Haber - Yorum

Sistem Tartışmaları Bir Hegemonya Savaşıdır!

Haber:

Muhalefetin parlamenter demokrasiye dönüş konusundaki tavrının hatırlatılması ve zaman zaman AK Parti içinde de buna dönük bazı fikirlerin konuşulduğunun iddia edildiğinin söylenmesi üzerine Erdoğan, “Asla böyle bir şey söz konusu değil. Başkanlık sistemini getiren bir iktidar kalkıp da muhalefetin kuyruğuna takılır mı? Böyle bir şey asla olamaz. Biz başkanlık sistemini getirdik ve bu yeni sistemden de memnunuz. Başkanlık sistemiyle inşallah yolumuza devam edeceğiz” dedi. (cumhuriyet.com.tr)

Yorum:

Bir tarafta demokratik başkanlık sistemini canhıraş savunun Cumhur İttifakı, diğer tarafta da demokratik parlamenter sistemini savunan Millet İttifakı…

Osmanlı Hilâfet Devleti yıkılıp yerine Türkiye Cumhuriyeti kurulunca yıllarca Müslümanlara İngiliz tipi parlamenter sistemi dikta edildi. Erdoğan’ın büyük gayretleri neticesinde 9 Temmuz 2018 tarihi itibarıyla ise demokratik başkanlık sistemi uygulanmaya başlandı. Halen de uygulanmaktadır. Parlamenter sistemin kaynağı demokrasiyken, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın savunduğu ve ısrar ettiği sistemin kaynağı da demokrasidir. Dolayısıyla asıl itibariyle bizim davet edildiğimiz iki sistemin kaynağı da demokrasidir. Bu ha parlamenter sistem olmuş ha başkanlık modeli fark etmeyecektir… Asıl itibariyle sistem mücadelesi; taraflarını sömürgeci kâfirlerin oluşturduğu kirli bir hegemonya savaşıdır. Hangi sistem olursa olsun, ister başkanlık isterse de İngiliz tipi parlamenter sistemi, esasını demokrasi oluşturduğu müddetçe kaybeden Müslümanlar olmaya devam edecektir. Bizler davet edildiğimiz demokrasiyi, beraberinde bize getirisini de yaşadığımız acı tecrübelerden çok iyi tanıyoruz. Biz demokrasi deliğinden yıllardır ısırılıyoruz. Hâlbuki Müslüman aynı delikten ısırılmaz. Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: لاَ يُلْدَغُ الْمُؤْمِنُ مِنْ جُحْرٍ وَاحِدٍ مَرَّتَيْن“Mümin aynı delikten iki defa sokulmaz/ısırılmaz.” (Buhari)

Esasını demokrasinin oluşturduğu sistemlerin Müslümanlara kan, gözyaşı ve zulümden başka bir getirisi olmamıştır. Yine esasını demokrasinin oluşturduğu sistemler insanlığın fıtratına uygun bir hayatı sunamamıştır.

Öyleyse sormak isterim; Sayın Erdoğan demokratik başkanlık sisteminde ısrarınız niye? Canhıraş savunduğunuz başkanlık sistemi; kadınlarımız, çocuklarımız ve namuslarımız koruma altına alınabilecek mi?

Çığırtkanlığını yaptığınız bu demokratik model, insanlığı maruz kaldığı ekonomik buhrandan kurtarabilecek mi?

Amerikan tipi demokratik laik başkanlık modeli, Türkiye’deki ve dünyadaki mazlum Müslümanlara çare olabilecek mi? İslâm beldelerindeki masum çocukları bombalayan sömürgeci kâfirlere hadlerini bildirebilecek mi?

Ne başkanlık modeli ne de parlamenter sistem bunları yapamaz! Bu dediklerimizi ancak tek bir yönetim modeli yapabilir! O ise ancak Râşidi Hilâfet Devleti’dir. O devlet ki, insanlığı küfrün karanlıklarından İslam’ın aydınlığına çıkaracak devlettir. O devlet ki, İslam ümmetinin yaşadığı tüm zulümlere, katliamlara ve sömürüye son verecek Râşidî Hilâfet Devleti’dir.

Son olarak; demokratik sistemlerin çığırtkanlığını yapanlar! Sizi bilmeyiz ancak bizler özümüze talibiz. Çünkü bizim özümüzde demokrasi, cumhuriyet ve beşeri sistemler yok. Bilakis özümüzde İslam ve İslam’ı kâmil manada tatbik edecek Râşidî Hilâfet var. İşte çalışanlar bunun için çalışsın…

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Abdullah İmamoğlu