Salı, 24 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/26
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Katar Devleti; Tarafsız Bir Arabulucu mu, Yoksa Atanmış Bir Amerikalı Müteahhit mi?!

بسم الله الرحمن الرحيم

Haber-Yorum

Katar Devleti; Tarafsız Bir Arabulucu mu, Yoksa Atanmış Bir Amerikalı Müteahhit mi?!

Haber:

Taliban Savunma Bakanlığı, Savunma Bakanı Vekili Molla Muhammed Yakub Mücahid ve Genelkurmay Başkanı Kari Fasihuddin Fitrat’ın Katar’ı ziyaret ettiğini duyurdu.Hükümetin medya organları, Mücahid’in ikili ilişkilerin güçlendirilmesini görüşeceğini ve ayrıca DIMDEX savunma fuarına katılacağını bildirdi.

Yorum:

Yirmi yıldır ABD ve NATO işgaline karşı cihadı sürdüren Savaş İşleri Bakanı ve Genelkurmay Başkanı’nın, doğrudan ümmete karşı savaşan veya Müslümanların topraklarında Amerikan ve diğer Batılı askeri üslerin korunmasına yardım eden ya da İslam ümmetine karşı casuslar ve Haçlı Seferi operasyonları için zemin hazırlayan sözde savunma bakanları arasında oturmaları nasıl kabul edilebilir?!

Prensip olarak İslam ümmetinin acısını çekmiş olduğu felaketler, ikilemler, zayıflıklar ve geri kalmışlık, bizzat bu ülkelerin, onların ordularının ve savunma bakanlarının bir sonucudur. Ayrıca İslam ümmetine gece gündüz ihanet edenler, ümmetin mücahitlerine ve siyasi aktivistlerine karşı komplo kuranlar, gerçek bir İslam Devleti (Raşidi Hilafet) kurmayı amaçlayan her türlü ayaklanmayı engelleyenler ve sömürgecilerin Müslüman ülkelerdeki iğrenç politikalarını uygulayabilmek için yapay ulusal sınırların yıkılmasını engelleyenler de bizzat onlardır. Dolayısıyla onlar, mukaddes yerleri, ümmetin namusunu, kanlarını, servetlerini ve topraklarını savunmuyorlar; ancak onlar, sömürgecilerin çıkarlarını korumaya o kadar kararlılar ki, kâfir efendilerinin izni olmadan yataklarına veya tuvaletlerine dahi gidemiyorlar! Bu nedenle bu devletlerin gölgesinde İslam ümmeti, izzetini ve gücünü yeniden elde etme yolunda tek bir adım dahi atamaz. Bu yüzden Filistin’in, Keşmir’in, Doğu Türkistan’ın, Şam’ın ve işgal altındaki diğer bölgelerin kurtulması için, ümmetin bu otoriter rejimlerden ve onların vatancı ve köleleştirici ideolojilerinden kurtulması gerekir.

Mücahit Afgan halkı, işgale karşı yirmi yıl süren savaşının ardından ABD ve NATO’yu zelil bir şekilde yenilgiye uğrattı ve Doha Anlaşması uyarınca utanç verici bir şekilde Afganistan’dan çekildi; böylece sömürgeciler, bu topraklardaki siyasi, ekonomik, askeri, istihbarat ve hatta kültürel nüfuzlarını kaybettiler ve Afgan halkı da yeniden özgürlüğün tadına vardılar.Ancak Amerika ve müttefikleri, Afganistan’dan dış dünyaya yönelik bir tehdidin olmaması için defalarca Taliban ile ilişki kurulmasının gerekliliğini vurguladılar.

Nitekim Amerika ile Batı arasındaki bu bağlantı, bir bütün olarak havuç ve sopa politikasıyla yüzleşmekle başladı ve bugüne kadar da devam ediyor. Dolayısıyla bu politika kapsamında Birleşmiş Milletler’e, komşu ve bölge ülkelerinin yanı sıra bazı Arap ülkelerine bu politika çerçevesinde Taliban ile çalışmak konusunda belirli görevler verildi. İşte bu Amerikan politikasının bir parçası olarak Katar daha önemli ve temel bir rol oynamakta olup Savunma Bakan Vekili ve Genelkurmay Başkanı’nın Doha gezisi, özellikle bu genç yetkilileri ikna etmeyi ve Batı’nın askeri silahlar alanındaki gelişmeleri konusunda etkilemeyi amaçlayan bu politikanın bir parçası olarak düzenlenmiştir. Amerika, bu politikayı uygulamak yoluyla Afganistan’daki siyasi, ekonomik, istihbarat ve kültürel nüfuzunu yeniden canlandırmayı ve Taliban liderleriyle birlikte çalışarak onları kademeli olarak ABD liderliğindeki Batı dünya düzenine entegre etmeyi amaçlıyor.Şunu da belirtmek gerekir ki ABD ve Batı,Birleşmiş Milletler misyonu, uluslararası kuruluşlar ve insani yardım adı altında verdikleri ekonomik destekler aracılığıyla şu ana kadar temel nüfuzlarını güvence altına almayı başarabilmişlerdir.

Taliban liderleri, Amerikan siyasetinde bir piyon gibi davranmak yerine, uluslararası topluma, Birleşmiş Milletlere ve Müslüman ülkelerdeki mevcut otoriter rejimlere yakınlaştıran bu tür çağrıları boykot etmelidir; zira onlar, kendilerini Allahu Teala’nın, Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in ve müminlerinden yolundan uzaklaştırıyorlar. Çünkü İslam ülkelerini yöneten tüm rejimler gerçekte Amerika ve Batı’nın elindeki kuklalardır. Katar ise Washington’un göz bebeği olup gerçekte onlar İslam ümmetinin baş düşmanlarıdır. Dolayısıyla onlar arabulucu gibi görünüyorlar ama aslında onlar, ümmetin cihat arzusunu ve siyasi yeteneğini yok etmek için Amerika’nın, Batı’nın ve diğer kâfir ülke ve kuruluşların ana yüklenicileridirler. Nitekim onların yönetimlerinin gölgesinde, Allah Subhanehu ve Teala’nın indirdiği tüm sınırlar ve emirler aşıldı, mukaddes yerlerin kutsallıkları ihlal edildi, ümmetin onur ve haysiyeti ayaklar altına alındı ve son örneği de tüm bu sözde İslam ülkelerinin gözleri önünde Gazze halkına yönelik katliam ve soykırım devam etmektedir.

Bu mücahit yetkililer, iki milyar nüfuzu olan bu ümmet neden zillet ve aşağılanma içinde diye kendilerine bir sorsunlar?! Neden her gün kırmızı çizgilerimiz, kutsallarımız ve namusumuz ihlal ediliyor?!Eğer onlar da bu otoriter rejimlerin izinden giderlerse, olumlu bir değişim için tünelin sonunda bir umut ışığı görebilecek miyiz?! Nükleer silahlara, kıtalararası füzelere ve diğer gelişmiş silahlara sahip olsalar bile bizi bu zayıflıktan dolayı koruyacaklar mı sanki?! Oysa bu otoriter rejimler her türlü silaha ve mekanizmaya sahipler ancak bağımsız iradeden yoksunlar. Bu nedenle ümmetin, uluslararası toplum, Birleşmiş Milletler ve mevcut dünya düzeni yerine ümmetin için çıkan, İslam akidesi sayesinde damarlarında İslam, cihat ve iman ruhu akan, Raşidi Hilafeti kurarak bu dine kapsamlı bir şekilde destek verecek olan ve bir kez daha İslam ümmetine, onun kabiliyetlerine ve servetlerine odaklanacak bir sistem kuracak olan bu tür özgür ve bağımsız liderlere ihtiyacı vardır. Böylece kâfirlerle ve onların ajanlarıyla bağlantısı olamayacak bir sistem olacak; iç işlerinde ve dış siyasetlerinde sadece İslam’ı tatbik eden bir devlet olacak;davet ve cihat yoluyla İslam’ı dünyanın geri kalanına yayıp otoriter rejimleri yok ederek ümmeti birleştirecek bir Halife olacaktır.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Seyfullah Mustenir - Afganistan

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER