Pazartesi, 23 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/25
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
BANGLADEŞ'Lİ KADINLARI ANCAK HİLAFET ONURLANDIRIR

بسم الله الرحمن الرحيم

HABER-YORUM

BANGLADEŞ'Lİ KADINLARI ANCAK HİLAFET ONURLANDIRIR

(Tercüme)

Haber:

Güvenlik yetkililerinin perşembe günü bildirdiği habere göre unutulması mümkün olmayan ikili tecavüz davasıyla ilgili suçlanan son kişi olan Naim Eşref tutuklandı ve suça ortak olduğunu itiraf etti. Büyük yankı yapan olayla ilgili olarak Naim Eşref tutuklanan şüphelilerin beşincisidir. Daha önce tutuklanan diğer dört kişi ise, ünlü mücevher mağazası sahibinin oğlu Safat Ahmed ve Safatın arkadaşı Shadman Sakif, Regman Grubu eş sahibi Mohammad Hossain Jony'nin oğlu ve Safatın şoförü Bilal ve koruması Rahmat Ali ismindeki şahıslardır. Dakka şehrinin Genel Polis Müfettişi Yardımcısı Münir İslam, kamuoyunun yaygın bir şekilde dile getirdiği “olaya karışan saygıdeğer (!) ailelerin polisler üzerinde etkisi olacağı şüphesi” hakkında kamuoyuna cevap olarak, şöyle dedi: “Herkes hukukun gözünde eşittir. Geçen ay iki öğrenci beş ayrı kişi tarafından tecavüze uğramıştır. İki öğrenci 28 Mart tarihinde Dakka'daki Banani Raintree Otel'de mükerrer tecavüze uğradıklarını iddia ettiler. Onlar oraya baş sanık Safat Ahmed’in doğum günü partisine katılmak için gitmişlerdir.” (dnewsbd.net/2017/05/)

Yorum:

Polisin iddia ettiği adaleti, Bangladeş halkı çok iyi biliyor. Adaletsizlik kültürü böyle ülkelerde yaygındır. Eğer saldırganlar güçlü ve etkili aileler iseler hiç kimse adalete ulaşmak için düşünmeye bile çalışmaz. Polise suç duyurusu yapıldıktan sonra polis tecavüze ve tacize uğrayan kurbanları açıklar. Cinsel istismar için polise resmi bildiri yapmak herhangi bir kadın için çok utanç vericidir. Bu yüzden çoğu kurban daha fazla acı çekmemek için sessiz kalmayı tercih etmektedir. Şu hakikat çok iyi bilinmektedir ki, çoğu zaman polis para karşılığı nüfuz sahibi suçlular lehine hareket etmektedir. Kurbanlar ise adaletsizlik ve eşitsizlikten acı çekmektedir.

6 Mayıs’ta iki üniversite öğrencisi Bennani polis karakoluna giderek Ahmed Saffet, Nayem Eşref, Shadman Sekif tarafından tecavüze uğradıklarını söyleyerek haklarında suç duyurusunda bulundular. Ahmet Saffet ve Shadman Sekif yetki ve nüfuz sahibi ailelere mensup oldukları için görevli polis memuru mağdurların şikayetlerini duymazlıktan gelmek istedi. Hatta dava dosyasını teslim etmemek için elinden geleni yaptı. Kamuoyunun tepkisi üzerine 2 gün geciktirilen dosya sonunda su yüzüne çıktı. Doğrulanmamış bir kaynağın haberine göre, görevli polis mağdur edilen kurbanların lehine işlem yapmaması karşılığında suçlular tarafından yaklaşık 2,5 milyon Bengal Takası aldı. Başka bir meselede 3 Mart günü Karel bölgesinde cinsel taciz yaptıklarına dair varlık ve güç sahibi dört genç hakkında bir mağaza işçisi tarafından suç duyurusunda bulunmasından dolayı aynı polis bu suç duyurusunu kale bile almadı. Ertesi gün, bu kız suç duyurusunda bulunduğu gençler tarafından tecavüze maruz kaldı. Buna binaen polis suçlulara karşı hiçbir işlem yapmadı. 29 Nisan tarihinde 55 yaşında bir adamın gözünün önünde yetişkin genç kızına tecavüz edilmeye çalışılması ve suçluların daha sonra serbest bırakılmasından dolayı umutsuzluk yüzünden kızı ile birlikte giden trenin önüne atladı. Buna benzer korkunç olayların listesi o kadar çok ki uzayıp gider.

Adaletin yokluğundan dolayı, tecavüz son yıllarda çok yaygın hale gelmiştir.  Yayınlanan haberlere göre bu yılın Nisan ayında, Bangladeş'te 43 kız tecavüze maruz kaldı. Ama medyanın ulaştığı olaylar buzdağının sadece bir ucudur. Gerçek bundan daha vahimdir. Hatta iki yaşındaki bir kız çocuğu bile bu ülkede tecavüze maruz kalmaktan emniyette değildir. Mevcut hükümet kızlarını on sekiz yaşından önce evlendiren velileri cezalandırmaya yönelik yasa çıkarttı. Ama hükümet yetkilileri çocukların evlenmesinin ana nedeni bu toplumun her kesiminde yer alan güvensizlik olduğunu algılamada başarısız oldular.

Medya çıplaklığı teşvik ederek caiz olmayan evlilik öncesi ilişkileri kişisel özgürlük adı altında teşvik eder odu. Flört etmek artık olağan sayılmak suretiyle yadırganmamakta, konuyla ilgili bakış açısı da değişir olmuştur. Kim suçlu kim suçsuz karışır olmuş ve adalet kaybolmuştur. Hangi toplumda olursa olsun kadınlar bir cinsi objeye dönüşürse bunun doğal sonucu olarak ta acımasız tecavüz de dahil olmak üzere böylesi kötü bir son kadınların akıbetini doğurmaktadır.

Böylesi çarpık bir düşüncelerin ürünü olarak bozuk bir gençliğin ve neslin ortaya çıkmasında elbette laik sistem sorumlu olmalıdır. Zira laik sistem genç nesil için pornografiyi ön plana çıkarmak suretiyle kadına bakışı yanlış yönlendirmektedir. Toplumda, bu suçlulara karşı caydırıcı yaptırımlar uygulamak yerine teşvik ederek adalet eksikliği kültürünün oluşturulması zafiyetinde, tecavüz yaygınlığının sorumluluğunu sistem üzerine alması gerekmez mi?Kötü niyetli The Daily Star Medyası gibi medyalar kadına ihanet ederek, ahlaksızlığı, müstehcenliği ve yozlaşmış ahlakı teşvik ediyor. Bu tür ihanet çetelerini suçlamak gerekmez mi?

Kadın hakları örgütleri ve ülkenin sözde aydınları suçlular üzerinde yaptırım talep ediyor. Ama asıl sorulması gereken soru şudur; neden kadın veya kızlar sürekli korku ortamında yaşıyor? Kadınlara karşı en büyük zulüm, kız çocuklarının hayatının baharında şereflerinin ihlal edilmesinin korkusu değil mi? Toplumda serbestçe karşı cinsi ile karışımı ve evlilik dışı ilişkiler oluşturma ve cinselliğini gösterme idealizesini bu ikiyüzlü laik sistem teşvik etmiyor mu? Bu çirkin eylemler karşısında savunmasız çaresiz kalan kurbanlar olduğunda ise herkes ona neden suçlu gözüyle bakmaktadır? Yine geçtiğimiz günlerde bir medya, haberinde tecavüz olaylarının toplumun ortak sorunu olduğunu bildirdi. Toplumun değer yargıları bozulduğundan dolayı tek suçlu onlarmış gibi sanki sistemin hiç suçu yokmuş gibi itham edilenler olayda kurban edilenlerdir. Onların kişiliği hakkında birçok sorgulama yapılırken, bu çirkin olayların asıl müsebbibi olan sistem hiç sorgulanmamaktadır.  

Genelde Dünyadaki kadınların, özelde ise Bangladeşli kadınların bilmesi gereken husus; tarihte bir dönem kadınlar güvendeydiler, bilakis onurları korunuyor ve devlet onuruyla onurlandırılıyorlardı. İşte bu yüce devlet, İslam’daki gerçek kadın hukukunu tatbik eden Hilafet Devleti idi. Buhari’den rivayetle Rasulullah Sallahu Aleyhi Vessellem şöyle dedi: «فَإِنْ طَالَتْ بِكَ حَيَاةٌ لَتَرَيَنَّ الظَّعِينَةَ تَرْتَحِلُ مِنَ الْحِيرَةِ حَتَّى تَطُوفَ بِالْكَعْبَةِ لَا تَخَافُ أَحَدًا إِلَّا اللَّهَ» “Eğer ömrün olursa sen bir kadının devesinin üzerinde Hîreden yola çıkıp Allahtan başka hiç kimseden korkusu olmaksızın gelip Kâbe’yi tavaf ettiğini göreceksin.”

İslam kadınlar için böyle güvenli toplumlar ortaya koyar, bu sayede kadınlar onurlarının ihlal edilme korkusu olmadan yaşarlar.  Tarihte Hilafet devleti tek bir Müslüman kadının onurunu korumak için Romalılara karşı savaş ilan etmişti. Bu nedenle Nübüvvet Metodu üzere Râşidi Hilafet Devletini yeniden kurmak için çalışmamız üzerimize vaciptir. Allah’ın izniyle en kısa zamanda kurulacak olan Hilafet gölgesi altında kadınlar için güvenlik vardır, Hilafet haksızlık ve zulmün her türlüsüne karşı onları korur.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi Adına

Fehmiye Binti Vedud

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER