürüklemektedir.
Bunun aksine İslam, kesinlikle her türlü saldırganlığı kınamakta olup adalet ve merhameti, hükümlerinde ve değerlerinde temel ilkeler olarak benimsemektedir.Ayrıca insanların yanı sıra hayvanlar ve doğa gibi tüm canlı varlıklara şefkatli ve ahlaki bir şekilde davranılmasını vurgulamakta olup hayatın kutsallığını ve dünyayı gözetme sorumluluğunu pekiştirmektedir.
يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا كُونُوا قَوَّام۪ينَ لِلّٰهِ شُهَدَٓاءَ بِالْقِسْطِۘ وَلَا يَجْرِمَنَّكُمْ شَنَاٰنُ قَوْمٍ عَلٰٓى اَلَّا تَعْدِلُواۜ اِعْدِلُوا۠ هُوَ اَقْرَبُ لِلتَّقْوٰىۘ وَاتَّقُوا اللّٰهَۜ اِنَّ اللّٰهَ خَب۪يرٌ بِمَا تَعْمَلُونَ “Ey iman edenler! Allah için hakkı ayakta tutan, adaletle şahitlik eden kimseler olun. Bir topluluğa duyduğunuz kin, sizi âdil davranmamaya itmesin. Adaletli olun; bu, Allah korkusuna daha çok yakışan (bir davranış) tır. Allah'a isyandan sakının. Allah yaptıklarınızı hakkıyla bilmektedir.” [Maide 8]
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Heysem Bin Sabit - Amerika