Pazartesi, 23 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/25
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Dünyanın 7. Güçlü Ordusunun Evlatları Sahte Dostlukların Terörüne Yem Oluyo

بسم الله الرحمن الرحيم

Haber ve Yorum

Dünyanın 7. Güçlü Ordusunun Evlatları Sahte Dostlukların Terörüne Yem Oluyor

Haber:

21 Aralık, Çarşamba günü TSK’nın 14 askeri kuzey Suriye’de DEAŞ kontrolündeki El-Bab’da şehit oldu, 33 asker de yaralandı. Bun son şehitlerle birlikte Fırat Kalkanı Operasyonu’nun başladığı günden beri 30’dan fazla asker şehit düştü. Bundan sadece birkaç gün önce, 17 Aralık’ta, Kayseri’de bir askeri otobüse yapılan canlı bomba saldırı sonucunda 13 asker şehit olmuş, 56’sı yaralanmıştı. Yine bundan da sadece bir hafta önce İstanbul’da bir bomba 30 polis memurunu ve 8 sivil vatandaşı şehit etmişti. (ajanslar)

Yorum:

Dünyanın en güçlü yedinci ordusunun evlatları, sahte dostluklara kurban gidiyor. Ümmetin başına aç kurtlar gibi üşüşen kâfir güçlerin yemi oluyor. Zira onları komuta eden yöneticiler, kendilerini dünya menfaatlerine kaptırmış, Ümmetin kendilerinden istediğini istemiyor, Allah (st)’nın emirlerine karşı geliyor. Bugün bu Ümmet sayıca ve kalbindeki güç ile ve kurtuluş ve refaha olan susamışlığı ile tüm dünya milletlerinden çok daha üstün bir konumdadır. Fakat bu üstün Ümmet, dünyanın en üstün ordularına sahip olmakla birlikte, en bedbaht konumdadır. Tıpkı Rasulullah (sav)’in asırlar öncesinden haber verdiği gibi:

يوشك أن تداعى عليكم الأمم من كل أفق كما تداعى الأكلة على قصعتها، قال: قلنا يا رسول الله أمن قلة بنا يومئذٍ؟ قال: أنتم يومئذٍ كثير ولكن تكونون كغثاء السيل، ينتزع المهابة من قلوب عدوكم، ويجعل في قلوبكم الوهن، قلنا وما الوهن ؟ قال: حب الدنيا وكراهية الموت

“Yiyicilerin (oburların) tabakları üzerine üşüşmeleri gibi Ümmetlerin (diğer milletlerin) her taraftan sizin üzerinize üşüşmeleri yakındır. Dedik ki: Ya Rasulullah! Bu, bizim o zaman (sayıca) çok az olmamızdan dolayı mıdır? Dedi ki: Siz o zaman çok olursunuz, velâkin selin köpüğü gibi köpükler olursunuz ki düşmanlarınızın kalplerinden sizin heybetiniz çıkar ve sizin kalplerinize de Vehn girer. Dedik ki: Vehn de nedir? Dedi ki: Hayatı sevmek ve ölümü kerih görmektir.”(Ebu Davud)

Ne var ki, kalbine dünya sevgisi ve ölümü kerih görmek, yani “Vehn” yerleşmiş olanlar ne Ümmetimizdir ne de askerimiz. Zira onlar en kıymetli varlıklarını, hatta canlarını dahi, imanları uğruna feda etmeye hazırlar. Ve onlar, kendilerini yöneten ve kumanda edenlerin gerçekten de sahip oldukları İslami ümitleri ve arzuları doğrultusunda yönettiğine içtenlikle inanmak istiyorlar.

Gerçek şu ki, Türkiye hükümeti ve başındaki yöneticiler hiçbir zaman bu Ümmetin veya Allah’ın isteği doğrultusunda amel etmemiştir. Onlar kendi istekleri doğrultusunda da amel etmemiştir. Onlar sadece sömürgeci efendilerinin emirlerine uyarak hareket etmişlerdir. Yoksa Türkiye’nin bu son (neredeyse) altı yıl boyunca Suriye’ye müdahale edemeyişini başka nasıl açıklarsınız? Fakat bugün, sözde IŞİD’in veya her ne ise terörüne karşı mücadele etmek için gönderebiliyor da, kendisine yardım etmesi için yalvaran Müslümanları korumak için tek bir kurşun dahi atamadı. Türkiye ve başındaki yöneticiler, Müslümanları Halep’ten çıkarmaya “yardım” ettikleriyle ve bazılarına kendi topraklarında sığınma verdikleriyle kasılırlar. Tıpkı Erdoğan’ın Halepli 7 yaşındaki Bana Al-Abad’ı – hani annesi kuşatma altındayken onun adına tweetler atıyordu - kurtarmış edaları gibi. Allah aşkına! Sevgili Bana! Erdoğan ve Türkiye’ye teşekkür etmek yerine Rusya ve İran’a teşekkür etmek çok daha yerinde olacaktır. Zira sen şu an Türkiye’deysen, kurtarıldığın için değil, sırf Rusya ve İran’ın senin şehirden çıkmana izin verdiği içindir! Onlar senin vatanını terk etmene izin verdiler, çünkü Türkiye onlarla işbirliği yaptı ve daha fazla işbirliği yapacağına dair söz verdi! Kurtarmak dediğin, başka bir şeydir… Yardım dediğin, başka bir şeydir…

Elbette Türkiye şu geçen 6 yıl içinde yardım da etti: hava üslerini Kâfirlere açarak, masum çocukları ve aileleri katletmelerine yardım etti… Sınırlarını açarak, mültecilerin kendi sularından geçerek, katillerinin kollarına koşturmalarına yardım etti. Bu esnada çok fazlası sularda boğulup gitti… Ve yardım elini uzatarak mültecileri mülteci kamplarına yerleştirdi – sıkı kontrol altında tutulan kamplarda düzenli olarak karınlarını doyurdu, tıbbi ihtiyaçlarını giderdi, ama kampın dışında bir hayata dair zerre kadar ümit vermedi… Ve en son olarak da Halep’i, koruyan mücahitlerden temizlemeye yardım etti: onları aldatarak ve Fırat Kalkanı Operasyonu ile uzaklaştırarak… Böylece Kâfirlere bu güzelim şehri içindeki son Müslümana kadar arındırmaya “yardım” etti…

Evet, Türkiye’de terör var! Ve Suriye’de terör var. Her iki terör de birebir aynı güçler tarafından işleniyor – ABD, Rusya ve İran’ın başını çektiği onlarca kâfir devletin birleşik siyasi ve askeri gücü tarafından işleniyor. Ve bu terör hız kesmeden devam edecektir. Ta ki bu Ümmetin ve bilhassa Türkiye’nin başındaki liderler hatalarından dönüp doğru yola gelene kadar. Bu terör devam edecek, ta ki Müslüman liderler sömürgeci efendileriyle olan bağlarını kesene, onların temsilcilerini İslam topraklarından sürene kadar ve artık kendi kararlarını vermeye başlayana kadar. Hani şu Ümmetin oylarını isterken, daha doğrusu oy dilenirken, gerçekleştirmek için söz verdikleri kararlar vardı ya, işte o kararları… Ne Ümmetin içinde ne de orduların içinde tek bir kişi bile yok ki Türkiye’nin liderlerinin emirlerini yerine getirmek için canını feda etmeye hazır olmasın. Buna 15 Temmuz darbe girişimi esnasında da şahit olduk zaten. Öyleyse bu liderlerin yapması gereken tek şey, sahih İslami emirleri vermektir. İşte o zaman, sadece Türkiye’deki Müslümanlar, kadın, erkek, genç demeden sokaklara dökülmeyecek, fakat tüm İslam âlemi bu emirleri hiç geciktirmeden yerine getirmek için koşturacaktır.

Fakat vermeleri gereken ilk emir, Nübüvvet Metodu üzere Raşidi Hilafeti ikame etme emridir. Eğer onlar veya Ümmet içinde herhangi birisi bu devletin anında elde edeceği başarıdan şüphe ediyorsa, hatırlasın ki, Allah (st) dinine yardım edenleri muhakkak başarıya ulaştıracaktır, zira bu Allah’ın vaadidir:

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِن تَنصُرُوا اللَّهَ يَنصُرْكُمْ وَيُثَبِّتْ أَقْدَامَكُمْ ﴿٧﴾

"Ey iman edenler! Eğer siz Allah’a yardım ederseniz (emrini tutar, dinini uygularsanız), O da size yardım eder ve ayaklarınızı sağlam bastırır.“ [Muhammed 7]

وَمَا ذَلِكَ عَلَى اللَّهِ بِعَزِيزٍ ﴿١٧﴾

“Bu da Allah’a güç bir şey değildir.” [Fatır 17]

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi Adına

Zehra Malik

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER