Pazartesi, 23 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/25
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Rebiu’l Evvel Ve Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem

بسم الله الرحمن الرحيم

Rebiu’l Evvel Ve Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem

Rebiu’l Evvel ayı, Efendimiz Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in ümmeti için büyük önem taşıyan bir aydır. Zira bu ay, sadece Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in doğumuna değil, aynı zamanda O’nun peygamberlerin sonuncusu ve dünyaya rahmet olarak seçilmesine şahitlik etmiş olan bir aydır. Ebu’l Hasan Ali İbn-i Hüseyin Mesûdi’nin (Ö: 346), “Et-Tenbih ve’l İşraf” adlı kitabındaki rivayetinde şöyle geçmektedir: “… Kırk yaşına geldiğinde, Rebiu’l Evvel ayının onuncu günü olan Pazartesi günü, Allah Azze ve Celle onu bütün insanlara gönderdi… Sallallahu Aleyhi ve Sellem o zaman kırk yaşındaydı; kadınlardan ilk iman eden kişinin Hatice olduğu üzerinde icma etmelerinin ardından O’na ilk iman eden erkek konusunda ihtilaf etmişlerdir.”

Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in risaletinden önce Araplar paramparça olmuşlar, cehalet içinde yaşıyorlar, kadınlara zulmediliyor, kız çocukları diri diri toprağa gömülüyor ve toplum kölelik ve teslimiyet zincirlerine saplanmıştı. Kabile liderleri, kendi kişisel çıkarlarını savunuyorlar ve toplumlarının yöneticileri, yasa koyucuları ve karar vericileri olarak davranarak mutlak gücü ellerinde tutuyorlardı. Toplumun refahı, bu liderlerin çıkarlarıyla bağlantılıydı ve bu da insanların genelini bir baskı ve sapkınlık durumunda bırakıyordu.

Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in risaleti, Arapları kabileciliğin ve cehaletin karanlık zincirlerinden kurtarmış, İslam onları birbirine bağlayan birleştirici bir güç haline gelmiş ve onların kabilelere olan körü körüne bağlılıkları ortadan kalkmış ve bu bağlılık, Allah Subhanehu, O’nun Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem ve Dini için olmaya başlamıştı. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in risaleti altında ümmet, parçalanmış ve aşağılanmış olmaktan muvahhid ve izzetli bir ümmete dönüşmüştür. Böylece Arap Yarımadası’ndaki Müslümanlar, İslam’ın taşıyıcıları olmuşlar ve rahmet ve adalet risaletini dünyanın dört bir tarafına yaymışlardır.

Davet ve cihat sayesinde İslam’ın etkisi sadece Arapların hayatını değiştirmekle sınırlı kalmamış, aksine aynı zamanda farklı bölgelerden, ırklardan ve dillerden olan halkları tek bir ümmet altında birleştirmiştir. Zira Arapları, Farsları, Türkleri ve Kürtleri… Müslüman ülkelerin pratik vahdeti içinde tek bir bayrak altında toplamıştır. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in risaleti, insanları beşerî kanunların ve sahte dinlerin zulmünden kurtarmış ve onları, sadece adil olan Allah Subhanehu’ya boyun eğmeye yönlendirmiştir. Yüzyıllar boyunca doğudan batıya Müslümanlar, rahmet ve adaleti tüm insanlığa yayma misyonları üzerinde birleşmişlerdir.

Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in hayatı ve Allah Celle Celâluhu’nun dini için yaptığı fedakârlıklar üzerinde düşünürken, Müslümanlar olarak mevcut durumumuzu gözden geçirmemiz gerekmektedir. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in dininin, bugünkü hayatımızdaki yeri nedir? Yönetim, dış siyaset, eğitim ve ekonomi sistemleri onun risaletiyle uyumlu mudur? Ne yazık ki gerçek şu ki, kapsamlı bir yaşam biçimi olan İslam, toplumsal işlerimizde büyük ölçüde kaybolmuştur. Zira mevcut yöneticiler, Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in risaletini takip etmek yerine yozlaşmış laik sistemleri uygulamakta olup Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in risaletinin uygulanmasını kişisel meselelerle sınırlandırırlarken toplumsal ve uluslararası meseleler ise sömürgeci kanunlarla yönetilmektedir. Bugün, tek bir Hilafet Devleti altında birleşmek yerine ulus devletler temelinde bölünmüş bir durumdayız. Müslümanların başındaki yöneticiler, Allah yolunda cihat etmek yerine vatancılık ve diğer dünyevi çıkarlar uğruna savaşıyorlar. Bunun sonucunda kendimizi, Filistin’de ve başka yerlerde boyun eğdirilmiş ve zulme uğramış olarak görmekteyiz.

Sonuç olarak Rebiu’l Evvel, dinimiz üzerinde derinlemesine düşünmek için bir fırsattır. Zira bizim, dinimize kamil bir şekilde bağlanmamız ve ona göre amel etmemiz gerekmektedir. Ayrıca bizim, toplumsal meselelerimi de dahil olmak üzere hayatımızın her alanında İslam’ı uygulamak için çalışmalıyız. Yine hayatımızın her alanında Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in risaletine göre yönetilmeliyiz. Dolayısıyla sadece İslam’a geri dönerek ve onun devleti Nübüvvet Minhacı üzere Raşidi Hilafeti yeniden kurarak, geçmişte İslam ümmetini ayrıcalıklı kılan onuru ve vahdeti yeniden tesis edebiliriz.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Faruk Sadıki – Pakistan

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER