Pazartesi, 23 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/25
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

Soru Cevap

بسم الله الرحمن الرحيم

Soru:

İslam Nizam'ında şöyle bir ifade geçmektedir: Üçüncüsü: Müslümanların maslahatı için üzerinde Müslümanların sözlerinin birleştirilmesini istenilen bir görüş bulunduğu zaman ki o takdirde, böyle bir halde müçtehidin, içtihadının kendisini ulaştırdığı hükmü terk etmesi ve üzerinde Müslümanların sözlerinin birleştirilmesi istenilen hükmü alması câizdir. Nitekim bu, bey'atı sırasında Osman RadiyAllahu Anh ile hâsıl olmuştur.

Şahsiye 1'de de şöyle geçmektedir: 4- Müslümanların maslahatı için onları tek bir sözde toplayacak bir görüşün varlığı. Bu durumda müçtehidin kendi görüşünü terk ederek Müslümanları tek bir sözde toplayacak hükmü alması caizdir. Osman RadiyAllahu Anh'a biat olayında olduğu gibi. Rivayet edildiğine göre "Abdurrahman ibn Avf fert fert, ikişer ikişer, toplu olarak, ayrı ayrı, açık ve gizli insanlara görüşlerini sorduktan sonra herkesi mescitte topladı ve ardından minbere çıktı uzunca bir dua yaptı sonra da Ali'yi çağırdı. Ali'nin elinden tutarak ona şöyle dedi: "Sen Allah'ın Kitabı ve Rasûlü'nün Sünnetine göre ve Rasûlü'nden sonra onun halifesi olan Ebu Bekir ve Ömer'in görüşlerine göre hükmedeceğine dair benimle biatlaşır mısın?" deyince Ali RadiyAllahu Anh "Allah'ın Kitabı ve Rasûlü'nün Sünneti ve kendi görüşümle içtihat etmek üzere sana biat veriyorum" dedi. Bunun üzerine Ali RadiyAllahu Anh'ın elini bıraktı ve Osman RadiyAllahu Anh'ı çağırarak ona: "Sen Allah'ın Kitabı ve Rasûlü'nün Sünnetine göre ve Rasûlü'nden sonra onun halifesi olan Ebu Bekir ve Ömer'in görüşlerine göre hükmedeceğine dair benimle biatlaşır mısın?" diye sorunca Osman RadiyAllahu Anh "Evet" diye cevap verdi. Bunun üzerine Abdurrahman ibn Avf başını mescidin tavanına doğru kaldırdı. Elini de Osman'ın eli üzerine koyarak üç defa: "Allahım işit ve şahit ol..." dedi

Soru şudur: Ben okuduğum rivayetlerde "Ancak bu konuda cehdim ve takatime göre", "bilgim ve gücüme göre" ifadeleriyle karşılaştım. Bunlar "Kendi görüşüme göre içtihat ederim" ile aynı manada mıdır? Sonra başka bir rivayette ise "Ali ibn Ebî Talib kabul etti, ancak "gücüm yettiğince" dedi." ifadelerini okudum. Bunun sıhhat derecesi nedir?

Cevap:

Evet, âlim ve müçtehitlere göre bu metinler arasında hiçbir fark yoktur. Bunu izah etmek için derim ki:

1- İbn Kesir el-Bidâye ve'n Nihaye adlı eserinde şunu kaydeder: "Yaklaş bana ey Ali!" Minberin altında ona doğru yaklaştı. Ardından Abdurrahman elini tuttu ve "Sen Allah'ın Kitabı, Rasûlü'nün Sünneti ve Ebu Bekir ile Ömer'in fiili üzerine bana biat ediyor musun?" dedi.  O da "Allahım! Hayır, kendi cehdim ve takatime göre..." dedi."

2- et-Taberî Tarih'ur Rasûl ve'l Mulûk kitabında şöyle rivayette bulunur: "Ali'yi çağırdı ve "Allah'ın ahdine ve misakına sarıl. Allah'ın Kitabı, Rasûlü'nün Sünneti ve ondan sonra iki Halifenin siretiyle amel edecek misin?" diye sordu. O da "İlmim ve gücüme göre amel etmek ve fiil işlemeyi ümit ediyorum." cevabını verdi."

Görünen o ki bu gibi rivayetleri okuduğunda "Kendi görüşüme göre içtihat ederim" sözünün "Cehdim ve takatime göre" ile "İlmim ve takatime göre" ifadelerinden farklı olduğunu sandın. Aksine hepsi aynıdır. Ali RadiyAllahu Anh Allah'ın Kitabı ve Rasûlü'nün Sünnetine uymak ile Ebu Bekir ve Ömer'in fiiline uymak arasını birbirinden ayırdı. Allah'ın Kitabı ve Rasûlü'nün Sünnetine uymayı kabul etti, ama Ebu Bekir ve Ömer'in fiiline uymayı cehdi ve ilmiyle yani içtihadıyla istisna etti.

Âlimlerin anladığı budur. Örneğin Kadı Ebu Bekir el-Bakillâni'nin [ö. H. 403] Temhid'ul Evâil ve Telhis'ud Delâil isimli eserinde şöyle geçer: "Derlerse ki: "Nasıl Abdurrahman'ın Osman'a akdi sahih olabilir? Hükümlerde Ebu Bekir ve Ömer'i taklit etmek şartıyla biat etti." Rivayet edildiğine göre Ali'ye "Allah'ın Kitabı, Rasûlü'nün Sünneti ve ondan sonra iki Şeyhin Sünnetiyle hükmetmek şartıyla sana biat ediyorum, bu emaneti sana tevdi ediyorum" dedi. Ali de "Ben ezberleyen kimse gibi olamam, kendi görüşüme göre içtihat ederim." Dedi. Sonra Abdurrahman bunu Osman'a arz etti, o da şartı kabul etti, güvence verdi. Abdurrahman da buna göre ona biat etti." Dikkat edilirse el-Bakillânî "Kendi görüşüme göre içtihat ederim" ifadesini kullandı.

es-Serahsî de [ö. H. 483] Usulünde bu anlayışı zikrederek der ki: "Sonra Ömer bu işi kendisinden sonra altı kişilik şuraya havale etti. Bunlar, şuradan çıktıktan sonra bu işin tayininin Abdurrahman'a havale edilmesi üzerinde görüş birliğine vardılar. Abdurrahman Ali'ye Ebu Bekir ve Ömer'in görüşüyle amel etmesini arz etti. Bunun üzerine o da "Allah'ın Kitabı ve Rasûlü'nün Sünnetiyle amel ederim, ama kendi görüşüme göre içtihat ederim." Dedi. Ardından bu şartı Osman'a da sundu. O da bunu kabul etti ve taklit etti." Görüldüğü gibi es-Serahsî "Kendi görüşüme göre içtihat ederim" sözünü zikretti.

Sonra bu mesele, modern çağdaki araştırma enstitülerinde bile meşhur ve bilinen bir vakadır. Medine'yi Münevvere İslam Üniversitesi Bilimsel Araştırmalar Dekanlığı Dergisinde H. 1423 M. 2002'de şu ifadeler geçmektedir: "Abdurrahman ibn Avf, Müslümanları mescide topladı. Sonra Ali'yi çağırdı. Abdurrahman, özür beyan ettikten sonra biat edeceği kişiye Müslümanların tabi olması şartıyla Halife seçimi için görevlendirilmişti. Abdurrahman, elini Ali'nin elinin üzerine koydu ve "Allah'ın Kitabı, Rasûlü'nün Sünneti ve iki Şeyhin -Ebu Bekir ve Ömer'i kastederek- içtihadıyla amel etmek koşulu ile sana biat ediyoruz." dedi. Ali ise iki Şeyhin içtihadı koşulunu kabul etmedi ve "Bilakis kendi görüşüme göre içtihat ederim." Dedi. Bunun üzerine Abdurrahman, elini çekti ve Osman RadiyAllahu Anh'ı çağırdı. Osman da iki Şeyhin içtihadı koşulunu kabul etti. Bundan sonra ne olduysa oldu."

Buna göre "Kendi görüşüme göre içtihat ederim", "Cehdim ve takatime göre" ve "İlmim ve takatime göre" sözleri arasında hiçbir çelişki yoktur. Allah'ın ilim bahşettiği ve ilimden nasibini alan âlimlere göre hepsi aynıdır. Bu metinlerden hangisi kullanılırsa kullanılsın doğrudur. Özellikle de konu, kitabımızda da belirttiğimiz gibi delilden hüküm çıkarma meselesi ise. Bu nedenle "cehdim ve takatime göre" veya "İlmim ve takatime göre" sözü yerine "Kendi görüşüme göre içtihat ederim" ifadesi zikredilirse delil gösterme ve hüküm çıkarma söz konusu olduğu sürece hiçbir sakıncası yoktur.

3- Ancak imam Ahmed'in Musned'inde rivayet ettiği hadis hakkındaki soruya gelince ki hadis şöyledir: "Abdurrahman ibn Avf'a Ali'yi bırakıp da Osman'a nasıl biat ettiniz?" diye sordum. O da "Suçum ne? Ali'yle başladım ve Allah'ın Kitabı, Rasûlü'nün Sünneti ve Ebu Bekir ile Ömer'in sireti üzerine sana biat ediyorum." Dedim. O da "Gücüm yettiğince." Dedi. Ben de "Sonra Osman'a sundum, Osman da kabul etti." Dedi." Bu hadisin, isnadı zayıftır. Sufyan ibn Veki'yi birçok muhaddis zayıf gördü. Hafız, et-Takrîb de "Sufyan ibn Veki' hadisi sakıttır." Dedi. Ayrıca Ebu Zur'a er-Râzî de ed-Duafâ kitabında zayıf olduğunu belirtti. İbn Ebî Hatim el-Cerh ve't Ta'dîl de "Ebu Zur'a'ya Sufyan ibn Veki'in yalancı olduğu söylendi diye sordum." O da "Evet" dedi. Dolayısıyla hadis zayıftır, itimat edilmez.

Bu kategoriden diğerleri: « Soru Cevap Soru-Cevap »

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER