Salı, 24 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/26
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Mesele İmkân değil, İman Meselesidir Ey Yöneticiler!

بسم الله الرحمن الرحيم

Haber-Yorum

Mesele İmkân değil, İman Meselesidir Ey Yöneticiler!

Haber:

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hamas’ın gasıp, işgalci Yahudi varlığına yönelik saldırısı ile ilgili “Bugün bölgemizdeki sorunların tamamının kökeninde Filistin meselesi bulunuyor. Orta Doğu'ya kalıcı barışın gelebilmesi ancak Filistin-“İsrail” sorununun nihai bir çözüme kavuşturulmasıyla mümkündür. Her zaman ifade ettiğimiz gibi iki devletli çözüm perspektifinin muhafazası son derece önemlidir. 1967 sınırları temelinde bağımsız ve coğrafi bütünlüğü haiz, başkenti Kudüs olan bir Filistin devletinin hayata geçirilmesi artık ertelenemez bir ihtiyaçtır” dedi. (Ajanslar)

Yorum:

Filistin’de mücahidler gasıp Yahudi varlığı “İsrail”e yönelik “Aksa Tufanı” adını verdikleri bir harekât ile füze saldırıları gerçekleştirdiler. Bu saldırılar karşısında aciz kalan gasıp Yahudi varlığı olağanüstü vaziyet almak ve yedek askerlerini göreve çağırmak zorunda kaldı. Gasıp Yahudi varlığını bu kadar telaşlandıran ise bir avuç Müslüman’ın mukavemetinden başkası değildir.

Gasıp işgalci Yahudi varlığı mübarek toprakları işgal ettiği 1948’den bu yana kadar Arap yönetimlerinin korkaklığından, Türkiye ve diğer İslam beldelerindeki yöneticilerin sessizliğinden cesaret alarak her türlü zulmü yaptı. Müslümanları her fırsatta katleden terör varlığı “İsrail” bu defa Müslümanların saldırıları karşısında çaresiz kaldı ve köşe bucak kaçmaya çalıştı.

لَنْ يَضُرُّوكُمْ اِلَّٓا اَذًىۜ وَاِنْ يُقَاتِلُوكُمْ يُوَلُّوكُمُ الْاَدْبَارَ۠ ثُمَّ لَا يُنْصَرُونَ

“Onlar (Yahudiler) size, incitmekten başka bir zarar veremezler. Sizinle savaşa girecek olsalar, size arkalarını dönüp kaçarlar. Sonra kendilerine yardım da edilmez.” [Al-i İmran 11]

Bu son operasyon yıllardır Arap rejimlerin gölgesine sığınan ve onların gölgesinde güç gösterisi yapan gasıp Yahudi varlığı “İsrail’in” aslında ne kadar güçsüz, korkak ve şişirilmiş bir balon olduğunu böylece tüm dünyaya bir kez daha göstermiş oldu. Ayrıca çok sınırlı birtakım imkânlara sahip bir avuç ihlaslı Müslüman sırtlarını Allah Subhanehu ve Teâla’ya dayayarak meselenin imkân değil, iman meselesi olduğunu bir kez daha gösterdiler. Yani iman varsa imkân da vardır.

Bu saldırıların hemen akabinde ise kâfirlere ve özellikle de Amerika’ya şirin görünmek isteyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, peş peşe yaptığı açıklamalarda tarafları itidalli olmaya çağırdı. Erdoğan devamla, Türkiye olarak çatışmaların bir an önce durmasını, son hadiselerle birlikte iyice tırmanan gerilimin düşürülmesi için ellerinden geleni yapmaya hazır olduklarını, bölgede söz sahibi tüm aktörlerin de barışa samimiyetle katkı vermelerini ifade etti. Devamla Erdoğan, bölgedeki sorunların tamamının kökeninde Filistin meselesinin olduğunu, bu meselenin hakkaniyete uygun bir şekilde çözülmedikçe bölgenin barışa hasret yaşayacağını söyledi.

Kendi peygamberlerinin diliyle lanetlenen bir kavim olan Yahudiler, mübarek topraklarda yıllardır fesat saçıyorken, Mescidi Aksa’yı kirletiyorken ve Filistinli kardeşlerimizi katlediyorken Erdoğan, hangi hakkaniyetten bahsediyor! Ayrıca sorunun kökeninde ise Filistin meselesi değil, bilakis Yahudi varlığının mübarek topraklardaki işgalci varlığıdır. Bu kanserli hücre o topraklardan sökülüp atılmadığı sürece sorun sona ermeyecektir. Yine bununla birlikte meselenin asıllarından biri de ümmetin başındaki yöneticilerin korkaklığı ve ihanetidir. Bu yöneticiler senelerdir Mescidi Aksa kırmızı çizgimizdir diyerek Müslümanları senelerdir aldattılar. Gasıp Yahudi varlığının temsilcilerinin kanlı ellerini sıktılar. Zulme alkış tuttular. Reel politik uğruna Müslümanların değerlerini kurban verdiler. İşte asıl sorun bunlardır.

Hâlbuki Erdoğan’ın bu operasyonlara fiili destek vermesi gerekirdi. Hatta ordularını gönderecek bir imkân ve önünde tarihi bir fırsat olmasına rağmen maalesef her zaman yaptığı gibi kınamaktan öte bir adım atmadı. Bilakis Amerikan’ın habis planı olan ve Yahudi varlığını meşru hale getiren 1967 sınırları temelinde “bağımsız” başkenti Kudüs olan bir Filistin Devletinin hayata geçirilmesi olan iki devletli çözümün hayata geçirilmesi için taraflara bir çağrıda bulundu. Zaten bu zillet elbisesi giymiş yöneticilerin Aksa’yı gasıp Yahudi varlığından özgürleştirmek için orduları harekete geçirmeleri asla beklenemez. Bilakis normalleşme adı altında bu gayrimeşru varlıkla iyi ilişkiler içine girerek ihanet kervanına katılıyorlar. Her geçen gün, her geçen saat ve her geçen dakika bu ihanet adımlarına yenilerinin ekliyorlar.

Dolayısıyla Kudüs ve Mescidi Aksa, bu korkak yöneticilerin kınama mesajları ile İslam konferansı örgütünün kınama içerikli sonuç bildirgeleriyle, Birleşmiş Milletler kararlarına atıf yapmakla, sırtlarını Allah’a ve bu asil ümmete dayamak yerine kâfirlere dayayan bu yöneticilerle asla özgürlüğüne kavuşamayacaktır.

O’nu özgürlüğüne kavuşturacak ve bu zulme son verecek, Mescidi Aksa’yı kâfirlerin kirli postallarından kurtaracak, gasıp işgalci Yahudi varlığını bu mübarek topraklardan kökünü söküp atacak ve ordularını harekete geçirecek olan ise tek kelimeyle Raşidi bir Hilafetten başkası değildir.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

Yılmaz ÇELİK

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER