Salı, 24 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/26
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Rejimlerin Kucağına Düşmek Ümmet İçin Bir Felakettir Ya Filistin’i Geçip Heyet Tahrir Eş-Şam’a Ulaşmak!!!

بسم الله الرحمن الرحيم

Haber-Yorum

Rejimlerin Kucağına Düşmek Ümmet İçin Bir Felakettir

Ya Filistin’i Geçip Heyet Tahrir Eş-Şam’a Ulaşmak!!!

Haber:

Yahudi varlığı, Filistin ve başka yerlerde arbede çıkarıyor ve 31/05/2023 Çarşamba sabahı olduğu gibi; Halk Cephesi’nin Suriye’deki Genel Komutanlığı’nı bombalıyor.

Yorum:

Gösterilen muazzam çabalara, büyük fedakarlıklara ve çok sayıda gruplara ve operasyonel güçlere rağmen Müslümanlar için toparlayıcı bir devletin yokluğunun gölgesinde yıllar geçtikçe ümmetin sorunları daha da zorlaşıyor, sorunları ve acıları daha da karmaşıklaşıyor; bu ise mübarek topraklar ve Şam meselelerinde açıkça görülmektedir. Temel değişiklik, sadece bu sorunların niceliksel ve sayısal olarak derinleşmesidir; bu yüzden kurbanlar, toprakların parçalanması, yerleşim, zulüm ve düşmanın kibri artmakta, karşıt resmi tarafların güçleri zayıflayıp kötüleşmekte ve taviz vermek durumun efendisi olmaktadır!

Bunun sebebi, sorunun nedenlerinin hala mevcut olmasıdır. Zira Yahudi varlığının kurulmasıyla oluşan sistem hala nesilden nesile aktarılmakta ve hala aynı amaca hizmet etmektedir. Ayrıca çoğu güç tarafından benimsenen araçlar ve çözümler hala aynı olup kendilerini yeniden dönüştürmekte ve başarısız deneyimlerini yeniden tekrarlamaktadırlar.

1948 yılında Filistin’i teslim eden ve Yahudi varlığını tesis eden güçler ve rejimler hala aynı olduğu gibi operatörleri de hala Batı olup onların ve Yahudi varlığının bekasını koruma saplantıları da aynen devam etmektedir; böylece mesele, 1967 yılı ve sonrasındaki aynı rejimler tarafından Filistin davasının tüm istasyonlarında tekrarlanmakta ancak hiçbir ders alınmamaktadır; zira gruplar ve operasyon güçleri her zaman olduğu gibi onu bir dayanak noktası olarak almakta ve onun katı gerçekliğini, yani onun çevreleme araçlarından başka bir şey olmadığını fark etmeden kucaklamaktadırlar.

Suudi Arabistan’ın Şam gruplarına verdiği hibe ile Katar’ın Gazze’ye verdiği hibe durduruldu ​​veya aynı amaç için kullanıldı. Nitekim Suriye Halkının Dostları ve destekçi ülkeler ile Suriyeli gruplar arasındaki ilişki, Filistin vakıasından kopyalanan keskin bir örnek olduğu gibi Suriyeli mülteciler de Filistin vakıasından kopyalanan bir örnektir.

İki vaka arasındaki büyük benzerlik ve iki vakada da geçmiş ile günümüz arasındaki benzerlikler, bu grupların vizyonunun kısır olduğunu ve aynı sonuçlara ve aynı akıbete yol açacağını göstermektedir.

Camp David’de Sedat ve Mısır rejimi için anormal olan Yahudilerle anlaşmayı öncelemesi oldu, rejimler Yahudi varlığını kucaklamak için tekrar geri döndüler ve şartlar uygun hale geldiği için de normalleşme treni hareket etti!!

Nitekim Arap rejimi de aynı şekilde şartların uygun hale gelmesiyle Suriye rejimine geri döndü. Dolayısıyla rejimlerin halkların trajedilerine müdahil olmaları ve saf tutmaları, görevin sona ermesine ve durumun aslına geri dönmesi kadar olan rollerden başka bir şey değildir.

Bu dersin yok olması ve bu gerçeklerin göz ardı edilmesi, Yahudi varlığı ile savaşmada ve onunla normalleşmede süngünün başı olmaktan; Oslo’ya, Madrid’e ve normalleşenler lehine baskıya ve Müslümanların katillerinin kucağına düşmeye; Şam’daki normalleşenler lehine çalışmada ve muhalif sesleri bastırmada süngünün başı olmaya kadar hareketleri ve grupları şimdi içinde bulundukları duruma düşürdü.

Rejimler ve Yahudi varlığı birbirini pekiştiren bir sistemdir ve rejimlerin çıkarlarını sömürgeciler belirlemekte olup kesinlikle özgürlük isteyenlerin yanında değildir. Dolayısıyla bu yönde bilinçli olmak, çalışanları ve hareketleri tuzağa düşmekten kurtaracaktır. Onları tuzağa düşüren şey ise bu yöndeki bilinç eksikliğidir. Bu yüzden onları yönlendiren ve istihdam eden rejimler oldu, aksi değil. Hatta, mücrim Esad rejimini su yüzüne çıkarmak ve onunla normalleşmek için çalışan Türk politikasının hizmetkarına dönüştüğünde Rus devriyeleri için bir muhafıza dönüşen Heyet Tahrir eş-Şam'da olduğu gibi dünkü talepleri bugünle çelişir bir hale geldi.

Bu nedenle Yahudi varlığını ve tiran rejimleri kökünden söküp atma konusunda ciddi olan herkesin kesinlikle yapması gereken, onları bir arada tutan vidaları söküp atmak için çalışmaktır; aksi taktirde gerek tarihin, gerekse vakıanın dile getiremeyeceği gerçeklerin bilincinde olunmaması nedeniyle sadece zaman, çaba ve fedakarlıkların kaybından başka bir anlama gelemeyen hamleler ve çabalar devam edecektir.

Heyet Tahrir eş-Şam ve benzeri hareketleri bekleyen şey, rejimlerin ve onların arkasında duranların çıkarlarının mezbahanesinde katledilinceye kadar işlevlerinin veya aşamanın sona ermesinden başka bir şey değildir. Nitekim Erdoğan’ın Sisi karşıtı medya kanallarını ile Kaşıkçı dosyasını kapatması, bu rejimlerin geçici araçlardan kurtulmasının ne kadar kolay olduğunun en güzel örneğidir.

Rejimlerin doğasının, birbirleriyle olan ilişkilerinin ve onlarla olan ilişkinin doğasının bilincinde olmak kaçınılmazdır, dahası hareketler ve meseleleriyle ilgili varoluşsal bir bilinçtir. Bu bilincin yok olması ise, hareketlerin gerek kendisini, gerek hedeflerini, gerekse ümmetini yok oluncaya kadar vuran bir silaha dönüşmesi anlamına gelmektedir.

İslam’ın bekası ve ümmetin muzaffer olması, Allah Subhanehu’nun bir vaadidir; bu yüzden ümmetin evlatlarından olan muhlislerin, güç ve kuvvet ehlinin, ordu subaylarının ve ketibe liderlerinin, hain yöneticilerin bu sistemini kökünden söküp atmaları ve onların tahtlarının enkazının üzerine Nübüvvet Minhacı üzere Hilafeti kurmaları gerekir; zira Hilafet, mübarek toprakları ve kutsallarını kurtarmak için ümmeti bu cendereden çıkaracak ve İslam’ı, yeniden alemlere bir nur ve adalet risaleti olarak taşıyacaktır.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

Dr. Musab Ebu Arkub - Mübarek Toprak (Filistin)

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER