Salı, 24 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/26
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Tiran ve Sanafir Adaları: Suudilerin Yahudi Varlığıyla Normalleşmesinin Bir Bahanesi ve Aldatmacasıdır!

بسم الله الرحمن الرحيم

Haber-Yorum

Tiran ve Sanafir Adaları: Suudilerin Yahudi Varlığıyla Normalleşmesinin Bir Bahanesi ve Aldatmacasıdır!

Haber:

Arap 48 web sitesine göre 30/06/2022’de Yahudi yetkililer şunları söyledi: Amerika, Yahudi varlığı, Suudi Arabistan ve Mısır, ABD Başkanı Biden’ın Ortadoğu ziyareti öncesinde Tiran ve Sanafir adaları üzerindeki egemenliğin Mısır’dan Suudi Arabistan’a devretmeye yönelik nihai bir anlaşmaya ilişkin bir dizi anlaşma, anlayış ve garantilere ulaşmaya çok yaklaştılar.

Yorum:

Arap rejimleri, birkaç yıl önce hayal bile edilemeyecek bir çöküşün derinliğine ulaştılar ki buna bakan biri, bu çöküşün öncekinden çok daha fazla derinleştiğini görecektir. Nitekim Kızıldeniz’de bulunan ve Mısır’a ait olan ve 2018’de Suudi Arabistan’a verilmesine karar verilen Tiran ve Sanafir adaları konusunda bugün yaşananlar, artık Suudi Arabistan’ın Amerika’nın talimatlarına karşı tabuları ve engellerinin olmadığının bir kanıtıdır.

Eski ABD Başkanı Trump, seçimlerde kullanacağı ve bununla Yahudi varlığına hizmet edeceği bir başarıyı kendi hanesine kaydetmek istedi ve bu nedenle Arap ülkelerini Yahudi varlığıyla normalleşme yoluna sevk etti. Nitekim Suudi Arabistan’ın hava sahasını Yahudi varlığının uçaklarının geçmesi için açması, bunun ilk adımı oldu.

Bugün de aynı hedeflerden hareketle bu yıl sonunda yapılacak kongre seçimlerinde kendisine fayda sağlayacak bir başarıya imza atmak isteyen mevcut ABD Başkanı Biden, Suudi Arabistan’ı Yahudi varlığıyla normalleşme yolunda daha fazla adımlar atmaya sevk etmek istiyor ve bunun için de iki argümanı var;birincisi, Mısır’ın yetmişli yılların sonlarında Yahudi varlığıyla imzaladığı ihanet anlaşmasının, Suudi Arabistan’ın bir parçası haline gelen Tiran ve Sanafir adalarını içermesi, yani onların hain Camp David anlaşmasına dahil olmaları. Bu nedenle Suudi Arabistan, Mısır’daki hain rejimin ve Amerika’nın uluslararası kisvesi altında Allah’tan, Rasulü’nden ve müminlerden utanmadan Yahudi varlığıyla anlayışlar ve anlaşmalar imzalamaya koşmaktadır.

İkinci argümana gelince; kendisini İran’dan korumaktır. Zira Amerika, İran’ı Suudi Arabistan’ı tehdit etmeye zorlamaktadır ki böylece Suudi yöneticiler tarafından Amerikan ve Yahudi koruma talebine izin verilsin. Ama gerek Arap Yarımadası halkı gerekse diğer Müslümanlar, Suud Hanedanı yöneticilerinin, özellikle de İbn Selman’ın ihanetinin büyük bir kısmını bilmektedirler. Zira onlar, onunla Yahudiler arasında yapılan gizli görüşmelerden, meselenin sadece İran ve adalar olmadığından, aksine adalar ve İran’ın, İbn Selman’ın ihanetini içeride pazarlayabileceği bahaneler ve argümanlardan ibaret olduğundan uzak değillerdir.

Bu nedenle İbn Selman’ın içine düşmüş olduğu çukur bir öncekinden daha derindir ve Allah nusretine izin verinceye kadar devam edecektir. Dolayısıyla bu yöneticiler silip süpürüleceği gibi tüm zorba dönemi de onlarla birlikte silip süpürülecek, Nübüvvet Minhacı üzere Hilafet kurulacak, sınırları yıkacak, Yahudilerle savaşacak ve mübarek toprakları onların pisliklerinden temizleyecektir.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

Bilal Et-Temimi

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER