Pazartesi, 23 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/25
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI’NIN TOKİ FETVASI

بسم الله الرحمن الرحيم

Haber - Yorum

DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI’NIN TOKİ FETVASI

HABER:

Toplu Konut İdaresi (TOKİ) tarafından uygulanan “Sosyal Konut Projesi” özelinde vatandaşlarımızdan gelen yoğun sorular sebebiyle Din İşleri Yüksek Kurulu söz konusu projenin dini hükmünü bütün boyutlarıyla değerlendirmiştir. Kurulumuz, halkımızla paylaştığı görüşünde; öncelikle faizin kesin olarak haram kılındığını, konut veya araç satın almak için faizli kredi kullanmanın caiz olmadığını çok açık ve kesin bir dille belirtmiştir. Bahse konu projenin, kira ödediği takdirde asgari geçimini zorlukla sağlayan ve ev sahibi olabilmek için faizsiz ödünç borç bulamayan alt veya orta gelirli vatandaşlara yönelik üretilen bir sosyal proje olduğu kanaatine ulaşmış ve bu projeden yararlanarak ev sahibi olmanın, dinen haram kılınan faizli işlem kapsamında değerlendirilmeyeceği sonucuna varmıştır. Zira faiz, taraflardan birinin, sözleşmede karşılığı olmayan bir fazlalığı şart koşması ve bununla haksız bir kazanç elde etmesidir. Oysa bu projede devletin, verdiği borçtan kâr etmek gibi bir amacı olmadığı gibi aksine peşin verdiği paranın yıllar sonra değer olarak daha düşük bir şekilde tahsili söz konusudur. Dolayısıyla İslam’ın haksız kazanç olarak gördüğü ve kendisine şiddetle savaş açtığı faiz, bu sosyal konut projesinde sonuç itibariyle gerçekleşmemektedir.” (https://kurul.diyanet.gov.tr/Duyuru-Detay/Duyurular/637/basin-aciklamasi, 22/01/2019)

YORUM:

Diyanet işleri başkanlığı 16 Ocak 2020 tarihinde yukarıdaki fetvayı yayınladı. Ancak yayınlamış olduğu fetvanın hangi delillere ve usule dayandığını açıklamadı. Yukarıda yer alan ifadeye bakıldığında ise onların anlayışlarına göre bu fetvayı vermelerindeki, temel gerekçe “zaruret” kavramıdır. Yine onların ifadelerinde göre bu fetvanın verilmesindeki bir diğer gerekçe ise bu konutların devlet tarafından yaptırılıyor olması ve kar amacının güdülmemesidir. Temelde bu gerekçelere dayandırılan fetva, daha başka açıklamaları da beraberinde taşımaktadır.

Diyanet işleri başkanlığı tarafından yayınlanan bu fetvaya istinaden şu hususları belirtmek istiyoruz:

1-                   Diyanet fetva kurulu tarafından enflasyon farkının faiz sayılmayacağı görüşü üzerinde durmayı ve bunun üzerinden eleştiri yapmayı gerekli görmüyoruz. Zira faizin haram olmasında hiçbir şüphe söz konusu değildir. Üstelik TOKİ hazırlamış olduğu sözleşmelerde bunu açık ve net olarak faiz ismi altında uygulamakta ve karşılıklı olarak imza altına alınmaktadır.

2-                   Devlete ait bir işletme olan TOKİ (Toplu Konut İdaresi) uzun yıllardır konut yapıp bunları belli şartlarla satışa sunmaktadır. Ancak TOKİ tarafından hazırlanan satış sözleşmeleri detaylı bir şekilde incelendiği zaman satılan/satın alınan gayrimenkulün fiyatı net değildir. Çünkü sözleşmeye göre her ay ödenmesi gereken taksitler her yıl TEFE/TÜFE oranında artırılmaktadır. Dolayısıyla bu sözleşmede birçok yönden belirsizlik durumu söz konusudur.

3-                   Satın alınan gayrimenkul belirlenen vade boyunca tüm ödemeler tamamlanıp karşılıklı olarak ibra edilmediği sürece bir başkasına satışı yapılamaz. Sadece intifa hakkından faydalandırılır. Oysa İslâm fıkhına göre satın alınan herhangi bir mal ve hizmetle ilgili olarak tam tasarruf hakkının bulunması gerekir.

4-                   Bu projelerin önemli bir kısmı henüz proje aşamasında, temel betonunun dahi atılmadığı bir aşamada satışa sunulmaktadır. Dolayısıyla ortada meçhulün satışı vardır ve İslam’a göre caiz değildir.

5-                   Bu meselede önemli olan hususlardan birisi de şudur: Bu ve benzeri sorunların kaynağı kapitalist zülüm sisteminin kendisidir. Sistemin zulmünü birtakım fetvalarla yamamaya çalışmak ise haramdır. İçerisinde yaşamış olduğumuz ortamda mevcut siyasi sistemin ve yöneticilerin zulümlerinden kaynaklanan sıkıntılar karşısında sulta âlimlerinin, yöneticilerin istekleri doğrultusunda fetvalar vermeleridir. Oysa buna fetva veren sulta âlimlerinin yöneticilerden kaynaklı zulümler karşısında yapmaları gereken şey hakkın yanında durup hak olanı söylemektir. Allah’ın haram kıldığı hususları helal; helal kıldığı hususları da haram kılmak değildir. Onlar böyle yapmakla Allah’ın hükümlerini değiştirmişlerdir. Allah Azze ve Celle şöyle buyurmaktadır:

﴿فَوَيْلٌ لِّلَّذِينَ يَكْتُبُونَ الْكِتَابَ بِأَيْدِيهِمْ ثُمَّ يَقُولُونَ هَـٰذَا مِنْ عِندِ اللَّـهِ لِيَشْتَرُوا بِهِ ثَمَنًا قَلِيلًا ۖ فَوَيْلٌ لَّهُم مِّمَّا كَتَبَتْ أَيْدِيهِمْ وَوَيْلٌ لَّهُم مِّمَّا يَكْسِبُونَ ﴿٧٩﴾

Vay o kimselere ki, elleriyle Kitab’ı yazarlar, sonra da onu az bir karşılığa değişmek için, “Bu, Allah’ın katındandır” derler. Vay ellerinin yazdıklarından ötürü onların hâline! Vay kazandıklarından dolayı onların hâline!” (Bakara Suresi: 79)

6-                   İçerisinde yaşamakta olduğumuz bu kokuşmuş kapitalist sistem devam ettikçe Müslümanların sıkıntıları hiçbir şekilde sona ermeyecektir. Çünkü bu sistem tümüyle zulüm ve sorun üretme esasına göre kurulmuştur. Dolayısıyla içlerinde belli oranda dahi olsa İslâmî duygulara sahip olan ve bu endişeleri nedeniyle de ilgili makamlara sorular sorup şer’i hükmü öğrenmek isteyen Müslümanlara, yöneticileri kızdırmamak için sahih olmayan fetvaların verilmesi kesinlikle caiz değildir. Bu fetvayı verenlerin niyetleri ve samimiyetleri ne olursa olsun bunu tekrar düşünmeleri ve düzeltmeleri gerekir. Zira her türlü çarpıtma girişimlerine rağmen hayırdan uzak olmayan bu ümmetin fertlerinin büyük bir kısmı bu fetvadan hoşnut olmadıklarını açık bir şekilde belirtmişlerdir. İslâm ümmeti insanlar için çıkartılmış en hayırlı ümmettir. Ve bu ümmette var olan bu hayrın her yönüyle kendisini ortaya koyması ancak ve ancak İslâm hükümlerinin bir bütün olarak tatbik edilmesi, Raşidi Hilafet Devleti’nin yeniden kurulmasıyla mümkün olacaktır. Bu nedenle tüm âlimlerin, yöneticilerin razı olacakları fetvalar vermek yerine İslâm'ın yeniden. hayata hakim olması için çalışmaları ve hakkı söylemekten çekinmemeleri gerekir. Böyle sahih olmayan fetvalar vermek suretiyle ahiretlerini perişan etmeleri onlara yakışan bir tavır değildir.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

Muhammed Hanefi Yağmur

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER