Çarşamba, 25 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/27
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Sömürgeci Kapitalistler, Yozlaşmış Liderlerinin Gözetimi Altında Afrika’yı Vahşi Bir Şekilde Aç Bırakıyorlar!

بسم الله الرحمن الرحيم

Haber-Yorum

Sömürgeci Kapitalistler, Yozlaşmış Liderlerinin Gözetimi Altında Afrika’yı Vahşi Bir Şekilde Aç Bırakıyorlar!

Haber:

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) ve Birleşmiş Milletler Dünya Gıda Programı (WFP) tarafından hazırlanan Açlık Sıcak Noktasında Raporu, akut gıda güvensizliği konusunda erken uyarılar yayınladı ve akut gıda güvensizliğinin Ekim 2022’den Ocak 2023’e kadar kötüleşmesinin beklendiği sıcak noktalara sahip ülkelerde hayatları ve geçim kaynaklarını kurtarmak ve kıtlığı önlemek için acil insani yardım çağrısında bulundu. Afrika Boynuzu’nda, bölgedeki 37 milyondan fazla kişinin, Entegre Gıda Güvencesi Faz Sınıflandırmasının üçüncü seviyeye (IPC3) ulaşması ve bunun önümüzdeki aylarda daha da kötüleşmesi bekleniyor.

Yorum:

Kuraklığın etkileri, özellikle doğu ve güney Etiyopya, doğu ve kuzey Kenya ve güney ve orta Somali’de kötüdür. Bu da sakinlerin krizde oldukları ve temel geçim kaynaklarının tükenmesi veya kriz müdahale stratejileri yoluyla gıda ihtiyaçlarını neredeyse en asgari düzeyde karşılayabildikleri anlamına geliyor.

Afrika Boynuzu ve bir bütün olarak kıta, sömürgeci Batı’nın boyunduruğu altında onlarca yıldan beridir çeşitli felaketlerin acısını çekmektedirler. Nitekim soykırım, altyapının yıkılması, kaynakların yağmalanması, kuraklık ve yoksulluğun acısını çektiler. Kapitalist rejimler ve onlarla birlikte uluslararası yardım kuruluşları, sefalet ve krizlere kalıcı bir çözüm bulmaktan çok ama çok uzaktırlar.

İnsanların aç kalmasının gerçek nedeninin, medya ve küresel gıda ve araştırma kurumlarının vurguladığı gibi yağmur, iklim değişikliği veya çatışmalarla hiçbir ilgisi yoktur; bilakis büyük ölçüde kapitalist sistemin yozlaşmış ekonomi politikaları ve aynı şekilde açgözlü taleplerinden başka hiçbir şeyi önemsemeyen yozlaşmış rejimler ve politikacılarla ilgisi vardır. Afrika Boynuzu’nu da içeren Afrika, mineraller, nehirler ve geniş verimli topraklar da dahil olmak üzere muazzam bir doğal zenginliğe sahiptir. Ancak bu kaynaklar, sadece kendileri için çalışan seçkin şirketler tarafından kullanırlarken insanlar ise eli boş olarak dönmektedirler! Nitekim Afrika’nın zengin toprakları vahşi bir şekilde suistimal edilmesinin yanı sıra halkı da, liderlerinin gözetimi altında açlıktan ölüyorlar. Tom Burgis, “Yağma Makinası” adlı kitabında bu meseleyi çok güzel açıklamıştır. Zira kitapta, bol miktardaki hammaddelerin, bazı Afrikalı seçkinleri, Batılı finansörleri, gizemli Çin çıkarlarını ve hatta Dünya Bankası’nı Afrika ülkelerini sistematik olarak yağmalamaya ve sömürmeye nasıl yönlendirdiğini anlatıyor.

Afrika, ülkeleri yoksullaştıran, yoksulluğu, cehaleti ve hastalığı teşvik eden Batı ve ajanlarını kovmadıkça bu talihsiz durumdan kurtulamayacaktır. Ayrıca yetiştirdiklerini yedikleri verimli topraklarını ekmedikçe ve onları yoksullaştıran ithal pembe çözümlerden vazgeçmedikçe halkı için de bir çıkış yolu yoktur. Ancak kapitalist sistemden kurtulup Hilafeti kurmadıkça bunun gerçekleşmesi mümkün değildir.

Afrika’nın bu bölgesine musallat olmuş bu kötü durumu kabul etmeli ve Nübüvvet Minhacı üzere Hilafeti kurmak amacıyla Hizb-ut Tahrir ile birlikte çalışmak için acele etmeliyiz. Zira Afrika’yı bu felaketlerden koruyacak, ülkemizdeki sömürgeci müdahalenin elini koparacak ve tüm tebaasının gıda güvenliğini sağlayacak olan sadece Hilafettir.

Hilafet döneminde meydana gelen bir olayı hatırlatmak istiyorum. Halife Ömer İbn Hattab Medine-i Münevvere’deki kıtlık zamanında valilere Arap Yarımadası’na gıda hububatı göndermelerini talep ettiği bir mektup yazmıştı; nitekim gıda hububatları ve diğer ihtiyaçlarla yüklü olan develer, Şam, Irak ve Mısır’dan geldiler. Bunun üzerine yemekler pişirildi ve Medine-i Münevvere’ye sığınan herkese devletin nafakasından günlük olarak yemek verildi. Nitekim rivayetlerden birine göre günlük beslenen insan sayısı 40.000’e kadar ulaşmıştır. Ama Ömer Radıyallahu Anh, kıtlık zamanında et ve tereyağı yemeyi reddetmişti. Açlıktan karnı gurulduyordu ama o şöyle diyordu: “Gurulda ey karnım guruldayabildiğin kadar. Müslümanların çocukları doyuncaya kadar etten asla tadamayacaksın.”

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Şaban Muallim - Kenya

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER