Çarşamba, 25 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/27
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Afganistan ve Pakistan’daki Müslümanlar Mevcut Zorlukları Fırsata Dönüştürmelidirler!

بسم الله الرحمن الرحيم

Haber-Yorum

Afganistan ve Pakistan’daki Müslümanlar Mevcut Zorlukları Fırsata Dönüştürmelidirler!

Haber:

Afganistan İslam Emirliği'nden Kandahar Valisi Molla Şirin başkanlığındaki 10 kişilik bir heyet, Pakistanlı yetkililerle bir dizi temasta bulunmak üzere İslamabad’ı ziyaret etti.Afganistan yetkililerin ziyareti, Pakistanlı Taliban Hareketi’nin son zamanlarda Pakistan’daki saldırılarının artması nedeniyle iki ülke arasındaki ilişkilerde yaşanan gerilimin gölgesinde gerçekleşti.İslamabad ile Emirlik arasındaki ilişkiler kritik bir hale geldiğinden beri mevcut Afgan hükümetinden üst düzey bir siyasi ve askeri heyet, müzakereleri yürütmek üzere ilk kez İslamabad’a geliyor. Bazı Pakistan kaynakları, Pakistan Dışişleri Bakan Vekilinin Afgan heyetinden “Afganistan’daki Pakistanlı Taliban Hareketi savaşçılarına karşı önlemler almasını” istediğini söyleseler de bu iddia İslam Emirliği tarafından defalarca reddedildi ve iki taraf arasındaki müzakerelere vurgu yapıldı.

Yorum:

Şu anda Müslüman ülkelerine dayatılan ulusal hükümetler arasındaki bu tür görüşmelerin sorunları köklü bir şekilde çözmediğinin, aksine gerilimlerin geçici olarak yatışmasına yol açtığının İslam ümmetine ispat edilmesi gerekir; çünkü sömürgeciler, Müslümanların göğüslerine yapay sınırları uzatmak yoluyla bir tek olan Müslümanların topraklarını birçok ulusalcı varlıklara böldüler ki bunlardan biri de Durand Hattı’dır. Nitekim bu şer hat, aileleri ve kabileleri ikiye bölmüş, bu da sınırın her iki tarafındaki Müslümanlar için ciddi zorluklara, şiddete ve felaketlere neden olmuştur.

Dayatılan bu ulus-devletler, ulusal ideolojiler, ulusal sınırlar, ulusal bayraklar ve her ulus-devletin tarihsel anlatısı, kâfir Batı’nın körü körüne taklit edilmesi ve sömürgeci Batılı güçlerin açık baskısına binaen ümmete dayatılmış olup İslam akidesine ve İslam Nizamına aykırıdır. Dolayısıyla bu durumdan dolayı İslam ümmeti, fikri, siyasi ve coğrafi bölünmelerle kirlenmiştir; bu yüzden kesinlikle birbirleriyle İslam kardeşliği temelinde gerçek ve samimi bir iş birliği yapmaları imkansızdır. Şayet birisi bu iddiaya karşı çıkarsa bize şunun cevabını vermelidir: Hinduların Keşmirli Müslümanlara karşı işlediği terör ve zulümleri durdurmak için Pakistan ve Afganistan Müslümanları ne yaptılar?Şu ana kadar ne yaptılar Allah aşkına? Aynı şekilde Yahudi varlığının Amerika ile ortak olarak işlediği terör ve soykırım eylemlerine karşı ümmetin Müslüman Filistin halkıyla özellikle de Gazzeli Müslümanlarla iletişim kurmasını engelleyen kimlerdir?! Bunu engelleyenlerin bu hain ve ajan yöneticiler ve ulus devletler ve ulusal sınırlar olduğu gayet açıktır.

Aynı şekilde bu bölgedeki ulusalcı Afganistan da, doğal kaynaklar ve stratejik coğrafi konum lanetinin acısını çekmektedir; zira bu durum, sömürgeci güçlerin, ülkenin doğal kaynaklarını ve jeopolitik önemini yağmalamak için ülkeyi sömürgeleştirmesine yol açmıştır. Yine ulusalcı Pakistan da nükleer silah lanetine maruz kalmıştır; zira nükleer silahlar Pakistan’ın gücünün ve hakimiyetinin sebebi olmak yerine Pakistan’ın nükleer silahlarının, bölgedeki sömürgeci kafirlerin çıkarlarını tehdit edebilecek bazı samimi Müslümanların eline geçmemesi için kontrol ve izleme altında olmasını sağlamak amacıyla Pakistan’ı kâfirlerin ilgi odağı haline getirmiştir. Bu nedenle ABD ve Batı, Hindistan’ın etrafında dönen ve şu ana kadar bağımsız İslami bir cepheye dönüşmeyen Pakistan’ın siyasi, ekonomik ve diğer krizlerle meşgul olması için sivil ve askeri liderleri aracılığıyla ona baskı yapmaktadırlar.

Ayrıca ulusal bölünmelerin yaşandığı bu dönemde Pakistan ve Afganistan Müslümanları, mevcut koşullar altında çözülmesi imkansız olan birçok sorunla karşı karşıyadırlar. Dolayısıyla Afganistan, Pakistan ve Orta Asya ülkeleri tek bir Raşidi Hilafet çatısı altında birleşmedikçe bu sorunların çözülmesi imkansızdır. Zira şayet bu topraklarda Müslümanlarla olan yapay ulusal sınırlar kaldırılırsa, işte o zaman Müslümanlar, ulusal çıkarları yerine İslam ümmetinin büyük maslahatlarını düşünmeye başlayacaklardır.

Böylece büyük bir nüfusa ve nükleer silahlara sahip doğal kaynakları ve tarım ürünleri bol ve ticari potansiyeli yüksek bir coğrafya ortaya çıkacaktır. Azim İslam’ın hedefi işte budur; bu yüzden Müslümanların bu hedefi gerçekleştirmek için gece gündüz mücadele etmesi gerekir.

Böyle bir dönemde Pakistan Taliban Hareketi ile diğer silahlı İslami hareketlerin iç çatışmalarda değil, Hilafet ordusunun güçlenip kuvvetlenmesi için kullanılacağını unutmamalısınız. Daha sonra bunları dahili bir sorun olarak tartışmak yerine Raşidi Hilafetin dış politikasının (davet ve cihat) usulleri arasına tahsis edilecek ve Keşmir’in kurtuluşu ve Hindistan’ın fethi için savaşacaklardır.Ey İslam Emirliği ve halkı; bu büyük hedefi gerçekleştirmek amacıyla bir araya gelip bunun için gece gündüz mücadele edelim ki böylece İkinci Raşidi Hilafetin olduğu İslam Devleti’nin kurulması, Hindistan’ın fethi, büyük bir ordunun Horasan'dan İlya’ya (Filistin) doğru harekete geçmesi ve Mescid-i Aksa’nın kurtuluşu gibi Nebi Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in müjdelerini gerçekleştirmek için hazır olalım. Çünkü bunlar, asrımızdaki büyük fırsatlardır; dolayısıyla bu fırsatları iman aşığında ele almak ve bunları şeriata uygun olarak gerçekleştirmek için çalışmak gerekir.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

Seyfullah Mustenir - Afganistan

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER