- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Abdullah, Yahudi Varlığını Korkutan Bir Ateşin Tutuşmasını Engellemek İçin Hızlı Bir Şekilde Harekete Geçti!
Haber:
Ürdün Kralı İkinci Abdullah’ın medya ofisi, “Snd Haber Ajansı’na” gönderdiği kısa bir mesajla, kralın önümüzdeki hafta Batı Şeria’yı ziyaret edeceğini ve bu ziyaretin, “kardeşlerle destek ve dayanışmayı ve onların meşru haklarını desteklemek ve onların koşullarını iyileştirecek ve ikili iş birliği biçimlerini geliştirecek her şeyi görüşmek” bağlamında gerçekleşeceğini vurguladı.
Filistin Dışişleri Bakanlığı Danışmanı Ahmed ed-Dik, “Snd Haber Ajansı’an” yaptığı açıklamada, ziyaretin Filistin meselesindeki gelişmelere ilişkin Filistin ve Ürdün liderlikleri arasındaki ortak koordinasyon bağlamında gerçekleşeceğini ve Filistin liderliğinin uluslararası forumlarda Filistin halkının sorunları ve haklarıyla uyum içinde olduğuna dair kalıcı güven temelinde Kral İkinci Abdullah’ın vizyonunu duymakla ilgilendiğini söyledi.
Ürdün Milletvekili Halil Attia ise “Snd Haber Ajansı’na” bu ziyaretin, Ürdün'ün Filistin halkının pozisyonlarını belirleme ve desteklemedeki doğal rolü bağlamında gerçekleşeceğini vurguladı. (Snd Haber Ajansı 24/3/2022)
Yorum:
Ürdün Kralı’nın bu hamleleri, Yahudi varlığının Dışişleri Bakanı Yair Lapid’in Amman’ı ziyareti ve Kral Abdullah ile görüşmesinden sadece iki hafta sonra gelmiştir. Ortaya çıkan bilgilere göre ziyaret, Müslümanların ribat (nöbet) ve ibadet için akın etmeleriyle birlikte Mescid-i Aksa’ya yönelik saldırıların yoğunlaştığı Paskalya da dahil olmak üzere özellikle bu yıl Yahudi bayramlarına denk gelen Ramazan ayında durumun tırmanma olasılığını görüşmek için gerçekleşecektir.
Yahudi varlığının (Şin Bet) Güvenlik Servisi Başkanı Ronen Bar,önümüzdeki Ramazan ayında güvenlik durumunda bir alevlenme olasılığı olduğu konusunda uyarıda bulunmuş ve Bar, göreve başlamasından bu yana ABD’ye yaptığı ve geçen hafta başlarında döndüğü ilk ziyareti sırasında ABD’li yetkililere bu tahminleri bildirmiştir. Dolayısıyla bu da Abdullah’ın Ramazan ayının başlamasına günler kala bu acil hareketlerini tefsir etmektedir. Zira kral Abdullah, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ın bu hafta başında tedavi gördüğü Almanya’dan Ürdün üzerinden dönüşü sırasında değil de doğrudan Ramallah’ta görüşmek için onun dönmesini beklemektedir. Bu da konunun önemine delalet etmekle birlikte belki de Abdullah’ın programı Yahudi varlığının liderleriyle görüşmeyi de içerdiği için böyledir.
Ürdün Kralı’nı harekete geçiren şey, Mescid-i Aksa için endişe duyması olmadığı gibi özellikle Paskalya olmak üzere bu tür bayramlarda on binlerce kişiye ulaşan tapınak cemaati sürülerinin Mescid-i Aksa’ya baskın düzenlemelerini ve burayı kirletmelerini engellemek ve Müslümanların Mescid-i Aksa’da ibadet etmelerinden ve ribat (nöbet) tutmalarından korktuğu için de değildir. Ancak o, bu eş zamanlılığın Kudüs’te durumların patlak vermesine yol açmasından ve ardından yetkililerin açıklamalarına göre Yahudi varlığı tarafından istenmeyen Batı Şeria, Gazze ve iç bölgelere yayılmasından korkmaktadır. Aynı şekilde bu, sözde vasilik sahibi Abdullah’ın, özellikle Avrupa ve dünyada olup bitenlerin, Amerika’nın meşguliyetinin ve Ortadoğu ile Filistin’deki çatışma yataklarının patlak vermesi konusundaki isteksizliğini ışığında bu olayların kendisini utanç verici bir duruma sokacağından ve Ürdün ve diğer yerlerdeki Müslümanların duygularını bu bocalayan rejimleri tehdit edecek şekilde kışkırtacağından korktuğu için istemediği bir şeydir.
Özellikle Ürdün rejimi olmak üzere bu mücrim rejimler, kendilerini Yahudi varlığını korumaya adamışlardır ve bu son zamanlarda açıkça görülmektedir. Zira Abdullah, Erdoğan, Sisi ve Muhammed bin Zayed'’n Yahudi varlığının liderleriyle yaptıkları görüşmeler, Yahudi varlığını koruma ve varlığını meşrulaştırma arzularının tercümesinden başka bir şey değildir. Kudüs ve Mescid-i Aksa ile ilgili açıklamalarına gelince; Mescid-i Aksa’nın tüm dinlere ev sahipliği yapması ve burada şiddetin tırmanmasını önleme talebinin ötesine geçmemektedir. Çünkü bunun Arap ve İslami sokaklarda, bu ajan rejimlerin ihanetlerinin, aleni normalleşmelerinin ve bunda ısrar etmelerinin ardından onları tehdit eden yansımaları vardır. Bu yüzden Ürdün halkının ve diğer Müslümanların, bu aşağılanmadan kurtulmaları ve sömürgecilik ve araçlarından kurtulmak, Filistin’i kurtarmak için harekete geçmek ve birbirlerine karşı teyakkuza ve kurnazlığa dalmış büyük ülkeler gaflet içindeyken tarihin akışını değiştirmek için bu uluslararası durumdan yararlanmaları gerekmektedir.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Dr. İbrahim et-Temimi - Mübarek Toprak (Filistin)