Hizb-ut Tahrir / Bangladeş Vilayeti'nin bugün, Dakka, Chittagong ve Sylhet şehirlerindeki camilerin çıkışında düzenlediği genel toplantılardaki konuşmacılar, Hasina hükümetinin Amerika ile Yatırım ve Ticari İşbirliği [TICFA] çerçevesindeki anlaşmayı imzalama kararının İslam hükümlerine aykırı ve ülkenin maslahatlarına da karşı olduğunu söylediler. Zira Şeyha Hasina, 17 Haziran 2013 tarihinde yapılan Bakanlar Kurulu toplantısında anlaşmanın imzalanmasını onaylamış ve Bakanlar Kurulu Genel Sekreteri de bunun akabinde, anlaşma gereğince oluşturulacak olan konseyin bununla ilgili yapacağı tartışmalar yoluyla ticaret ve yatırımla ilgili meselelerin çözüme kavuşturulacağı şeklinde bir değerlendirmede bulunmuştur.

Mescitlerin dışındaki konuşmacılar, bu anlaşmaya binaen Amerika'nın Bangladeş'teki iş sektörü, sanayi ve yatırımla ilgili tüm politikaları istediği şekilde belirleyebileceği gibi Bangladeş'te öncelikli olarak  Amerikan ticari yatırımlarının gerçekleşeceğini söylediler. Bu da Bangladeş'i, Amerika'dan ana ürünleri ve hizmetleri ithal etmek ve Amerikan şirketlerine devasa meblağlar ödemek zorunda bırakacaktır. İşte böylesi bir durumda bile meclis, Batı'nın ülkenin milyonlarca dolarlık doğalgazını tüketmesindeki cürümleri gibi diğerlerinde yaptığı üzere Ümmetin haklarını reddedecek olan Amerikan şirketlerinin çıkarlarını korumaktadır.

Yine konuşmacılar, Hasina'nın otoriteye geldiği günden bu yana İslam karşıtı  politikalar yürüttüğünü ve İslam'ın hükümlerini kaldırıp duvara çarptığını söylediler. Dolayısıyla onun, hiç tereddüt etmeksizin İslam'a aykırı olan bu anlaşmayı onaylaması gayet doğaldır.

Nitekim İslam, devletlerarası anlaşmalarla ilgili tafsılî kaideler ve şartlar koymuş ve kafirlerin Müslümanlar ve ülkeleri üzerinde egemen olmasını sağlayacak olan anlaşmaların imzalanmasına izin vermemiştir. Zira Allahu [Subhânehu ve Teâlâ], şöyle buyurmaktadır:

وَلَنْ يَجْعَلَ اللَّهُ لِلْكَافِرِينَ عَلَى الْمُؤْمِنِينَ سَبِيلاً "Muhakkak ki Allah, kafirler için müminler aleyhine asla bir yol (sulta) kılmayacaktır!" ^{[en-Nîsâ 141]}

Dolayısıyla İslam, İslam'ın yayılmasına ve Ümmet maslahatlarına hizmet edecek olan devletlerarası anlaşmaları mubah kılarken kafirlerin gücünü pekiştirecek ve onların Ümmet'e üstün gelmelerini sağlayacak olan anlaşmaların imzalanmasını haram kılmasının yanı sıra İslam'a ve Müslümanlara karşı savaşa katılan Haçlı Amerika gibi fiilen muharip olan devletlerle anlaşmalar yapmak da caiz değildir. Bundan dolayı Amerika ile ticaret ve yatırım anlaşmasının yapılması kesinlikle caiz değildir ve Müslümanların bunu reddetmesi vaciptir.

Ayrıca konuşmacılar, Avami Birlik Partisi ve Bangladeş Halk Partisinin her ikisinin de iktidar için her şeyi yapmaya hazır olduklarını söylediler. Hatta masum Müslümanların kanlarıyla boğulan mücrim Amerikan hükümetlerinin elleriyle tokalaşmak bile olsa. Son olarak konuşmacılar, tüm muhlis Müslümanları anlaşmayı reddetmeye, mevcut fasit yönetim sistemini kaldırıp atmak ve Hilafet Devleti'ni kurmak için çalışmaya teşvik ettiler. Nitekim Hilafet Devleti'nin muhlis liderliği, sadece Ümmetin maslahatlarını koruyacak olan Kur'an ve sünnet hükümlerini tatbik ederek Râşid olabilecektir.