حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Bangladeş Vilayeti
Medya Bürosu
No: BGu2013BAu20132013u2013MBu2013TRu20130002 |
H. 11 Şa'bân 1434 M. Perşembe, 20 Haziran 2013 |
-Basın Açıklaması- Hizb-ut Tahrir / Bangladeş Vilayeti, Hizb-ut Tahrir / Pakistan Resmî Sözcüsü Navit Butt'un Serbest Bırakılmasına Dönük Küresel Kampanya Kapsamında Pakistan Diplomatik Misyonuna Bir Heyet Gönderdi
Hizb-ut Tahrir / Bangladeş Vilayeti bugün, Hizb-ut Tahrir / Pakistan Vilayeti'nde bir yıldan daha fazla bir zaman önce, yani 11 Mayıs 2012 tarihinde Sayın Navit'i kaçıran birimlerin sorumlusu Pakistan tagutu (General Keyâni'ye) yönelik bir mektup teslim etmek için Bangladeş'teki Pakistan diplomatik misyonuna beş üyeden oluşan bir heyet gönderdi.
Diplomatik misyon, başlangıçta heyetle görüşmeyi reddetti. Ancak heyetin, mektubun içeriğini duyması için diplomatik misyon yetkilisiyle görüşme üzerinde ısrarcı olmasının ardından yetkili görüşmeyi kabul etti ve heyetle görüşmesi için yardımcısı Sayın Eşref'i gönderdi. Nitekim heyetin başkanı, Navit Butt'un kaçırılmasından dolayı hizbin şiddetli kınamalarda bulunduğunu, kaçırılmanın üzerinden bir yıl geçtiğini, Navit'in şu ana kadar nerede olduğunun bilinmediğini, nerede olduğu hakkında ailesine bile bilgi verilmediğini ve mahkemenin talepte bulunmasına rağmen mahkemeye dahi sevkedilmediğini ifade etti. Sayın Eşref, hiçbir karşılık vermeksizin heyeti dinledi ve Hizb-ut Tahrir / Pakistan Vilayeti'nin mektubunu hükümetine göndereceğini teyit etti.
Hizb -mektupta- Keyâni'den, Navit Butt'u derhal serbest bırakmasını talep etti ve Navit Butt'un serbest bırakılmasının reddedilmesi durumunda Allahu [Subhânehu ve Teâlâ]'nın izniyle çok yakında kurulacak olan Hilafet Devleti'nde kendisini bekleyen ve yaklaşan ceza noktasında onu uyardı. Bunun yanı sıra İslam'a ve Müslümanlara karşı işlemiş olduğu diğer cürümleri noktasında da onu muhasebe etti. Zira -Pakistan'daki gerçek yönetici olan- tagut Keyâni, mücrimlerin kullanmış oldukları kaçırma araçlarına başvurmuştur. Bu ise sadece Navit Butt ve Hizb-ut Tahrir'in, Keyâni'nin Amerika'nın lehine Pakistan halkına dönük hıyanetine karşı olan tutumlarından dolayıdır.
Mektupta, hizbin Keyâni'ye dönük sert bir uyarası da geçmektedir. Zira mektupta geçenler aşağıdaki şekildedir:
"Sana yapmış olduğumuz uyarımıza biraz olsun kıymet veriyorsan aşağıdaki kırılgan durumunu çok iyi değerlendir:
Birincisi: Şu haline bir bak! Zira sen, sana bağlı baltacıların ve casusların yoluyla Hizb-ut Tahrir'e mesajlar gönderiyor, Hizb-ut Tahrir'in sana karşı olan hitabını hafifletmesini rica ediyor ve buna karşılıkta hizbin şebâbına yönelik baskını hafifleteceğini, hatta Navit Butt'u serbest bırakacağını söylüyorsun! Bu mesajları defalarca göndermenin, durumunun boyutunun kırılgan olduğunu teyit ettiğini görmüyor musun? Ayrıca bu mesajlar, kulaklarını çınlatan sözlerimizin hak kelimeler olduğunu teyit etmektedir. Çünkü sen, İslam'ın Müslüman subaylar arasında seni getiren Amerikalılardan daha çok önemsendiğini çok iyi biliyorsun. Kışlalarda senin ve efendilerinin hakkında nasıl alenen konuştuklarını görmüyor musun? Ayrıca onların, İslam'a ve Hilafet'e olan büyük sevgilerinin boyutunu bilmiyor musun?
İkincisi: Hilafet'e davet edenlere ve onun davetini taşıyan Hizb-ut Tahrir'e karşı bir ön hat olman için Amerika'dan sana yapılan büyük baskıların boyutunu görmüyor musun? Bu baskının, son zamanlarda büyük oranda arttığını mülahaza etmiyor musun? Bu baskının, efendinizin Hilafet'in kurulmasının çok yakın olduğunu bilmesi ve Hilafet'in belirtilerinin, ister Pakistan ister Suriye isterse diğer yerlerde olsun İslam ülkelerinin dört bir tarafında somut bir şekilde hissedilmesi nedeniyle olduğunu çok iyi bil. Allah'ın izniyle tüm Müslümanların Raşid Halifesi olacak olan Hizb-ut Tahrir'in emiri Celil Alim Atâ İbn-u Halil Ebu Raşta'ya biat verilmesi için zaman uzamayacaktır. Dolayısıyla senin akıbetinin de İslam dünyasındaki tüm tagutların akıbetinden daha iyi olmayacağını sakın unutma. Halbuki sen, Halid İbn-u Velid, Salahaddîn ve Muhammed İbn-ul Kasım'ın torunlarından oluşan dünyanın yedinci en büyük ordusuna sahip olan bir ülkede bulunmaktasın. Ayrıca tagutlar düştüğünde veya Batı'ya yönelik hizmet süresi sona erdiğinde, Ümmet onları kanallarda veya oyuklarda veya pis olan başka herhangi bir yerde takip etsin diye Batılı efendileri ya onlardan vazgeçmekte yada onları kendi kaderlerine terk etmektedirler!
Üçüncüsü: Ey Pakistan tagutu! Şayet sen, -sana kötü akıbetini haber veren birçok kanıtlara rağmen- değişim rüzgarına karşı güvende olduğuna inanıyorsan o halde Allah kendilerine ölüm kadehini içirinceye kadar ebedi olarak dünyada kalacaklarını ve kendilerinin Allahu [Subhânehu ve Teâlâ]'nın dışında ilahlar olduklarını zanneden tagutlardan ve Firavunlardan oluşan akranlarından ibret al. Nitekim onların işlerinin akıbeti hüsran olmuştur. Dolayısıyla onların arasından bu şekilde devam edenler, Allah'ın izniyle gelmesi yakın olan müfsitlerin kötü akıbetini beklemektedirler.
إِنَّ اللَّهَ بَالِغُ أَمْرِهِ قَدْ جَعَلَ اللَّهُ لِكُلِّ شَيْءٍ قَدْرًا "Kesinlikle Allah emrine galiptir. Allah, her şey için bir kader koymuştur." [et-Talâk 3]
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Bangladeş Vilayeti Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi H. M. Siddque Mansion 55/A Purana Patlan, 4th Floor / Dhaka 1000 / Bangladesh Telefon: +(880) 17 13 00 88 22 www.khilafat.org |
Fax: +(880) 29 55 88 54 E-Mail: info@khilafat.org |