Pazartesi, 23 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/25
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Yeryüzünde Büyüklük Taslayan Her Bir Zorbanın Sonu Yok Olmaktır!

بسم الله الرحمن الرحيم

Yeryüzünde Büyüklük Taslayan Her Bir Zorbanın Sonu Yok Olmaktır!

Necis kâfirler şu anda sahip oldukları bu güçten dolayı sakın sevinmesinler; zira bu güç, İslam Devleti’nin yıkılmasından ve sömürgeci kâfirin bizleri Sykes-Picot’un hangarlarına hapsederek sahneden uzaklaştırmasından, böylece onları (necis kâfirleri) caydıracak herhangi bir güç olmaksızın içerisinde otladıkları alanın genişlemesinden sonra onlara giydirilen kırılgan bir kabuktan başka bir şey değildir. Ayrıca bugün onların sahip oldukları bu cephanelikler, Allah Azze ve Celle’nin gücünün zerre miktarına eşit değildir: وَكَمْ أَهْلَكْنَا قَبْلَهُم مِّن قَرْنٍ هُمْ أَشَدُّ مِنْهُم بَطْشًا فَنَقَّبُوا فِي الْبِلَادِ هَلْ مِن مَّحِيصٍKendilerinden önce, onlardan daha güçlü olup yeryüzünde şehirler kurarak aralarında gidip gelen nice toplulukları yok ettik. Kurtuluş var mı?” [Kaf 36] Dolayısıyla necis kâfirlerin ve onları dost edinenlerin akıbeti de kendilerinden önceki zorbaların akıbeti gibi, hatta daha da kötü olacaktır. Aynı zamanda onların akıbetleri, her ikisi de askerleriyle birlikte denizde boğulan Firavun ve Haman’ın, yerin dibine batan Karun’un ve üzerine pişkin tuğladan yapılmış taşlar atılan Ebrehe’nin akıbeti gibi olacaktır… İşte o zaman göğüsleri ferahlatan ve kalplere şifa veren bir sahne olacaktır.

Ancak bu harika ana, yani zalimlerin devrildiği ve mustazafların muzaffer olduğu bu ana ulaşabilmemiz için her bir samimi Müslümanın o ana ulaşmak için çalışması ve elinden geldiği kadar çaba ve zaman ayırması gerekmektedir; bu da hem bu zaferi gerçekleştirmek, hem de maymunların ve domuzların kardeşlerinin sırf dokunmak için bile dokunmasından daha temiz olan boyunları özgürleştirmek için çalışarak olacağı gibi bu da Allahu Teala’nın şu kavline istinaden yaratılmışların en hayırlısı ve en temizi olan Efendimiz Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem’i örnek alarak olacaktır: لَقَدْ كَانَ لَكُمْ فِي رَسُولِ اللَّهِ أُسْوَةٌ حَسَنَةٌ لِمَنْ كَانَ يَرْجُو اللَّهَ وَالْيَوْمَ الْآَخِرَ Andolsun ki, Allah’ın Rasulü’nde, sizin için, Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar için güzel bir örneklik vardır.” [Ahzab:21] Nitekim Salâvatu Rabbuna ve Selamuhu Aleyh, önce yeryüzünde Allah’ın şeriatını tatbik edecek bir devletin kurulması, ardından da devleti ve Müslümanları, ülkeleri fethetmek ve halkları tiranlardan kurtarmak amacıyla cihad için seferber olmalarıyla başlayarak değişimin yolunu kolaylaştırmıştır; işte bu, Müslümanların tarihinde, onları zayıflık ve muhtaç durumundan, büyüklük ve cihad farzını yerine durumuna taşıyan belirleyici bir an olmuştur. Zira sadece bu devlet Müslümanların hepsini, Müslümanların namus ve canlarının ihlal edilmesinden dolayı damarlarındaki kanı kaynayacak ve bu emanetin hakkını verip onu hakkıyla gözetecek tek bir Halife’nin altında ve “لا إله إلا الله محمد رسو الله” sancağı olan tek bir sancağın altında birleştireceği gibi yine sadece bu devlet, وَإِنِ اسْتَنصَرُوكُمْ فِي الدِّينِ فَعَلَيْكُمُ النَّصْرُ Sizden din konusunda yardım istediklerinde yardıma icabet etmeniz sizin üzerinize vaciptir.” [Enfal 72] şeklindeki yardım farzını gerçekleştirmek için orduları harekete geçirecektir. Yine Allah’tan sonra bizleri değişim sünnetinden koruyacak olan da sadece bu devlettir.

O halde azimlerinizin zayıflamasından ve nefislerinize ümitsizliğin sirayet etmesinden sakının ve bugün bizim Müslüman kardeşlerimiz için yüreklerimiz eriyip yorulduğu gibi Sahabe’nin de (Allah onlardan razı olsun) yürekleri eriyip yorulduğunda ve bedenleri bitkin düştüğünde Allah’ın onlar için şu ayeti indirdiğini hatırlayın: وَاسْتَكْبَرَ هُوَ وَجُنُودُهُ فِي الْأَرْضِ بِغَيْرِ الْحَقِّ وَظَنُّوا أَنَّهُمْ إِلَيْنَا لَا يُرْجَعُونَ فَأَخَذْنَاهُ وَجُنُودَهُ فَنَبَذْنَاهُمْ فِي الْيَمِّ فَانظُرْ كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الظَّالِمِينَFiravun ve askerleri, bize döndürülmeyeceklerini sanarak yeryüzünde haksız yere büyüklük tasladılar. Biz de onu ve askerlerini alıp denizin içinde bıraktık. Bak işte, zalimlerin sonu nice oldu!” [Kasas 39-40] Dolayısıyla Allah tüm azametiyle onları yakalayıverdi ve onların varlıklarını yok etti; böylece onlar, sanki bu dünyada bir saat bile yaşamamış gibi oldular; işte bizlerden her birimizin aklında tutması gereken şey, bu savaşın Allah Subhanehu ve Teala’nın savaşı olduğu, bu savaşı planlayıp idare edenin Allah Celle ve Âla olduğu ve Subhanehu’nun asla mağlup edilemeyeceğidir.

فَانظُرْ“Bak işte” kelimesi, sabrının tükendiğini ve nefsinin daraldığını hisseden her Müslüman için, bu insanların sonunu düşünmesi ve umutsuzluğa kapılmaması için açık ve doğrudan bir emirdir; dolayısıyla o zalimleri boğup yerin dibine geçiren Allah, bugünkü lanetli insanlar ve kendilerini güçlü sanan kâfir Batı için de aynı sonucu gerçekleştirecektir. Zira zafer Allah’ın elindedir ve O bize yeter: وَالَّذِينَ كَذَّبُوا بِآيَاتِنَا سَنَسْتَدْرِجُهُم مِّنْ حَيْثُ لَا يَعْلَمُونَ وَأُمْلِي لَهُمْ إِنَّ كَيْدِي مَتِينٌAyetlerimizi yalanlayanları hiç bilmedikleri yerden adım adım yıkıma götürürüz. Onlara mühlet veriyorum. (Ama) bilin ki Benim cezalandırmam çok çetindir!” [Araf 182-183] Dolayısıyla tuzak Allah Subhanehu’nun tuzağı, bizler bu savaşın askerleri ve savaşın komutanı da, her şeyden münezzeh olan Tebareke ve Teala’dır; bu yüzden bu ümmetin zaferi hakkında şüpheye düşen kişi, Allah Azze ve Celle’nin yardımı hakkında da şüpheye düşen kişi gibidir! Dolayısıyla karşımızda gördüğümüz şeyler onlara yönelik tuzaktan başka bir şey değildir: وَيَمْكُرُونَ وَيَمْكُرُ اللهُ وَاللهُ خَيْرُ الْمَاكِرِينَ﴾Onlar (sana) tuzak kurarlarken Allah da (onlara) tuzak kuruyordu. Çünkü Allah tuzak kuranların en iyisidir.” [Enfal 30] Nitekim Ebu Cehil ve Ümeyye Bedir'de Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile savaşmak için yola çıktıklarında, kendi sonlarıyla karşılaşacaklarının farkında bile değillerdi; hatta savaştaki zaferlerinden sonra kutlama yapmak için şarap yüklü yüz deveyle yola çıkmışlardı! Yani zalimlerin zayıf oldukları anda yenildikleri hiçbir zaman olmamıştır; aksine güçlerinin doruğuna ulaştıkları anda yenilgiye uğramışlardır. فَيَأْتِيَهُم بَغْتَةً وَهُمْ لَا يَشْعُرُونَBu azap onlara, hiç beklemedikleri bir anda ansızın gelip çatacaktır.” [Şuara:202] Bu nedenle düşmanımızın gücü bizim zayıflığımızın veya zafere uzak olduğumuzun delili değildir; bugün Batı ve Yahudiler güçlerinin en üst seviyesinde olup daha da büyüyecekler ancak güçlerinin zirvesine ulaşıp bizi yeneceklerinden emin olduklarında işte o zaman Allah’ın izniyle zafer gelecektir.Bu nedenle bu kafirlerin ve Amerika’nın yöneticilerinin küstahlığı ve Arap yöneticilerin ihanette en üst seviyelerine ulaşmış olmaları, Allah'ın inayetiyle zaferin yakın olduğunun işaretlerinden biridir.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Amine Arus

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER