Salı, 24 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/26
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Bal Bal Demekle Ağız Tatlanmaz Ey Erdoğan!

بسم الله الرحمن الرحيم

Haber-Yorum

Bal Bal Demekle Ağız Tatlanmaz Ey Erdoğan!

Haber:

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2021’i, her alanda yeni bir şahlanış yılı haline getirmek istediklerini söyledi. Erdoğan, “Ekonomi ve hukukta yapacağımız reformlarla ülkemizi yatırım, üretim, özgürlükler bakımından geliştirerek hedeflerimize daha kolayca ulaşabileceğimiz bir iklim oluşturmakta kararlıyız” dedi. [03.01.2021 Yeni Şafak]

Yorum:

Erdoğan, 2019 Aralık ayında yaptığı konuşmada, “Ama bu büyük dirilişe, bu büyük uyanışa, bu büyük şahlanışa Allah’ın izni ve yardımıyla kimse engel olamayacaktır.” ifadelerini kullanmıştı. [21.12.2019 Milliyet]

Her yıl mutat olduğu üzere Erdoğan, bu tür sloganik, içi boş, anlamsız diskurlarla, basmakalıp ve şoven retoriklerle, “güzel dilek” ve “iyi temenni”lerle, boş atıp boş tutan açıklamalarıyla kamuoyunun duygularını okşamaya, yerlerde sürünen popülerliğini artırmaya, umudunu yitirmiş halka gelecek için umut aşılamaya çalışır.

Ama Erdoğan’ın şahlanış olarak tanımladığı o yıllarda, ekonomik olarak tanzim çadırları önünde uzun yokluk kuyruklarına, enflasyon ve döviz kurlarında durdurulamaz artışlara, malların fiyatları ve vergilerde absürt şekilde yükselişe, sosyolojik olarak tüyler ürperten kadın cinayetlerine, şiddete, her türlü suç ve ahlaksızlığa, Müslüman çocuklar arasında deizm ve ateizmin artışına, ülkelerindeki zorbalıktan kaçarak Türkiye’ye sığınan savunmasız göçmenlerin AB’ye karşı bir şantaj aracı olarak kullanıldığına, politik olarak da uşaklığın zirve yaptığına, ABD’ye sadakat ve bağlılığın arttığına, ABD Başkanının hakaret ve aşağılayıcı sözlerinin sineye çekildiğine, ABD çıkarı için Müslüman ülkelerine asker gönderildiğine, kardeş kanı akıttıklarına tanık olduk.

Peki, soruyoruz, şahlanış ve diriliş sadece mal ve hizmet üretiminde, ihracatta, yol ve köprü yapımında, millet bahçesi açılışlarında artış anlamına mı geliyor? Tabii Erdoğan’a göre şahlanış, ekonomik göstergelerde artış demektir. Örneğin bir konuşmasında Erdoğan, “İhracatımızı 500 milyar dolara çıkarma hedefimize sıkı sıkıya bağlıyız. Tabii bunun için öncelikle küresel rekabette bizi öne çıkartacak şekilde mal ve hizmet üretimimizi artırmamız gerekiyor… Ekonomik Güven Endeksi, Kasım ayında yüzde 1,7 oranında artarak 91,3 oldu. Bu alanda son 2 aylık artış yüzde 6,’yi aştı. Kasım ayında kurulan şirket sayısı -hani diyor ya “Bütün şirketler kapanıyor.”- Ben sana resmi rakam veriyorum, dikkat et, bir önceki yıla göre yüzde 10,2 oranında artış kaydetti. Konut ve otomobil piyasalarındaki canlanmayı herhalde görmeyen yoktur. Konut satışları Kasımda yüzde 54,4 ve otomobil satışları da yüzde 3,5 arttı.” dedi. [21.12.2019 www.iletisim.gov.tr]

Buradan da anlaşılacağı üzere Erdoğan için şahlanış, sadece ve sadece ekonomik göstergeler ve grafiklerde görülen artış anlamına geliyor. Halkın değil de sarayın penceresinden bakılınca her şey tozpembe gözüküyor. Türkiye’nin yüzbinlerce insan için açık hava hapishanesine dönüşmesi, Doğu’da öğrencilerin EBA’ya bağlamak için soğuk havada saatlerce şebekenin çektiği yere kadar yürümesi, çöpten yiyecek toplayan insanlar, geçim sıkıntısı ve işsizlik nedeniyle intihar eden gençler, doğal olarak sarayın penceresinden gözükmüyor.

Artık Müslümanlar, Erdoğan’ın sözlerini inandırıcı bulmuyorlar, zira lafla peynir gemisinin yürümediğini, boş lafların karın doyurmadığını, şahlanacağız demekle Türkiye’nin şahlanmadığını, Osmanlı gibi şahlanmak isteniyorsa Viyana kapılarına dayanmak, dünya siyasetine yön vermek, piyon değil aktör olmak gerektiğini biliyorlar.

Erdoğan şunu iyi bilmeli ki, Emeviler, Abbasiler ve Osmanlılar gibi şahlanmanın ve dünyaya önderlik etmenin yolu, Müslümanların inancına aykırı çürük ve köhne laik kapitalizm, yozlaşmış demokrasi, melez bir başkanlık sistemi değil, güçlerinin kaynağı olan İslam akidesidir ve ondan türetilen ekonomi ve yönetim sistemleridir. İşte bu yüzden Lord Curzon “Osmanlı meselesi artık kesin olarak bitmiştir. Çünkü biz onun manevi gücünü yok ettik. Hilâfeti ve İslâm’ı ortadan kaldırdık.” dedi.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

Ercan Tekinbaş

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER