Pazartesi, 23 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/25
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

بسم الله الرحمن الرحيم

El-Raye Gazetesi

Washington’daki Son NATO Zirvesi Ve Yetmiş Beş Yıllık Saldırganlık ve Kibir

Üstad Ahmed El-Hutvâni’nin Kaleminden

ABD Başkanı Joe Biden Washington'da düzenlenen Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) zirvesinin açılışını yaptı ve bu zirve, Amerika ve Batı Avrupa ülkelerinin liderlik ettiği saldırgan uluslararası askeri ittifakın kuruluşunun 75. yıldönümüne denk geldi; zira bitmek bilmeyen bölgesel ve yerel savaşları körükleyen, dünyada sürekli olarak tahribata ve yozlaşmaya yol açan ve beş kıtada sayısız çatışma ve gerilim noktaları oluşturan bu ittifaktır.

Biden zirvenin açılışında aldatıcı ballı sözler söyledi; zira ittifakı övdü, başarılarını abarttı ve kuruluşunun yetmiş beşinci yıldönümü münasebetiyle yaptığı konuşmada bunu, 75 yıl önce asıl anlaşmanın imzalandığı yerin önemiyle ilişkilendirdi. Ancak aslında o, NATO’nun yayılmacı ve sömürgeci bir karaktere sahip olduğu gerçeğini görmezden geldi ve yalan ve iftirayla onu, küresel barış ve istikrarın yayılmasına katkıda bulunduğu şeklinde nitelendirdi!

Mevcut zirve genel olarak ittifakın Ukrayna’ya verdiği kararlı desteğe odaklandı; özellikle bu, Rusya’nın geçen Pazartesi günü Ukrayna şehirlerini füzelerle bombalamasının ve bunun da Kiev'deki bir çocuk hastanesine isabet etmesine yol açmasının ardından geldi; bu da ittifak liderlerinin görüşmelerinde, zirvelerinin büyük bir bölümünü Ukrayna dosyasını ele almanın önemine çağrı yapmalarına neden oldu. Şöyle ki; diğer dosyaları gölgede bırakarak gelecek yıl Ukrayna’ya 43 milyar Dolar değerinde ek mali yardım sağlama sözü verdiler ve ona, F-16 savaş uçakları da dahil olmak üzere hava sahasını korumak için yeni silahlar tedarik etmeyi taahhüt ettiler.       

Avrupa’da yeni gelişmiş Amerikan silahlarının konuşlandırılmasına gelince; Biden yönetimi, 2026 yılında Almanya’da uzun menzilli füzelerin konuşlandırılmasına başlayacağını açıklarken Almanya ise başka yeni silahların konuşlandırılacağının da sinyalini verdi; nitekim Beyaz Saray ve Almanya hükümeti, Soğuk Savaş'tan bu yana -ilk kez NATO zirvesi sırasında-, 2026’dan itibaren Almanya’da, Rus topraklarına ulaşabilecek yüksek kapasiteli ABD silahlarının konuşlandırılacağını duyurdu ki bunlar arasında, Avrupa’daki NATO müttefiklerine daha iyi koruma sağlayan yeni geliştirilmiş hipersonik silahların konuşlandırılmasına ek olarak, 2.000 kilometreden fazla mesafeye ulaşan Tomahawk seyir füzelerinin ve SM-6 uçaksavar füzelerinin konuşlandırılması da yer almaktadır.

Zirvede ayrıca zirvenin kapanış gününde Avustralya, Japonya, Yeni Zelanda ve Güney Kore liderleriyle yapılacak görüşmeler öncesinde Japonya ve Güney Kore ile ilişkilerin güçlendirilmesi çağrısında bulunulurken diğer taraftan Güney Kore Devlet Başkanı Yoon Suk Yeol ve Japonya Başbakanı Fumiyo Kişida NATO ile güvenlik işbirliğini güçlendirme sözü verdiler.

Rusya’ya gelince; NATO’nun Rusya'ya yönelik düşmanlığını tırmandırmasına karşı Amerika’yı ve Batı’yı uyardı ve her türlü tırmanışa karşılık vereceğini söyledi; zira Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Sergey Ryabkov St. Petersburg'da şunları söyledi: “Bu tür silahlar nedeniyle Rusya’nın güvenliği tehlikeye maruz kalacak ve bu da Rusya’nın bir tepki vermesini gerektirecektir.”

Çin, Perşembe günü NATO zirvesi açıklamasını kınadığını ifade etmesinin yanı sıra Çin Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Perşembe günü, NATO zirvesinde yayınlanan deklarasyonu Çin'in kınadığını ve güçlü bir şekilde karşı çıktığını dile getirerek NATO’nun açıklaması hakkında şunlara dikkat çekti: “Asya-Pasifik bölgesinde gerilimi körükleyen ve Soğuk Savaş zihniyetini taşıyan düşmanca açıklamalarla, önyargılarla, çarpıtmalarla ve provokasyonlarla doludur.” Ayrıca Çin bu konuda NATO’ya ciddi resmi protestolarda bulunmuştur.

İttifakın önde gelen Amerikalı ve Avrupalı ​​üyelerinin dünyaya bakışı, hegemonik ve kibirli bir bakıştır; özellikle Amerika’nın ittifaka bakışı, sömürgeci bir liderlik ve yönetim bakışı olup bu da maddi menfaate dayalıdır; zira Amerika ve onun büyük müttefikleri dünyayı kendileri için bir çiftlik ve sömürgeleştirilecek, faydalanılacak ve sömürülecek bir yer olarak görmektedirler.

Amerika, ittifakı, güç ve askeri üsler konuşlandırarak ve Çin ve Rusya’yı kuşatmak için bölgesel ve küçük ülkelerle askeri ittifaklar kurarak, Amerika ve ittifak tarafından kuşatılan Rusya ve Çin başta olmak üzere rakip büyük güçlerin yeteneklerini sınırlamak için kullanıyor ve aynı zamanda Amerika, Avrupalı ​​ortaklarına Amerikan şemsiyesi altında koruma, bağlılık ve disiplin dayatıyor.

Dünyanın geri kalan ülkelerine gelince; Amerika, ittifak yoluyla ya Libya ve Sırbistan'a yaptığı gibi onları dizginlemek ya da parçalamak için askeri müdahalede bulunuyor, ya da diğer ülkelere yaptığı gibi onları caydırmak ve itaat etmelerini sağlamak için onları korkutuyor, tehdit ediyor ve büyük sopa sallıyor.

NATO aslında Sovyetler Birliği Devleti’ni caydırmak ve Avrupa'daki nüfuzunun yayılmasını önlemek için kurulmuştu; bu yüzden Komünist Rusya liderliğindeki Varşova Paktı’nın kaldırılmasından, komünizmin çöküşünden ve komünist devletler kampının sona ermesinden ve Sovyetler Birliği’nin tamamen dağılmasından sonra feshedilmesi ve ortadan kaldırılması gerekiyordu. Ancak olan şu ki; Amerika ve Batılı ülkeler, geleneksel komünist düşmanının sona ermesine rağmen NATO’nun varlığını sürdürdüler, sonra şeytanlaştırdıkları İslam’ı aşırılık, terörizm ve köktencilik olarak nitelendirerek kendileri ve ittifak için yeni bir düşman icat ettiler.

NATO’nun genişlemesi, İsveç ve Finlandiya gibi daha fazla ülkeyi bünyesine katması ve Ukrayna’nın gelecekte NATO’ya katılma adaylığının desteklenmesi, evet tüm bunlar, sömürgeciliğin ve kibrin ömrünü uzatmak, zayıf ve yoksul ülkelere zorbalık yapmayı, onları sindirmeyi ve halklarını terörize etmeyi kalıcı bir uluslararası davranış ve küresel bir örf haline getirmek içindir.

Böylesine hegemonik ve zalim bir ittifakın varlığı nedeniyle ortaya çıkan bu anormal uluslararası durum, dünyanın kötülüklerden arındırılması için Müslümanlara değiştirilmesi, ortadan kaldırılması ve kendisinden kurtulunması gereken ağır bir gerçekliği dayatmaktadır; çünkü onun varlığının devam etmesi, uluslararası ilişkilerin olumsuz bir özelliği olarak, bu ilişkilerin yapısının çarpık bir doğası olarak ve büyük sömürgeci güçlerin hegemonyasının pekiştirilmesi olarak zulmün ve kibrin devam etmesi anlamına gelmektedir.

İkinci Dünya Savaşı sonrasında insanlığa miras kalan, Müslümanların ve onunla birlikte dünyadaki tüm mazlum ve mağdurların sırtına yüklenen bu ağır mirastan insanlığı kurtarmak için gerekli olan bu değişim kaçınılmazdır.

Bu büyük misyonu ancak, İslami hayatı yeniden başlatmak ve Nübüvvet Minhacı üzere İkinci Raşidi Hilafet Devleti’ni kurmak için ciddi ve ısrarla çalışan inançlı Müslümanlar arasından davet taşıyıcıları ve risalet sahipleri gerçekleştirebilir; zira insanlığı kapitalist dünyanın zulmünden ve onun suçlu NATO ittifakının temsil ettiği yağmacı askeri makinesinden kurtulmak için tek umut Hilafet Devleti’dir.

Kaynak: El-Raye Gazetesi - 504. Sayı - 17/07/2024

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER