- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
İsveçli Dil Bilgisi Öğretmeninin Müslüman Mülteci Kadınlara Bağırması Paniğe Neden Oldu!
Haber:
İsveçli bir dil bilgisi öğretmeninin, dili öğrenen Müslüman mülteci kadınlara bağırdığı ve onlara sert bir şekilde muamele ettiğini gösteren bir video kaydı ortaya çıktı ve bu Middle East Eye da dahil olmak üzere medya organları tarafından yayınlanan videoda yer aldı. Nitekim öğretmen başörtülü bir kadına bağırıp yumruğunu sallıyor ve ondan, derse katılan erkeklerin önünde bir erkeğin penisine atıfta bulunan bir kelimeyi tekrar etmesini istiyor.
Sonra kadının bu kelimeyi söylemekten utandığının ortaya çıkmasının ardından öğretmen elini masaya sertçe vurmaya başlıyor ve ona şöyle diyor: “Haydi ama…Ne zamandan beri İsveç’te yaşıyorsun?...(Erkeğin penisine) ne deniyor?”
Sonra solanda öğretmenin davranışından panik olan başka bir kadın beliriyor ve öğretmene şöyle diyor: “Affedersiniz.. Ben burada (salonda) kalamam.. Korkuyorum.. Ayrılmak istiyorum.” Ama öğretmen ona da elini sallayarak bağırmaya başlıyor ve şöyle diyor: “Hiçbir yere gidemezsin… Yerine otur.”
Ve şöyle devam etti: “Kusmak istersen buraya gelebilirsin ama yeri temizlemen gerekir.” Kadın ayrılmakta ısrar edip korktuğunu teyit etmesine rağmen öğretmen kadına döndü ve ona bağırarak şöyle dedi: “Hiçbir yere gidemezsin… Burada mahsur kalacaksın.”
Öğretmenin davranışı sosyal medyada tepkiye neden oldu, yorumların çoğu bu davranışı eleştirdiler ve mültecilere dil öğretimi hizmetlerinin sonlandırılmasını talep ettiler.
İsveç, mültecilerin ücretli çalışma saatleri olarak kabul edilen belirli çalışma saatleri içinde İsveç dili ve kültürü derslerini almalarını şart koşuyor. (Arabi 21)
Yorum:
Küfür ülkeleri işte böyledir. Onların gece gündüz İslam’a ve Müslümanlara yönelik savaştaki politikası da işte budur ve tüm dünya bunu işitip görmektedir. Nitekim mesele Müslümanlarla ilgili olduğundan dolayı böyledir. Zira Müslüman erkek ve kadınlara hakaretler etmek kafirler için bir gururdur. Dahası kafirlerin kalplerinde gizledikleri kinden dolayı, örtülü, iffetli ve tertemiz Müslüman kadınların İslam’a olan bağlılıklarını gördüklerinde bu onları endişelendirmektedir.
İslam ümmeti, hiçbir şeyde kendisinden olmayan alçak yöneticilerle sınanmaktadır. Zira bu yöneticilerin Müslümanlara karşı hiçbir faydaları olmadığı gibi bu hakaretlerin ve hezimetlerin nedeni de onlardır. Şayet Mutasım hayatta olsaydı, bir ucu Bağdat’ta diğer ucu da İsveç’te olan bir ordu gönderirdi. Şayet Kanuni Sultan Süleyman hayatta olsaydı, tüm Avrupa’nın hala hatırlamış olduğu bir savaş olan Mahoç’da onları öldürürdü. Şayet o öğretmene Mahoç savaşını sorsaydınız, size ayrıntılı olarak cevap verirdi.
Avrupa, Amerika ve hatta Rusya’nın Demokrasisi işte budur; öldürmek, yakmak, yıkmak ve yerinden etmektir. Kim ölmüş, kim yaralanmış veya kim yerinden edilmiş umurlarında bile değildir. Uluslararası örgütler ve uluslararası medyanın görevi ise, ölülerin, yaralıların ve mültecilerin sayılarını kaydetmektir! Bosna-Hersek’te meydana gelen felaketlerde Avrupa Müslümanların öldürülmesinde Sırpları desteklemiş, sonra Suriye, Afganistan ve diğer yerlerde de aynısı olmuştur… İşte şimdi bugün de Amerika kendi politikasını, Rusya kendi politikasını ve aynı şekilde Avrupa kendi politikasını gerçekleştirmek için yıkmasının, yakmasının ve tahrip etmesinin ardından Ukrayna. İşte Demokrasi budur; zira güçlü zayıfı öldürür ve geri kalanlar da seyirci kalır!
Ey kâfirlere boyun eğmeye zorlanan Müslüman kadınlar: Şüphesiz İslam dini haktır ve sizlerin hak üzere sebat etmeniz Allah için bir zaferdir. Zira kâfirler son siperlerinde savaşıyorlar ve onlar için çok az bir zaman kaldı. Nitekim bu onların, silahı ve füzesi olmayan, bilakis Allah’ın dini üzere sebat eden silahsız tesettürlü Müslüman kadınlara yönelik davranışlarında çok açık ve net bir şekilde görülmektedir. Ey insanlar şu denkleme bir bakın; ağır silahlara sahip olan ülkeler, başörtülü Müslüman kadınlarla savaşıyorlar!
Ey Müslümanlar ve ey başörtülü Müslüman kadınlar: Allah için sabır, sebat ve fedakârlık kaçınılmazdır. Şüphesiz bu dünya geçici olup sonsuz mutluluk ahirettedir. O halde Allah’a tevekkül edin, eziyetlere karşı sabredin ve sebat ve sabırlarıyla tarihe adlarını yazdıran, fedakarlıklarının sonucunda mükafatları zafer ve İslam Devleti olan Bilal İbn Rebah, Sümeyye, Yasir ve benzerleri gibi olun. Zira Allah Azze ve Celle şöyle buyurmuştur: وَمَا لَنَا أَلَّا نَتَوَكَّلَ عَلَى اللَّهِ وَقَدْ هَدَانَا سُبُلَنَا وَلَنَصْبِرَنَّ عَلَى مَا آذَيْتُمُونَا وَعَلَى اللَّهِ فَلْيَتَوَكَّلِ الْمُتَوَكِّلُونَ “Hem bize yollarımızı göstermiş olduğu halde ne diye biz, Allah’a dayanıp güvenmeyelim ki? Sizin bize verdiğiniz eziyete elbette katlanacağız. Tevekkül edenler yalnız Allah’a tevekkül etsinler.” [İbrahim 12]
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Muhammed Selim – Mübarek Toprak (Filistin)