- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Dilenciler Tercihte Bulunamazlar!
Haber:
Taliban, bu kez yıkıcı depreme yanıt verilmesi gereğine atıfta bulunarak, ABD’nin Amerikan bankalarındaki donmuş varlıkları serbest bırakmasına yönelik çağrılarını yineledi.ABD, Taliban iktidarı ele geçirdiğinde 9,5 milyar doları dondurdu ve hala yaklaşık 2 milyar doları elinde tutuyor.Depremin ardından Taliban’ın dini lideri Haybatullah Ahundzade de şöyle bir talepte bulundu: “Uluslararası toplum, ve insani yardım kuruluşları, depremden etkilenen Afgan halkına yardım sağlamalıdır.”
Yorum:
Afganistan’da son yirmi yılın en ölümcül depreminde (6,1 büyüklüğünde) 1000’den fazla insan öldü ve yüzlerce ev yıkıldı. Depremden etkilenen bölgede, kerpiç ve ahşap evler ve diğer malzemeler, hava koşullarından dolayı hasara maruz kaldılar. Zira deprem, Afgan halkının yaşadığı felaketi ve mevcut sorunları daha da kötüleştiren şiddetli muson yağmurlarıyla aynı zamana denk geldi. Afganistan ciddi bir ekonomik krizle karşı karşıya olup panzehirin hala New York'ta tutulduğuna inanılıyor. ABD ise Taliban’ın iktidarı ele geçirmesinden duyduğu hoşnutsuzluğu dünyaya kanıtlamaya çalışıyor. Zira ticari ilişkileri ve faaliyetleri zayıflatmak için Afganistan’ın satın alma gücünü azaltmak ve bankacılık sistemini boğmak için baskı uyguluyor. Afgan yetkilileri de depremzedelere yardım etmek için kalan donmuş paranın iadesini talep ediyor.
Afganlar, diğer tüm Müslümanlar gibi, doğrudan kendilerini yönetmeseler bile bu yeni sömürgeci devletlerin oynayabileceği çirkin rolü kabul etmeleri gerekiyor. Bu nedenle çözüm, bu odaklarla her türlü ilişkiyi kesmek, herhangi bir ittifak kurmayı reddetmek veya onlara herhangi bir teklifte bulunmamaktır.
Uluslararası yardım beklemek ve aramak, herhangi birinden zelil bir şekilde hakkını vermesi için dilenmek gibidir. Şayet hakkınsa, onlardan çekip almalısın. Bu ise ancak Müslümanlar, kendilerini kardeşlerinden ayıran sınırları yıktıklarında olacaktır. Nitekim yiyecek ve diğer yaşam gereksinimlerinin kıtlığı fiziksel problemler gibi görünebilir. Ancak benlik duygusunun bıraktığı yara izi daha da kötüdür. Sorunların acısını çeken ülkeler, yüksek faiz oranlarıyla dolarla borç almak zorunda kalıyor ve bu da onları kapitalist güçlere daha da borçlu hale getiriyor.Böylece yoksul ülkeler, kendilerini bir kısır döngünün içinde buluyorlar: Zira borçlu oldukları devletlere geri ödemek için daha fazla kredi alıyorlar ve aynı zamanda halkını da haklarından mahrum ediyorlar.
Afganistan stratejik olarak petrol ve doğalgaz zengini Orta Doğu ve Orta Asya’nın yakınında yer alıyor ve bu da ona önemli bir jeo-stratejik konum sağlıyor.Türkmenistan’ın dünyanın en büyük doğalgaz rezervlerinden birine sahip olduğunu bilsek de Afganistan’ın İran ve Türkmenistan’ın civarında yer alması onu önemli kılıyor. Çünkü bu doğalgaz ancak boru hatları ile pazarlanabilir. Dolayısıyla bu boru hatlarının bağlantısı bu bölgenin önemini göstermektedir. Ayrıca Afganistan’ın kendisi de mineraller ve değerli taşlar gibi doğal kaynaklar açısından zengindir.
Amerika Birleşik Devletleri ve Sovyetler Birliği, onun halkının iradesine ve cesaretine galip gelmede başarısız oldular. Bu da bu yenilmez insanların, İslam’ı kabul ettiklerini, yedinci yüzyılın başlarında kendilerine ulaştığında onu benimsediklerini ve İslam’ın sistemlerinin yeniden kendilerine uygulanmasını istediklerini kanıtlamaktadır. Şüphesiz İslam tarihi, dönemin Halifelerinin ümmeti acılarından ve aşağılanmalarından nasıl kurtardıklarının örnekleriyle doludur.
Buna dair örneklerden biri de İkinci Raşid Halife Ömer İbn Hattab’tır:
H. 18 yılında, Arap Yarımadası’nı kuraklık vurunca H. 17-18 döneminde Şam’ın büyük bir kesimini vuran veba, sorunu daha da kötüleştirmişti. Bunun üzerine Ömer, kararlı ve hikmetli bir şekilde davranmış ve sorumlu herhangi bir Müslüman için mükemmel bir örneklik sergilemiştir. Zira Mısır ve Irak’tan gıda tedarikini seferber etmiş, dağıtımlarını bizzat kendisi denetlemiş, şahsi olarak güzel yemek yemekten veya evde yemek yemekten kaçınmış, zekâtın toplanmasını ertelemiş, hırsızın acil ihtiyacı olma ihtimalinden dolayı hırsızlık cezasını durdurmuş ve insanlar, üzerlerindeki kuraklığı hafifletmesi için Allah’a duada bulunmuşlardır. Kıtlığın ardından Ömer, Mısır’daki valisi Amr İbn Âs’a, Mısır’dan Arap Yarımadası’na düzenli yiyecek tedarikini sağlamak için Nil’i Kızıldeniz’e bağlayan bir kanal açmasını emretmiştir.
İşte onlar, otoritenin avantajlarından yararlanmak için yönetmeyen gerçek yöneticilerdir. Ancak bu otorite, onların uykularını kaçırmış ve günlerini İslam’ı korumak ve yaymak için canla başla çalışarak geçirmişlerdir.
Ömer İbn Hattab, Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in şöyle dediğini rivayet etmiştir: ...وَتُغِيثُوا الْمَلْهُوفَ وَتُهْدُوا الضَّالَّ “(Yolların haklarından biri de oradan geçenlerden) yardıma muhtaç olan (Müslümanlara) yardım etmeniz ve yolunu şaşıranlara da yol göstermenizdir.”
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Ahlak Cihan