Perşembe, 26 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/28
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Arapça İslam’ın Ayrılmaz Cevherî Bir Parçasıdır!

بسم الله الرحمن الرحيم

Arapça İslam’ın Ayrılmaz Cevherî Bir Parçasıdır!

Kur’an’ı Kerim, Allahu Teala’nın Arapça olarak indirdiği, O’nun hidâyetine tabi olunduğunda ve ahlâkının benimsendiğinde tüm insanlık için mutluluk kaynağı kıldığı ve O’dan sapan ve yüz çeviren herkesi bedbaht kıldığı Rabbimiz Celle ve Ala’nın Kitabı’dır. Allahu Teala, şöyle buyurmuştur: فَإِمَّا يَأْتِيَنَّكُم مِّنِّي هُدًى فَمَنِ اتَّبَعَ هُدَايَ فَلَا يَضِلُّ وَلَا يَشْقَى *‏ وَمَنْ أَعْرَضَ عَن ذِكْرِي فَإِنَّ لَهُ مَعِيشَةً ضَنكاً وَنَحْشُرُهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ أَعْمَى ‎* قَالَ رَبِّ لِمَ حَشَرْتَنِي أَعْمَى وَقَدْ كُنتُ بَصِيراًArtık benden size hidayet geldiğinde, kim benim hidayetime uyarsa o sapmaz ve bedbaht olmaz.Kim de benim zikrimden yüz çevirirse şüphesiz onun sıkıntılı bir hayatı olacak ve biz onu, kıyamet günü kör olarak haşredeceğiz.O: Rabbim! Beni niçin kör olarak haşrettin? Oysa ben, hakikaten görür idim! der.” [Taha 123-124-125]

Bu Kur’an ve Nahiv ve Sarf kitaplarında yer alan Arapça dilinin kaideleri, birbirinden ayrılması imkansız olan iki şeydir; zira Arapça dilinin kaideleri olmasaydı Kur’an anlaşılamaz ve Kur’an olmasaydı da Arapça korunamazdı. Bu yüzden Arapça, İslam’ın ayrılmaz cevherî bir parçasıdır. Dolayısıyla İslam daveti ancak onunla taşınır. Ayrıca İslam’ı kaynaklarından anlamak, Kur'an’ı Kerim’in nâsslarından ve Sünneti’n Nebeviyye el-Mutahhara’dan hükümler istinbat etmek, sadece Arapça ile mümkündür; bu nedenle Müslümanlar, ona çok büyük bir hırs ve büyük bir ilgi göstermişlerdir.

Allah onlardan razı ve memnun olsun ecdadımız sahabeler, İslam davetini alemlere bir hidayet, nur ve rahmet risaleti olarak taşırlarken, şu üç şeye odaklanarak taşımışlardır: Kur’an’ı Kerim, Arapça dili ve Sünneti’n Nebeviyye el-Mutahhara.

Bu nedenle selefi salihlerimiz, evlatlarını eğitmeye ve bu üç esasa odaklanarak insanlara İslam’ı öğretmeye hırs göstermişlerdir. Zira onlara, Kur’an’ı Kerim’i ve Nebevi Hadisi Şerifi öğrettikleri gibi Arapça dilini de öğretiyorlardı.

İslam düşmanları Müslümanların gücünün sırrının, İslam akidelerine olan imanlarında, bu akideden -ki bu akide, Allahu Teala’nın birliğine ve sadece O’na kulluk etmeye dayalı olan ve Müslümanlara Kur’an yoluyla gelen bir akidedir- fışkıran şerî hükümlerin uygulanmasına olan bağlılıklarında yattığını anladılar.

Evet, İslam düşmanları bunu anladılar ve İslam, Müslümanların nefislerinde güçlü, anlayışlarında güçlü ve uygulanmasında güçlü olduğu sürece İslam Devleti’ni zayıflatamayacaklarını da biliyorlardı; bu yüzden Müslümanların İslam anlayışını ve hükümlerinin uygulanmasını zayıflatacak araçlar icat etmeye başvurdular.

Onlar Arapçaya da kastettiler; çünkü Arapça, İslam’ı icra eden dildir. Bu yüzden Arapçayı İslam’dan ayırmaya çalıştılar ve buna da Arapçanın kadrini ve kıymetini bilmeyen İslam beldelerindeki yönetimi üstlenenler yardımcı oldular; böylece onu ihmal ettiler, içtihat durdu ve bu dilin kaidelerini ve ilimlerini bilmeyen bir kimsenin hüküm vermesi imkânsız hale geldi. Dolayısıyla Arapça İslam’dan ayrıldı, İslam Devleti hükümlerin anlaşılması, doğal olarak onların tatbik edilmesi noktasında sarsıntıya uğradı. Nitekim bunun devlet üzerinde büyük bir etkisi oldu, onu zayıflattığı gibi yeni olayların anlaşılmasını da zayıflattı. Bu da ortaya çıkan sorunların tedavi edilememesine veya yanlış tedavi edilmesine neden oldu. Dahası devletin önünde yığılan bu sorunlar, onun ortadan kalkmasına ve yıkılmasına neden oldu. Böylece İslam düşmanları, Müslümanların gücünü zayıflatmayı başardılar, ancak bir süreliğine... Zira Allah nurunu tamamlayacak ve emrine galip gelecektir. Ancak insanların çoğu bilmezler.

Arapça ihmal edilince ümmet içindeki müçtehitler azaldı ve nesiller Kur’an’ın ayetlerinin manalarını anlamaz oldular. Ne yazık ki sömürgeci kafirler, bizi dinimizden uzaklaştırmayı ve bize egemen olmayı başardılar. İşte bugünkü halimiz hiç kimse için bir sır değildir.

Nitekim bu, İslami yönetimin yokluğundan dolayı Ruveybida yöneticiler zamanındaki zorba yönetimin altında meydana geldi. Allahu Teala’dan, bizi dinimize güzel bir şekilde geri döndürmesini, bizleri sevdiği ve razı olduğu şeylere muvaffak kılmasını ve Nübüvvet Minhacı üzere İkinci Raşidi Hilafet Devleti’ni kurma projesi olan azim hadari projemizi tamamlamak için biz Hizb-ut Tahrir gençlerine yardım etmesini niyaz ediyoruz. Allah’ın lütfuna ve keremine hamdu senalar olsun, insanların tüm sorunlarına Hanif İslam şeriatının hükümlerine göre çözüm getiren ve tüm yönetim sistemlerini ve sosyal, ekonomik, dahili ve harici siyaset gibi hayatın tüm işlerini kapsayan devletin anayasasını hazırladık. Ayrıca Allah’ın fazlı ve yardımı sayesinde genç nesiller için benzersiz bir metot, eğitim sistemi ve seçkin bir kültür de hazırladık.

Bu devlet, ilime önem verecek, alimler ortaya çıkaracak, alimlere ve muallimlere toplumdaki heybet ve konumlarını geri kazandıracak olan lider bir devlettir.

Arapçanın kadrini, önemini ve konumunu bilen bu genç devlet, ona çok büyük bir önem verecek, onu resmi dili yapacak ve çeşitli vilayetlerindeki tüm Müslümanlara onun öğretilmesini zorunlu kılacaktır. Buna anaokulu, ilkokul, ortaokul, lise ve üniversitede ilk sınıflardan itibaren başlayacak ve konuşma ve iletişim üslubunun, basında, medyada, okullarda, üniversitelerde ve her yerde -mümkün olduğunca- fasih Arapça olmasını zorunlu kılacaktır.

Fecri doğmuş ve artık ortaya çıkmasının zamanı gelmiş olan bu devlet, Allah’ın izniyle dünyanın süper devleti olacaktır. Allah’ım bizleri, onun askerlerinden, şahitlerinden ve şehitlerinden eyle. Sen her eksiklikten münezzehsin, Sen her şeye gücü yetensin. Sen her eksiklikten münezzehsin, Sen duaları çabucak işiten ve icabet edensin.

وَيَقُولُونَ مَتَى هُوَ قُلْ عَسَى أَن يَكُونَ قَرِيباًNe zamanmış o?” diyecekler. De ki: “Yakın olsa gerek!” [İsra 51]

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Muhammed Nâdî

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER