- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Kapitalist İdeolojinin, İnsanları (Potasında) Eritmedeki Başarısızlığı
Haber:
ABD Başkanı Joe Biden’ın Yardımcısı Kamala Harris, ABD’nin “utanç verici geçmişiyle” yüzleşmesi gerektiğini söyledi ve ilk “Amerika kaşiflerinin" işlemiş oldukları şiddet ve hırsızlıktan bahsetti.
Harris şöyle dedi: “Bu utanç verici geçmişin önünde başımızı kuma gömmemeliyiz. Ona ışık tutmalı ve bu geçmişin bugünün yerli topluluklarındaki etkilerini iyileştirmek için elimizden gelen her şeyi yapmalıyız.”
Harris, en büyük Kızılderili örgütü olan Amerikan Kızılderilileri Ulusal Kongresi (NCAI) önünde şunları ekledi: “Amerika kıyılarına ilk ulaşan Avrupalı kaşiflerin gelişi, şiddet eylemleri gerçekleştiren, toprak hırsızlığı yapan ve hastalık yayan yerli halklar için bir yıkım dalgasının habercisiydi.”
Biden yönetiminin, kabile topraklarında iş eğitimi için federal fon sağlanması konusunda yerli halklarla bir mutabakat zaptı üzerinde yeniden müzakere edeceğini duyurdu.
Harris’in açıklamaları, kaşif Kristof Kolomb’un yeni topraklara gelişinin anıldığı Kolomb Günü’nden ve yeni duyurulan Yerli Halklar Günü’nden bir gün sonra geldi. (RT Online)
Yorum:
Bu haber, ayrıntılarıyla birlikte Kapitalist ideolojinin halkları potasında eritmedeki acizliğini gözler önüne sermektedir. Nitekim en büyük Kızılderili örgütü olan bu Amerikan Kızılderilileri Ulusal Kongresi (NCAI), Kapitalist Amerika’nın varlığından beri vardır ve bu da yerli halklar ile Amerika’ya gelen diğer halklar arasında ayrım yapıldığı anlamına gelmektedir. Diğer bir ifadeyle Kapitalist ideolojinin, Amerikalıları tek bir ümmet yapmadığı, bu ülkenin vatandaşlığına sahip kişiler arasında ayrım yapılmasına izin vermesinin yanı sıra devletin Amerikan toplumunda böyle bir örgütün varlığına ve konferanslarına iştirak edilmesine izin verdiği anlamına gelmektedir.
Amerikan toplumundaki ayrımcılığın belki de en açık örneği Amerikan polisinin siyahilere yönelik muamelesi olup Amerika geçen yıl siyahi Amerikalı Floyd’un polis tarafından öldürülmesinin ardından kitlesel gösterilere tanık olmuştur. Nitekim bu olay tesadüfi veya bireysel bir hatanın sonucu değil, bilakis Kapitalist ideolojinin ham bir meyvesidir. Zira Amerikalı sosyolog Tricia Rose, Amerika Birleşik Devletleri’nde “kurumsal ırkçılığın kökenleri" olarak nitelendirdiği şeye atıfta bulunmakta ve Amerikan toplumunda ırkçı ayrımcılığın derinleşmesine katkıda bulunan beş resmi kurumdan bahsetmektedir ki onlar şunlardır: Konut, medya, servet, yargı sistemi ve eğitim. -Tricia Rose’a göre- bu beş kurum, Amerikan bağlamında ırkçılığı ve ırkçı ayrımcılığı yeniden üretmek için sistematik olarak çalışmaktadırlar. Bu da Amerikan polislerinin siyahilere karşı önyargısı diyebileceğimiz şeye, hatta birçok vatandaşın siyahilere karşı önyargılı olmalarına yol açmaktadır. (Arabic Post)
Kökenleri ve renkleri ne olursa olsun halkları potasında eritmeye muktedir olan sadece İslam’dır. Zira İslam, Selman Farisi, Suheyb Rumi ve Bilal Habeşi ile Ebu Bekir Sıddık ve Ömer İbn-u Hattab’ın arasını eşit tutan bir ideolojidir. Dahası o, akide ve dine muhalif olanlara karşı geniş olan ve yargıda ve işlerin gözetilmesinde İslam Devleti’nin tabiiyetini taşıyanların arasını eşit tutan tek ideolojidir. Bu bağlamda Rasul Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in veda hutbesindeki şu kavli yeterlidir: النَّاسُ لآدَمَ، وَآدَمُ مِنْ تُرَابٍ “İnsanlar Adem’dendir, Adem ise topraktandır.”
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Halife Muhammed – Ürdün