- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Kovid-19 Salgını: İnsanlığa Zorbalık Etmek, Onu Soymak ve Terörize Etmek İçin Bir Fırsattır
Haber:
Dünyanın dört bir tarafındaki hükümetler, şu anda Kovid-19’un Omicron adı verilen en son türünün yayılmasını engellemek için sert girişimlerde bulunmaktadırlar.
Yorum:
2019 yılının başlarında salgının patlak vermesinden bugüne kadar, insanlığın yaşam tarzı hala alt üst olmaya devam etmektedir. Ayrıca seçilmiş birkaç çokuluslu şirketin etkilediği hayal edilemez yönetim kurulu kararları da hala dünyanın dört bir tarafında tahribat oluşturmaya devam etmektedir. Zira çokuluslu şirketler tek bir temel ilke üzerine kuruludur ki o da; Kovid-19 salgınıyla mücadele adı altıda şüpheli yasalar ve politikalar formüle edip uygulamak yoluyla kâr elde etmek için insanların acılarından yararlanmaktır.
Yukarıda bahsi geçen çokuluslu şirketler, tüm küresel sağlık altyapısı üzerindeki kısıtlamalarını, herhangi bir hükümet yetkilisinin ölümcül misillemeler beklemeden kendisini sorgulayamayacağı bir boyuta kadar sıkılaştırmıştır. Bu nedenle dünya çapındaki devlet kurumları, şirketlerin aşı üretme ve gönderme çabalarına övgüler yağdırmaktadırlar. Dolayısıyla kendilerine engel olmaya çalışanları herhangi bir şekilde hızla iktidardan uzaklaştırmaları şaşırtıcı değildir. Zira amaç, aracı haklı çıkarmaktır.
Egemenlik ve üstün özgürlüklere sahip olduklarını iddia eden hükümetlerin, kendilerinin yukarıda bahsedilen şirketler tarafından piyon olarak kullanıldıkları ortaya çıkmıştır. Zira kısıtlamalar yoluyla vatandaşlarına baskı yaptıkları gibi içindeki etkinlikleri şüpheli olan ve etkileri açık bir şekilde korkutucu ve riskli olan aşıları satın almak için kamu kaynaklarını kullanmak yoluyla da onları soymaktadırlar. Ayrıca aşıyı reddedenlerin de bazıları hizmetlerinden mahrum bırakılmakla tehdit edilerek bazıları da diğer istismar şekillerinden biri olan işten çıkarmakla tehdit edilerek itibarları zedelenmektedir.
Kovid-19 pandemisinin ana hedef gündemi, sosyal sınıfları sonuçları sadece kitlesel provokatörler tarafından bilinen siyasi ve ekonomik olarak örgütlemek yoluyla yanlış bir değişim meydana getirmektir. Dolayısıyla hem güçlüler hem de zayıf olanlar, insanlığı önemsediklerini iddia eden küçük bir elit grubun şerir ve sinsi komplolarıyla yutulmaktadırlar. Yazıklar olsun! Temel kaygıları, acılarını istismar etmek yoluyla insanlığı yok etmektir.
Artık aklı başında olan her insanın birlik olup akıllara durgunluk veren ve hayatımızı boğan acımasız bu yasa ve politikalara hayır demesinin zamanı gelmiştir. Ancak birlikte durduğumuzda sadece hükümetlerimize kâr peşinde koşan kartellerle uğraşmaktan bıktığımızı söyleyerek doğru yönde bir adım atmış olmayacağız. Bilakis buna ek olarak ürettikleri ürünlere bağışıklığı olan şirketlere bizim bir kobay olmadığımızı da söyleyeceğiz.
Esas olarak Nübüvvet Minhacı üzere Hilafet’in geri döneceği bir davet benimsemeliyiz. Zira Hilafet’in yokluğu, bu aşağılık çokuluslu şirketlerin ortaya çıkmasına ve insanlığı sömürmesine yol açmıştır. Dahası onların varlıkları, yukarıda bahsi geçen holdingler tarafından kesilen kıytırık komisyonlar karşılığında ruhlarını Şeytan’a satan Laik Kapitalist liderler tarafından desteklenmektedir.
Hilafet, korucuyu bir kalkandır. Varlığı sadece İslam şeriatını uygulamak içindir ve kaynakları da Kur’an, Sünnet, sahabenin icması ve kıyastır. Bu nedenle onun kuruluşunun temeli ve insanlığın fiillerinin ölçüsü, kâr veya zarar değil helal ve haram olacaktır. Buna binaen Hilafet, otoritesinde herhangi bir katliama neden olmayacaktır. Bununla birlikte bir pandemi meydana geldiğinde, bununla başa çıkmak için hızlı bir şekilde harekete geçecek ve şu anda tanık olunduğu gibi sağlık kuruluşundaki bazı çıkar sahipleriyle suç ortaklığı yaparak bundan faydalanmayacaklar. Bağımsız araştırmalar, Kovid-19’un bir pandemi değil bir hastalık olduğunu vurgulamaya devam ederken ana akım elektronik medyayı yalanlarını yürütmek için kullanan çıkarcılar da bunun karşılığında satışlarının yükseldiğini iddia etmektedirler.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Ali Nasuru Ali