- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Kazakistan Müslümanlarının Kalkınmasını Sağlayacak Olan Sadece İslam’dır
Haber:
16 Aralık’ta Kazinform, Kazakistan’ın ana tatillerden biri olan Kazakistan Cumhuriyeti’nin Bağımsızlık Günü’nü kutladığını bildirdi. Kazinform muhabirine göre bu yıl bağımsızlığımızın 30. yılına denk gelmektedir.
“01 Aralık 1991’de ülke tarihindeki ilk Cumhurbaşkanlığı seçimleri yapıldı ve bunun sonucunda Nursultan Nazarbayev’in adaylığı seçmenlerin %98’inden fazlası tarafından desteklendi. 1991 genel seçimlerinden sonra, bağımsız Kazakistan’ın ilk Cumhurbaşkanı, ulusun lideri Nursultan Nazarbayev yemin etti.”
Yorum:
1991 yılında Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından Kazakistan halkı, Kremlin’den (bağımsızlığını) kazanmış ve Kazakistan Cumhuriyeti’ni kurmuştur. 1989’dan beri Kazakistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti Komünist Partisi Merkez Komitesi Birinci Sekreteri ve 1979’dan beri de Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti Sekreteri Cumhurbaşkanı Nazarbayev olmuştur. Aslında Nazarbayev, Kazakistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nin ilk cumhurbaşkanı olmadan önce 12 yıl boyunca Kazakistan hükümetinin başındaydı.
Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği, komünist ideolojiyi benimsemesinin sonucunda ideolojik bir devlet olarak uluslararası arenada liderlerden biri olmuş, Sovyetler Birliği fikirlerini yaymış ve sistemi Orta Asya halklarına uygulamıştır. İdeolojinin varlığı ve uygulanması sonucunda ekonomi, siyaset, askeri ve benzeri alanlarda yükselişe geçmiştir. Nitekim bu ülkelerin halkları doğru bir temel üzerine olmasalar da kalkınmışlardır.
Nazarbayev de bu ideolojik devletin bir parçasının başı olarak aynı şekilde yükselmek ve bu devletin fikirlerini korumak ve yaymak için çalışmak zorundaydı. Bununla birlikte sonunda Sovyetler Birliği’nin çöküşüne katılmış ve sadece kendi kaderini tayin etmek için milliyetçi fikirler temelinde yeni kurulan bir devletin başkanı olmuştur. Böylece milliyetçilik, Türkmenistan, Özbekistan, Kırgızistan, Tacikistan ve Kazakistan Müslümanlarının bölünmesine neden olmuş ve bu da Orta Asya’da beş bağımsız cumhuriyetin ortaya çıkmasına yol açmıştır.
Hizb-ut Tahrir’in kurucusu Şeyh Takiyüddin en-Nebhani Rahımehullah, “İslam Nizamı” Kitabı’nda şöyle yazmıştır: “… Fikir daralıp sahası küçülünce insanlar arasında milliyetçilik bağı doğar. Bu bağ geniş manada ailevi bir bağdır. Beka içgüdüsü insanın aslında mevcuttur. Ondan da lider olma sevgisi doğar. Bu sevgi, fikren düşük olan insanda ferdî bir arzudur. Fakat fikren gelişince kendindeki hâkimiyet sevgisi de genişler. Ailesinin ve kabilesinin hâkimiyetini, üstünlüğünü ortaya koymak ister. Ufkun genişlemesi ve kavrayışın gelişmesi ile ilk olarak vatanında kendi kavminin hâkimiyetini, bu gerçekleşince de kavminin başkaları üzerindeki hâkimiyetini sağlamaya çalışır.”
Nazarbayev’in yeni devleti temelinde kurduğu milliyetçilik, tüm Kazakistan halkının gerilemesine neden olmuştur. Dolayısıyla 30 yıldır Nazarbayev’in, nasıl büyük doğal kaynaklara sahip olduğunu ve dünyada dokuzuncu sırada yer alan ülkenin topraklarının insanlarını nasıl yıkıma sürüklediğini izliyoruz. Kazakistan Rusya’ya bağlıdır. Zira devletin toprakları üzerinde Rus askerî üsleri bulunmaktadır. Ayrıca dış politikası, Rusya’nın çıkarlarına dayanmaktadır. Dahası kültür, eğitim, ekonomi ve sosyal olarak çöküş halinde olup her yıl daha da kötüye gitmektedir.
Kazakistan halkının tek kurtuluşu İslam’dır. Zira İslam’ın bir fikri ve bu fikri vakıa zemininde tatbik etmek için bir de metodu vardır. Nitekim sevgili Nebimiz Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem, İslam’ın hayatta nasıl tatbik edileceğini uygulamalarıyla bizlere göstermiştir. Savaşan Arap kabileleri, İslam’ı kabul ettikten sonra Medine-i Münevvere’de yeni bir İslam toplumu oluşturmuş ve İslam’ın nurunu tüm dünyaya taşımışlardır. Böylece İslam İran, Bizans, Roma, Kuzey Afrika, Çin ve benzeri yerlere kadar ulaşmıştır. Daha sonra bu toprakların halkları İslam’ı kabul ederek tek bir İslam ümmeti olarak birleşerek dünyanın liderleri olmuşlardır.
Toplum, insan ve devlet için bir hayat nizamı olması vasfıyla İslam, Kazakistan Müslümanları, Orta Asya cumhuriyetlerinin tüm halkları ve tüm insanlık için bir kurtuluştur. Allahu Teala şöyle buyurmuştur:
يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا اسْتَج۪يبُوا لِلّٰهِ وَلِلرَّسُولِ اِذَا دَعَاكُمْ لِمَا يُحْي۪يكُمْۚ وَاعْلَمُٓوا اَنَّ اللّٰهَ يَحُولُ بَيْنَ الْمَرْءِ وَقَلْبِه۪ وَاَنَّهُٓ اِلَيْهِ تُحْشَرُونَ “Ey iman edenler! Sizi hayat verecek şeylere çağırdıklarında Allah ve Resulünün çağrısına uyun ve şüphesiz bilin ki, Allah kişi ile kalbinin arasına girer. Unutmayın ki, O’nun huzuruna götürüleceksiniz.” [Enfal-24]
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Eldar Hamzin