Çarşamba, 25 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/27
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
“Aksa Tufanı’nın” Silip Süpüren Gücü Karşısında Tunus, “Devrimi” Güçlü Bir Şekilde Uyuşturan Bir Açıklama Yayınladı!

بسم الله الرحمن الرحيم

Haber-Yorum

“Aksa Tufanı’nın” Silip Süpüren Gücü Karşısında Tunus, “Devrimi” Güçlü Bir Şekilde Uyuşturan Bir Açıklama Yayınladı!

Haber:

Tunus, “meşru Filistin direnişine” yönelik desteğini ifade etti ve uluslararası topluma, “vahşi “İsrail” işgaline” son vermesi çağrısında bulundu.

Tunus Cumhurbaşkanlığı 07/10/2023 Cumartesi akşamı yaptığı açıklamada şunları vurguladı: “Tunus, tam ve koşulsuz bir şekilde Filistin halkının yanında yer almaktadır; ayrıca bazı medya kuruluşlarının Gazze Şeridi olarak tanımladığı bölgenin onlarca yıldır Siyonist işgali altında olan Filistin toprakları olduğunu, Filistin halkının burayı ve Filistin topraklarının tamamını geri alma hakkına sahip olduğu gibi aynı şekilde başkenti, iki kıblenin ilki ve üçüncü Harem-i Şerif kabul edilen Kudus-ü Şerif’in olduğu bağımsız devletini kurma hakkına sahip olduğunu da hatırlattı.”

Ayrıca “dünyada yaşayan tüm vicdanlara” “Filistin halkının yanında durma ve Siyonist düşmanın Filistin’deki Arap halkımıza, hatta tüm ümmete karşı gerçekleştirdiği katliamları hatırlama” çağrısında bulundu.

Açıklama şunu da ifade etti: “Tüm dünyanın, düşmanın el-Deveyme, Beled eş-Şeyh, Deyr Yasin, Kefr Kasım, Han Yunus, Mescid-i Aksa, İbrahimi Camii ve diğer yerlerdeki katliamlarını unutmaması gerektiği gibi evlerinden edilen ve toprakları gasp edilen yüz binlerce insanı da unutmaması gerekir; evet onların bu tarihleri hatırlamaları, işgale karşı meşru direniş hakkını tanımaları ve bu direnişi, bir saldırı ya da tırmandırma olarak değerlendirmemeleri gerekir.”

Ayrıca “uluslararası topluma, tüm Filistin’deki vahşi işgale ve Siyonist işgal güçlerinin, tüm dini yasaları ve insani değerleri hiçe sayarak Filistin halkının haklarını sürekli olarak ihlal etmesine son verilmesi yönündeki tarihi sorumluluklarını üstlenmesi” çağrısında bulundu. (El-Kuds el-Arabi)

Yorum:

İşgale karşı direnişi öven, Filistin halkının kendi toprakları üzerindeki hakkını hatırlatan, destek ve mutlak destek ifadelerini sıralayan, duyguları canlandırıp alevlendiren ve İslami duygularla oynayarak halkları sömürgecinin tuzaklarına sürükleyen konuşmalar, geçmişe ve bugüne vurgu yapan birçok Arap liderleri tarafından alışkanlık haline gelmiştir. Zira onlar, ümmetin felaketinin, fabrikasyon yenilginin ve Filistin halkına dayatılan kuşatmanın bir parçasıdırlar; dahası vakıa hiç şüpheye yer bırakmayacak şekilde kanıtlamıştır ki, tüm Filistin’in kurtuluşunun önündeki tek engel bu yöneticilerdir. Bu yüzden ümmetin evlatlarının aynı delikten defalarca sokulması makul ve kabul edilebilir bir şey değildir.

Nitekim Aksa Tufanı operasyonu, Filistin’i özgürleştirmenin önünde hiçbir askeri, saha veya siyasi bir engelin olmadığı gibi Yahudi askerlerinin mücahitlerle karşı karşıya gelecek bir savaş doktrininin olmadığını pratik olarak kanıtlamıştır; zira Arap rejimlerinin medyası yenilmez bir ordudan bahsederlerken, kıdemli ve kıdemsiz subaylar tüm dünyanın gözü önünde bir koyun gibi götürülüyor diğerleri ise tüyleri ürperten bir zafer sahnesinde fareler gibi kaçıyorlardı.

Peki bu zaferi pekiştirmek, desteklemek, elde edilen maddi ve manevi kazanımları korumak, özgür kadın ve erkeklerin çağrılarına cevap vermek için ne gerekiyor? Silahlı Kuvvetleri Komutanlığı’nın başında yer alan yöneticilerden talep edilen nedir? Talep edilen askeri olarak destek vermek ve İsra ve Miraç topraklarını özgürleştirmek ve mazlumlara yardım etmek için kışlalarında konuşlanan orduları harekete geçirmek mi yoksa talep edilen, Allah yolunda savaşmak ve cihat etmek yerine Cumhurbaşkanlığının mırıldanıp durduğu uyuşturan açıklamaları mıdır?! Talep edilen, saha eylemleri mi yoksa sadece sözcükler midir?

Sonra Filistin, aleni olarak normalleşenler de dahil olmak üzere Müslümanların başındaki yöneticilerin davet ettiği gibi Birleşmiş Milletler bayrağı altında uluslararası sisteme çağrıda bulunarak başkenti Kudüs olan 67 sınırlarında bağımsız ulusal bir devletle mi kurtulur yoksa yıpranmış Sykes-Picot sistemini silip süpürmekle ve mübarek toprakların tamamını özgürleştirmek için İslam bayrağı altında cihat etmekle mi kurtulur?

Uyuşturucu açıklamalar ve popülist söylemler, Müslümanların İslam temelinde birleşmelerini engellemek amacıyla onları vatancılık kafesinde tutma planının bir parçasıdır (ki Kaddafi bizim için en iyi bir delil ve örnektir); bunun amacı ise Müslümanları hayati meselelerinden uzaklaştırıp onların Filistin meselesini İslami bir mesele olarak görmekten uzaklaştırmaktır. Nitekim bu davaya ihanet, onu ümmetin düşmanlarının istediği yere döndürüp yönlendirmekle başlamıştır. Bu nedenle onun kurtuluşu da zihinde başlayıp sahada son bulacaktır. Bu yüzden ümmetin, zillet ve aşağılanmadan kurtulması ve zafer peşinde koşanları yüzüstü bırakıp sırtlarını dönen, ümmetin İslam temelinde birleşmesini engelleyen, sonra pusulasını ve dengesini kaybeden herkesin gafletinden ve aptallığından yararlanarak sanki ballı sözler yayıyormuş gibi yapan ve İslam’ın otoritesinin yokluğuna razı olan bu yöneticileri devirmek için inisiyatif alması gerekir.

Allahu Teala şöyle buyurmuştur: وَإِنِ اسْتَنْصَرُوكُمْ فِي الدِّينِ فَعَلَيْكُمُ النَّصْرُSizden din konusunda yardım istediklerinde yardıma icabet etmeniz sizin üzerinize vaciptir." [Enfal 72]

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Müh. Visam Atraş – Tunus

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER