بسم الله الرحمن الرحيم
Myanmar Soykırımı Kitlesel Müslüman Katliamını Durdurmak İçin Global Bir Çağrı
Son yarım asırdır ekonomik ve sosyal hakları ellerinden alınan -daha önce Burma şimdi ise Myanmar olarak bilinen- Rakhineli Müslümanlar, ikinci sınıf vatandaş olarak yaşıyorlar. Devlet hizmeti alamıyorlar. Evlilik cüzdanı verilmiyor veya bir köyden diğerine yolculuk yapamıyorlar. Bu ırk ayrımı politikası son birkaç yıldır kitlesel imha kampanyasına dönüştü. Queen Mary Üniversitesi bilim adamları bunu “soykırımın son aşaması” olarak betimlediler.
Myanmar Müslümanları, zorba kral tarafından diri diri yakılan Ashabu’l Uhdud (Hendekle imtihan edilen kavim) gibi Rabbimiz Allah dedikleri için bu acımasız vahşete maruz kalıyorlar. Allah Subhânehu ve Teâlâ Kuran’da onlar hakkında şöyle buyuruyor:
وَمَا نَقَمُوا مِنْهُمْ إِلَّا أَنْ يُؤْمِنُوا بِاللَّهِ الْعَزِيزِ الْحَمِيدِ“O müminlerden ancak güçlü ve övgüye layık olan Allah’a inanıyorlar diye intikam alıyorlardı.” [Buruc 8]
Dünya çapında Müslümanlar, Myanmar’daki kardeşlerine para yardımı yaptılar, dualar ettiler. Hatta önemli Müslüman şahsiyetler ve bazı devlet başkanları bile çeşitli Müslüman ülkelerine Rohingyalı mültecilere kapılarını açma çağrısında ve masraflarını karşılama teklifinde bulundular. Ancak yaratıcının tek ümmet olmayı ve diğerini korumayı emrettiği biz Müslümanlar için bunlar yetersizdir.
Ümmeti savunmak
Dua, ibadetin özüdür. Sadaka da Müslüman şahsiyetinden bir parçadır. Ancak soykırım yoluyla güpegündüz Müslüman kanı akıtılırken bu zulmü sona erdirebilecek bir plana ihtiyacımız olduğu da bir gerçek. Samimi dua, uğruna dua ettiğimiz yönde çalışmak için gerçek bir eylem planı da gerektirir. Rızk için dua ederiz. Ancak duanın yanı sıra özgeçmişimizi yazma, iş görüşmesi için hazırlık yapma, yetenek ve eğitim özelliklerimizi sıralama gibi rızkı aramak için gereken çabayı da gösteririz. İyi bir eş ile evlenmek için dua ederiz. Ama ailesi ile görüşerek ve uzun süreli iyi bir tercih yapmak için ilgili tüm kişileri tanımaya çalışarak doğru eşi bulma yönünde bir çaba sarf ederiz. Öyle değil mi? Buna göre Myanmar Müslümanları sadece belirsiz “iyi temenni” ve değişim dileklerine mi layıklar? Oysa onları koruyacak gerçek bir plan için ciddi ve kolektif çaba göstermek gerekir.
Rohingyalı Müslümanları komşu ülkelere yerleştirmek yetersiz. Her daim bir sorun ortaya çıktığında insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmet olan ümmeti Muhammedin mülteci durumuna düşmesi doğru veya uygun değil.
Biz, Rakhine’de akan kan gölünü sona erdirmek için Müslüman ordularına doğrudan ve kararlı bir müdahale çağrısında bulunuyoruz. Müslüman orduları, ümmet tarihinin bu acı sayfasını kapatabilecek kapasite, eğitim ve yapıya sahiptir. Yalnızca Endonezya silahlı kuvvetleri bile bu sorunu halledebilecek güçtedir. Tek eksiklik, samimi ve cesur liderliktir. Eğer tepemize dikilen yöneticiler, Müslüman ordularına görevlerini yerine getirme imkânı vermiyorlarsa -ki bunu yapabileceklerini sanmıyoruz- o zaman bu yöneticileri aşağılık yaratıklardan ziyade yaratıcıdan korkan samimi İslami liderlik ile değiştirmek zorundadırlar.
أَلَا تُقَاتِلُونَ قَوْمًا نَكَثُوا أَيْمَانَهُمْ وَهَمُّوا بِإِخْرَاجِ الرَّسُولِ وَهُمْ بَدَءُوكُمْ أَوَّلَ مَرَّةٍ أَتَخْشَوْنَهُمْ فَاللَّهُ أَحَقُّ أَنْ تَخْشَوْهُ إِنْ كُنْتُمْ مُؤْمِنِينَ“Yeminlerini bozan, peygamberi yurdundan çıkarmaya kalkışan ve üstelik size tecavüzü ilk defa kendileri başlatan bir kavimle savaşmaz mısınız? Yoksa onlardan korkuyor musunuz? Oysa Allah, -eğer siz gerçek müminler iseniz- kendisinden korkmanıza daha lâyıktır.” [Tevbe 13]
Anne ve kız kardeşlerimize tecavüz edilirken, gözlerimiz önünde lime lime doğranırken bu kötülüğü önlemek için Müslüman ordularına eşi menendi olmayan bir yetenek bahşeden Allah Subhânehu ve Teâlâ siz bu uğurda ne yaptınız diye hesaba çektiğinde nasıl cevap verecekler? O gün rütbeler, omuzlarındaki yıldızlar ve yeryüzündeki hiçbir lider yahut verecekleri hiçbir cevap onlara fayda etmeyecektir. O gün yaratıcı, buyurduğu emirden sonra bu emre uyup uymadıklarından ötürü onları hesaba çekecektir.
وَإِنِ اسْتَنصَرُوكُمْ فِي الدِّينِ فَعَلَيْكُمُ النَّصْرُ“Eğer din konusunda sizden yardım isterlerse, yardım etmek boynunuzun borcudur.” [Enfal 72]
Biz, dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar Müslüman kitlelerden yükümlülüklerini yerine getirmek, Myanmar’daki kardeşlerini kurtarmak için Müslüman ülkelerin askeri ve siyasi liderleri üzerinde baskı uygulamalarını talep ediyoruz. İsteksiz olmaları durumunda ise bizler Hilafet Devletini yeniden kurma çalışması etrafında örgütlenmeliyiz. Ki Hilafet, onların yapamadıklarını yapacak ya da ülkelerimizi kurtarmak için ordularımızı birleştirecektir. Egemenliği altındaki Müslüman ve Gayrimüslimlerin kanlarını canı pahasına koruyacaktır.
Bir sonraki felaketin ne zaman geleceğini beklerken yarım çözümlere veya küçük iyileştirmelere razı olmak yerine merhametli ve bilge sahibi Allah’ın bize indirdiği kapsamlı çözümü uygulamalıyız.
Bu ümmet onuruna
Peygamberimiz SallAllahu Aleyhi ve Sellem Kâbe’yi tavaf ederken şöyle buyurdu:
مَا أَطْيَبَكِ وَأَطْيَبَ رِيحَكِ مَا أَعْظَمَكِ وَأَعْظَمَ حُرْمَتَكِ وَالَّذِي نَفْسُ مُحَمَّدٍ بِيَدِهِ لَحُرْمَةُ الْمُؤْمِنِ أَعْظَمُ عِنْدَ اللَّهِ حُرْمَةً مِنْكِ مَالِهِ وَدَمِهِ وَأَنْ نَظُنَّ بِهِ إِلَّا خَيْرًا“Ey Kabe! Sen ne hoşsun, senin kokun ne güzeldir! Sen ne yücesin, ne kadar da heybetlisin! Ama canımı kudret elinde tutan Allah’a yemin ederim ki bir müminin dokunulmazlığı ise Allah katında senden daha büyüktür.” [İbn Mace]
Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın bu ümmete bahşettiği onur, izzet ve haysiyet budur işte. Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın buyruğuna ivedilikle koşma zamanı gelmedi mi?
İslam dünyasında Hilafet Devletini yeniden kurmak, Müslümanların canına, kanına ve topraklarına yapılan ihlali sona erdirmek için gece gündüz çalışarak üzerimize düşeni yapmalıyız. Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın bizim için hazırladığı mükâfata nail olmak için hadi elimizden gelenin en iyisini yapalım.
وَجَاهِدُوا فِي اللَّهِ حَقَّ جِهَادِهِ هُوَ اجْتَبَاكُمْ وَمَا جَعَلَ عَلَيْكُمْ فِي الدِّينِ مِنْ حَرَجٍ مِلَّةَ أَبِيكُمْ إِبْرَاهِيمَ هُوَ سَمَّاكُمُ الْمُسْلِمِينَ مِنْ قَبْلُ وَفِي هَٰذَا لِيَكُونَ الرَّسُولُ شَهِيدًا عَلَيْكُمْ وَتَكُونُوا شُهَدَاءَ عَلَى النَّاسِ “Allah uğrunda hakkıyla cihat edin. O, sizi seçti ve dinde üzerinize hiçbir güçlük yüklemedi. Babanız İbrahim’in dinine uyun. Allah, sizi hem daha önce, hem de bu Kuran’da Müslüman diye isimlendirdi ki, Peygamber size şahit (ve örnek) olsun, siz de insanlara şahit (ve örnek) olasınız.” [Hac 78]
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Kanada
H. 25 Zilhicce 1438
M. Cumartesi, 16 Eylül 2017