Çarşamba, 25 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/27
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Sudan Halkı Sömürgecinin Ajanlarına Güvenmiyorlar!

بسم الله الرحمن الرحيم

Haber-Yorum

Sudan Halkı Sömürgecinin Ajanlarına Güvenmiyorlar!

Haber:

Birleşmiş Milletler (BM) Sudan’daki Geçiş Entegre Misyonu (UNITAMS) Başkanı ve BM Genel Sekreteri Sudan Temsilcisi Volker Peretz, çerçeve anlaşmasını, yeni bir geçiş dönemi için anayasal düzenlemelere yol açan nihai bir anlaşmaya yönelik ilk ve önemli bir adım olarak nitelendirdi.El-Hurra TV'ye verdiği röportajda, sokağın anlaşmayı imzalayan temsilcilere güvenmediğini belirterek, anlaşmaya imza atanları bunun gerçek bir geçişe ve sivil bir hükümete yol açacağını kanıtlamaya çağırdı.(Nabd Sudan, 26 Aralık 2022)

Yorum:

Kafir Batı, Hilafetin enkazı üzerine İslam beldelerinde kurduğu sömürge sistemini yapılandırmaya devam ediyor. Müslümanların beldelerine yabancı olan bu bölgeselci sistem, sömürgeci Batılı kapitalizmden başka bir şeyi temsil etmemektedir. Nitekim Batı bu ulusal devletleri kurdu ve şimdi de bu tür anlaşmalar tasarlayarak onlara canlandırma dozları enjekte ediyor. Ama artık bölgeselci devletin ayıbı ifşa olurken halklar ona başkaldırmakta, tiranların tahtları yıkılmakta ve günahkar zorba krallar sendelemektedir. Bunun üzerine Batı, yozlaşmış sömürgeci sisteminin düşüşünü önlemek için Volcker, Godfrey ve benzerleri gibileriyle geri döndü.

Tasarladığınız ve imzacılara empoze ettiğiniz bu anlaşmanıza imza atanlara insanlar nasıl güvensinler ki?! Ey sömürgecinin temsilcisi! Şunu iyi bil ki, yaptığınız bütün anlaşmalar ve sözleşmeler İslam ümmetinin ayakları altındadır ve sömürgeci bir yönetim için ajanlarla imzalanan her türlü anlaşma ve belge İslam ümmeti için hiçbir şey ifade etmemektedir ve sadece günler sonra ümmet bunlara sırtını dönecektir. Batı’ya tabi olan birinin imzaladığı çerçeve anlaşması ve diğer anlaşmalar, kendi kendine barış yapan veya efendisiyle ya da efendisinin ajanıyla tokalaşan kimse gibi olup ümmet ise onlardan beridir.

Müslümanlar; ülkelerinde ve Sudan’ın her yerinde kadınların, çocukların ve masum insanların öldürüldüğünü, yerinden edildiğini, taciz edildiğini, zulmedildiğini, göçe zorlandıklarını ve aç bırakıldıklarını gördükleri gibi kiralık ajanların ihtişam içinde yaşadıklarını, kıllarını dahi kıpırdatmadıklarını, çocuklarını sömürgeci Batı’nın okullarında ve üniversitelerinde okuttuklarını, Müslümanların evlatlarının ise açlıktan, savaştan, endişe ve sıkıntıdan öldüklerini gördükleri halde sömürgecinin ajanlarına nasıl güvensinler ki?!

Sudan halkı Müslüman olup İslam şeriatının tatbik edilmesini arzulamakta, bunun için büyük fedakarlıklar yapmakta, küfürden ve onun yöneticilerinden, ajanlarından ve paralı askerlerinden nefret etmektedirler. Zira Müslümanlar, insan yapımı hükümleriyle çerçeve anlaşmasının Allah Subhanehu’nun öfkesini getireceğini biliyorlar ve aynı şekilde Sudan halkı da dinin yönetimden, siyasetten ve hayattan ayrılması çağrısında bulunanlardan tiksiniyorlar. Ayrıca onların ezici bir çoğunluğu yöneticilerine güvenmiyorlar ve onları sömürgeci kâfirlerin elindeki ucuz araçlar olarak görüyorlar. Nitekim artık yöneticilerin saray mollaları da ifşa olmuştur. Bu yüzden insanlar o Ruveybidaları emir sahipleri olarak görerek İslam’ı çarpıtanlardan yüz çevirmiş olup insanlar bu alimleri, sadece tiran yöneticilerin borazanları olarak görüyorlar.

Sudan halkı kesinlikle tüm bunların farkında olup bunları apaçık varsayımlar olarak kabul ediyorlar ki ajanları baskı altına alan ve onları iktidardan uzaklaştıran kaç devrim yaptılar. Bu yüzden onları, ümmetin gasp edilen otoritesini geri elde etmek için çalışan muhlislerle birlikte çalışmaya davet ediyoruz. Biliyorum ki onlar, sömürgeciden ve onun araçlarından korkmuyorlar. Zira değişim çağrısına defalarca tüm cesaret ve cüretkarlıklarıyla cevap verdikleri gibi İslam’a davet eden çağrılara da güçlü bir şekilde cevap verdiler. Böylece içlerindeki hayır tohumunun canlı olduğunu, İslam uğrunda fedakârlık yapmaya ve ölmeye hazır olduklarını ispatlamışlar ve değişim çarklarıyla birlikte hareket etme konusundaki inanılmaz yeteneklerini ortaya koymuşlardır. Böylece de onlar, her fırsat bulduklarında ve şartlar olgunlaştığında İslam sancağını layıkıyla taşıdılar ve Allah’ın izniyle yirmi birinci yüz yılda da Hilafetin Ensarları olacaklardır.

Tüm Batı şunu iyi bilsin ki; ajanlarını güçlendirmek için ne kadar çaba gösterirlerse göstersinler, çabaları boşa gidecek, onlara hiçbir fayda sağlamayacak ve onlara sadece başarısızlık ve yürek acısı getirecektir. Ayrıca bu çaba ve gayretlerine destek vermeleri için ne kadar Müslüman evladı toplarlarsa toplasınlar, ümmeti temsil etmediklerinden dolayı bir eşya gibi düşecekler ve bu anlaşmalar da ümmetin nazarında batıl olarak kalacağı gibi Allahu Teala’nın Muhkem-i Tenzil’de vasfettiği gibi kafir Batı apaçık bir düşman olarak kalmaya devam edecek, kökleri kazınacak, ajanları beldelerimizden söküp atılacak ve Nübüvvet Minhacı üzere Raşidi Hilafetin kurulmasıyla İslami yönetim yeniden başlayacaktır. Allah’ın izniyle bu olacaktır. وَيَقُولُونَ مَتَى هُوَ قُلْ عَسَى أَن يَكُونَ قَرِيباًNe zamanmış o?” diyecekler. De ki: “Yakın olsa gerek!” [İsra 51]

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

Gâde Abdulcabbar (Ümmü Evâb) – Sudan

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER