Çarşamba, 25 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/27
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Tunus, Mücrim Beşar Rejimiyle Diplomatik İlişkileri Yeniden Kurmak İçin Arap Ülkeleriyle Yarışıyor!

بسم الله الرحمن الرحيم

Haber-Yorum

Tunus, Mücrim Beşar Rejimiyle Diplomatik İlişkileri Yeniden Kurmak İçin Arap Ülkeleriyle Yarışıyor!

Haber:

Tunus Dışişleri Bakanı Nebil Ammar 13/03/2023 Pazartesi günü şunları söyledi: “Birçok Arap ülkesi Suriye ile ilişkilerini düzeltmeyi düşünüyor.” CNN’den Becky Anderson ile yaptığı bir röportaj sırasında şunları ekledi: “Evet, birçok Arap ülkesi zaten Suriye makamlarıyla temas halinde, ben de bizzat Şam’daki meslektaşlarımla telefon görüşmesi yaptım. Birçok Arap ülkesi bu konuda olumlu düşünüyor.” Bu açıklama, bakanın diğer Arap ülkelerinin Suriye rejimiyle ilişkileri yeniden tesis etme adımlarını takip edip etmediğine dair bir soruya yanıtı olarak geldi.

Tunuslu bakan da şunları söyledi: “10 yılı aşkın bir aradan sonra bizim de gerçekçi olmamız gerekiyor; Suriye halkını kimin yöneteceğinin tercih edilmesi bir iç meseledir. Bizim devletle, Tunus ve Suriye olmak üzere iki devlet arasında ilişkilerimiz vardır.”

Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said, 10/03/2023 Cuma günü Suriye rejimi ile diplomatik ilişkileri yeniden kurmayı planladığını duyurdu ve şunları söyledi: “Şam’da bir Tunus büyükelçisinin ve Tunus’ta da Suriye’den bir büyükelçinin bulunmamasını hiçbir şey haklı gösteremez. Suriye’deki rejim meselesi sadece Suriye halkını ilgilendirir. Bizler Suriye devletiyle muamele ediyoruz, Suriye halkının tercihleriyle kesinlikle hiçbir ilgimiz yok.

Yorum:

Tunus rejiminin, milyonlarca Suriyeliyi öldürüp yerinden edecek kadar ileri giden mücrim Beşar Esad rejimiyle diplomatik ilişkileri yeniden tesis etmesi hiç garip değildir. Çünkü bu, Arap Birliği’nin, on yılı aşkın bir süredir dışlandıktan sonra bu katil rejimi kuluçkasına geri döndürme eğilimini yansıtıyor.

Nitekim bu sefil Tunus rejiminden önce, bu aşağılık hedefe ulaşmaya çalışan birçok Arap rejimi vardır. Zira Arap ülkelerinin Şam ile kurduğu temaslar ve Suriye rejimi ile normalleşme çalışmaları yıllardır hiç durmamıştır. Nitekim Suudi Arabistan, Suriye’yi vuran deprem bahanesiyle, 6 Şubat’ta meydana gelen yıkıcı depremin ardından yardım çalışmaları kapsamında Suriye’nin zarar gören bölgelerine yardım yüklü uçaklar göndermiştir.

Ürdün ve Mısır dışişleri bakanları, savaşın başlamasından bu yana geçen ay ilk kez Şam’ı ziyaret ettiler. Mısırlı bakanın ziyareti ise; Esad ile Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi arasında 7 Şubat'ta ilk kez yapılan telefon görüşmesinin ardından geldi.

Mısır, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Ürdün ve diğerleri gibi Arap ülkelerinin, Beşar rejimiyle aleni bir şekilde diplomatik ilişkileri yeniden tesis etmeleri doğal bir meseledir.Çünkü bu ajan rejimler de tıpkı Beşar’ın yaptığı gibi kendi halklarıyla savaşıyorlar ve bir gün olsun halkların hareketine karşı komplo kurmaktan vazgeçmediler. Dolayısıyla bu rejimler, devrimlerin kendilerine doğru kaymasından korkuyorlar ve herhangi bir değişim tezahürünü ortadan kaldırmak için bütün diktatörlerle koordinasyon kuruyorlar.

Ancak Tunus rejiminin bunu yapmasının, özel bir anlamı ve özel bir çağrışımı vardır. Zira ilk olarak Tunus’ta patlak veren devrimin, Arap halklarını otoriter rejimleri devirme yolunla hareket etmeleri için ilham kaynağı olduğu anlamına gelmektedir. Bu da bu devrimin artık bittiği anlamına geliyor. Bu ise 2011’de zorba tiran yöneticilere karşı değişim çarkına yön veren Tunus’un bugün tekrar zorba yönetimine geri döndüğü anlamına gelmektedir. Dolayısıyla tiran rejimlere karşı ilk Arap devriminin doğuşuna tanık olan Tunus, bugün bizzat kendi ölüm fermanını verdiğini ilan ediyor.

Ancak Tunus ve Arap ülkelerindeki komplocular, Arap halklarına ve onların değişim iradelerine karşı ne kadar komplo kurarlarsa kursunlar ve ne kadar günah ve düşmanlık üzere yardımlaşırlarsa yardımlaşsınlar, özellikle İslam insanların kalplerinde derin bir şekilde kök salmışken bu halklar arasındaki mücadele ruhunu asla öldüremeyeceklerdir. Zira Müslüman kitleler, bu kez başlarına musallat olmuş bu rejimlere karşı, İslam düşüncesinin yenilmez silahıyla ve herhangi bir liderliğin rekabet edemeyeceği İslami fikri liderlikle mücadele etmeye devam edeceklerdir. Bu yüzden komplocular, -ne kadar çaba gösterirlerse göstersinler-, Müslümanların kalplerinde yerleşen İslam ateşini asla söndürmeyeceklerdir. Dolayısıyla ne kadar komplo kurarlarsa kursunlar ve ne kadar kafirlerle yardımlaşırlarsa yardımlaşsınlar, asla çabalarında başarılı olamayacaklar ve hüsrana uğramış ve mağlup olarak geri döneceklerdir. Zulmedenler yakında nasıl bir inkılap ile devrileceklerini bileceklerdir.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

Ahmed El-Hutvânî

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER